GÖNLÜNÜN PUSULASIYLA GEZİYOR

Az gidip uz gidip dere tepe düz bin bir rota masallarında uçan halısına bindi mi aklının koordinatlarında ve gönlünün pusulasında gezen bir ekonomist, eğitimci ,araştırmacı yazar ya da bir sanatçı Çiğdem Yorgancıoğlu

TURİZMİN SESİ


Dinleyicilerin Türkiye’nin radyo kanallarında seyyah programlarında anlattığı ülkelerle mekân, zaman coğrafya ekseninde yolculuklar yaptığı bir Dünya Gezgini. Dünyayı dolaşmanın, dünyanın kendi etrafımızda dönmediğini farkına varmada etkili bir  kırılma noktası olduğunu ve bunu DÜNYANIN DÖNMEYİ bırakıp beni döndürecek hali yok ya “ diyerek anlatan Hicran Çiğdem Yorgancıoğlu küçük bir çocukken günlüğüne aldığı notları okuyor .. Jules Verne’in kitabından esinlenerek “Umuyor ve istiyorum ki 80 günde değil ama makul bir sürede Dünyayı gezeceğim”
Onu  dünyanın herhangi bir köşesinde   filler İle yüzerken,’ Afrika’da Safari de, Karayiplerde Köpek balığı dalışında ,Kuzey denizlerinde köpek balığı dişi toplarken , Herhangi bir yerli kabilenin mensupları ile ya da Ülkelerin büyükelçileri ile söyleşirken ,Balkanlarda bir arkeoloji kazısında , memleketin 22 saatlik uçuş mesafesinde bir kabilenin kayığına resim yaparken beş kıta üzerinde herhangi bir noktada bulabilirsiniz. Nihayet 2012 Eylül itibarı ile de 100. Ülkesine Ermenistan’a gitti ve geldi .


Şimdi onun bakışı ile Dünyayı gezmek ve Dünyalıyı tedirgin etmek üzere yola çıkmak algısına bakalım.Su damlasının tebahur edip dönerken okyanusların sinesine, bakınca şehrimin semadan dökülen çeşmesine ,yazdan hazana baranda zülfüme düşen yağmur katresine, bir sözüm daha  var bugün İstanbul . Dünyanın baş döndürücü seyrinde dönerken dönme vaktidir göç bir dönemdir, bu dönüş ne bir pişmalık ne bir sitemdir,,dönen çiğdem gezen hicran-ı kalemdir,yolculuk vuslat için devr-i alemdir. Dem bu demdir Şehri serinleten ilk yağmur yağdı,Sonbaharda dolunay sonrası şeb-i hicranda  göç mevsimi karadan sıcak hava akımı yükseliyor  daireler çizerek uçma vaktidir leylekler için küre-i arzda

Tonton Dünyanın nabzını dinliyorum ve sanki bir kuyunun içine konuşuyorum. Kime sorsanız sıfır noktasında yaşadığını söylemek hoş geliyor kulağına. Elinde harita, haritadan silinmiş ve silinmesi muhtemel ülkeler halklara bir de pusulası şaşmışlara bakar  ve yolcu ilerler bir sonraki durağına.Her seferinde bir sonraki durak neresi diye sorarlar. Son durak bellidir, belli olmayan ise sadece zamanıdır. Çok okuyan mı çok gezen mi bilir diye başka bir budala sual daha vardır gezgine sorulan. Sadece İnsanı,Dünyayı, ve üzerinde  olanı biteni iyi okuyan ,her an şüphe ederek yeniden öğrenen, keşfeden, cesur,  sabreden bilir, bilirim demez ve o bilge olmanın yolu üzerindedir.Yoksa ne bir kütüphanenin ne de okyanuslar veyahut  sınırlar arası  havaalanından şehir merkezine gidip gelmelerin, konaklamaların,yeni simaların,hedonist propagandalarla şekillendirilmiş alış-verişlerin  bir manası ve ehemmiyeti yoktur.

Lafı dönüp dolaştırmadan Dünyayı dolaşmak ,direk transit,,aktarmalı her nasıl olursa olsun yolda olmak, hatta ve hatta dümdüz bir yol üzerinde gitmek, sonra sınırları geçerken, insan olup sınırlarını bilmek, özgürlüğün aslında  köksüzlük ve canın ne isterse yapmak olmadığının bilinci ile devinmek güzeldir.Dünyanın dekorasyon ve iç mimarisini gezen Gezgin Tanrı misafiridir. İz bırakıp izler alır.  Rehberimiz aklımız, gözümüz ,gönlümüzdür. Dünyaya açılmak demek sırtına çantayı eline valizi alıp yollara düşmek değil, düşünmek, sorgulamaktır.Öğretilmiş,koşullandırılmış "Medeniyet, Modernizm Çağdaşlık İlkellik ,Yoksulluk,Zulm,Tabii Kaynak, İnsan Hakları,Çevre,Tarih, Kültür,Zaman ,Sanat,Ticaret  ve Eczane"  kavramlarına taraflı yakıştırılan atıfların ve paradigmaların  aslında ne olmadığının farkındalığıdır. 5 kıtada Kuzey ya da Güney Yarımküre’de, ,soğuk ya da ılıman iklimlerde bir dağın tepesinde burnuna yaklaşan bir buluta üflerken, bir at  deve, inek ya da fil eşliğinde geçirililen güzel anların ya da  su altında köpek balığının peşinde giderken, okyanus sahillerinde mercanlar arasında bir istridye kabuğunda ,zevrak-ı derunumda ,gönlümün kayığını indirerek bulutlara.kalp atışlarını dinlerken,safaride bebek bir aslanı gözlerken, yerli bir kabilenin dansını seyre dalmışken, yağmur ormanında bir kelebeğin kanatlarında yaratılmış olan her güzele hayranlıktır dünyayı dolaşmak. Hoplaya zıplaya neşe ile gezerken hiç de adil olmayan pek çok şeyin gözlerinizin önüne yaşam alanınızda serilmesinin bıraktığı gözyaşıdır.Hak ve özgürlüklerini, teminat altına alır gibi gözükürken kurtların kuzuları yediği, masum sivil halkların, insan hakları ihlalcilerinin zulmunde ezildiği , yoksullaştırdıklarının karşısında oluk oluk para ve kan akıtan obur dünyalıların tahakkümündeki Dünyayı gezmek  ruhundaki sevinçlerle melek kanatlarında semalarda uçup ,koşarken ,birden düşen buruk bir acıdır şeytanın altıgen uçurtmasının ipleri dolaştığında  . Peri masallarının tatlı düşlerindeki  sıcak demirle dağlanmış kabusların ayıklığıdır Daha dün annemizin kollarında yaşarken çiçeksiz bahçelerde öksüz kalmamanın umududur yine de Dünyayı gezmek, Tamamlamak umudu ile. .