Gezgin Mami’nin Hikâyesi

Kahramanmaraşlı Muhammet Ali DAĞ küçük yaşından itibaren gezen kişileri seyrediyor, özenerek takip ederek bende bir gün gezgin olacağım diyerek kendisine hedef koydu

TURİZMİN SESİ


Kahramanmaraşlı Muhammet Ali DAĞ küçük yaşından itibaren gezen kişileri seyrediyor, özenerek izliyordu. Bir süre sonra bu kişilerden birisi olması gerektiğini düşünmeye başladığında 9. sınıftaydı ve 15 yaşından bu yana çalışıp kamp eşyasıyla beraber, gezerken işine yarayacak ekipmanlar alıyordu.

Üniversite sınavı yaklaşmıştı ama Mami’nin önceliği çok başkaydı. O dönemde kendini gezmeye hazır hissediyordu. Aklından çıkmayan tek şey yola çıkmaktı. Kendine, sınavdan çıkınca yola çıkacağının sözünü verdi. Daha reşit olmamıştı ve 17 yaşında olduğu için doğal olarak ailesi karşı çıktı. Üstüne bir de pandemi başlamıştı. Hal böyle olunca Antalya’da kuzeninin kafesinde iş ayarladı ve bu sayede sınavdan bir gün sonra ailesinin de izniyle yola çıktı. Bu geziye başlarken bisikletini sattı ve 400 TL parası vardı.

İLK GEZİSİ 17 YAŞINDA BİR AY AKDENİZİ GEZMEKLE BAŞLADI
Harman çekmesine yardımcı oldu ve bir gün boyunca yemek karşılığında çalıştı. Bir de ATV ile gezmesine müsaade edilmişti.

Workaway diye bir uygulama var ve onun işlevini kendileri yapıyordu.  Antalya’da kafede çalıştı.

Kuzeninin yanında bir müddet çalıştı. Maraş’a döndüğünde köyde bahçe işlerini yaptı. Okul online devam ediyordu yani gezmesinde bir sakınca yoktu. Bu sırada Türkiye turuna çıkmaya hazırlanıyordu. Yasakların azalmasını bekliyordu çünkü ailesine gezmeye gideceğini söylediğinde yasakları bahane ediyorlardı. Yine izin almak için aynı taktiği kullandı ve İstanbul’da kendine iş ayarladı fakat gezerek gideceğini öğrenince karşı çıktılar. Evde yaşanan birkaç olumsuzluktan dolayı evde gezi turuna çıkmaya karar verdi. Bir Pazar günü annesine gideceğini söyledi (inanmayacağını bildiği için). Pazartesi günü sabah AVM’ye diye evden çıktı ve gezi turu AVM’den başlamış oldu. Adana’ya ulaştığında fark ettiler ve bir ay boyunca konuşmadılar. Yola çıkarken tulum ve çadır gibi yatarken kullanabileceği hiçbir ekipmanını yanına almamıştı. Pazardan kestirdiği tente ve bir de hamak vardı. Cebinde ise 500 TL hammallık yaptığı para ve onun dışında ehliyet aldığı için 2000 TL de borcu vardı. Gezerek Muğla’ya kadar otostop çekti. Oradan Likya yoluyla Antalya’ya kadar yürüdü. Bunun yanı sıra sokağa çıkma yasağı olduğu için geceleri kuytu yerlerde uyuyordu. 

Bir Amerikalı, iki Ukraynalı ile karavanda seyahat etti. Pazar günü yasakta seyahat ederken polisler çevirdi, içeriye baktı bunlar turist deyip go go dedi ve cezadan kurtuldular… Yol arkadaşlarından ikisi Maraş’a dönmüşlerdi. Mami’nin amacı ise Türkiye’yi gezmek olduğu için yola devam etmesi gerekiyordu. Antalya’dan Denizli’ye, Denizli’den İzmir’e geçmişti. İzmir’de birtakım sorunlar yaşadı ama üstesinden geldi. İstanbul’a kadar gezmeye devam etti. İstanbul’a ulaştığında Tuzla’da tersanede iş buldu. Bir ay tersanede çalışınca borçlarını ödedi ve yola çıkmaya hazırlandı.  Yol arkadaşı ile tekrardan yola başladı ve sıra Karadeniz’deydi. Bu sefer ilk konaklamaları Sakarya Karasu’da oldu ve yola devam ettiler. Kastamonu ve Sinop’u geçmiş Samsun’da dünyayı gezen bir bisikletli ile tanıştı ve Samsun çıkışı Terme’de konaklamaya anlaştılar. Bir gün boyunca onunla kamp yaptılar ve yolun devamında sürekli karşılaştılar. O bisikletle, Mami ve arkadaşı otostopla yoluna devam ediyordu. Terme’den Ünye’ye geçmek için yola koyuldular. 4 saat otostop çektiler ve hiç bir araba durmadı. Yol arkadaşıyla arasında anlaştılar ve dediler ki “ilk araba geldiğinde 5 km giderse orada, 200 km giderse orada uyuyacağız”. İlk duran arabanın plakası 61’di ve onlara Trabzon yolu görünmüştü.

Şöför onları Gürcistan’a götürme teklifinde bulundu ama gidiş geliş PCR testi bütçelerini aşıyordu ve onlarda o para yoktu. Maalesef kabul edemediler. Trabzon’da Sümela’ya gittiler. Yolda otostop çektiği kişiler yaylaya çıkıyordu ve onları da götürmeleri için teklif sundular. Hiç düşünmeden kabul ettiler. İki gün Zigana’nın zirvesinde dağ evinde kaldılar. Onları oraya götüren Hüseyin Amca’nın odununu kestiler, sobasını kurdular, beraber yemek yediler ve güzel vakit geçirdiler. 

Sonra Trabzon’da, Uzungöl’de, Rize’de, Ayder’de kaldılar. Seyahat Artvin Şavşat’a kadar gitti. Karagöl’e çıktıklarında geri otostopla dönemediler. Gece çökmüştü ve ayı bulunan bir bölgeydi. Çadırda kalmaktan korktular, çünkü sesler geliyordu. Buldukları ıssız bir dağ evinin kilidini tornavida ile açtılar ve o günü orada geçirdiler. Hiçbir şeye zarar vermediler, çalmadılar çırpmadılar. Teşekkürlerini ileten bir kağıt ile aynı şekilde kilitleyip, yollarına devam ettiler.

Ardahan’a ulaştılar. Kars’a gitmeye çalışıyorlardı. Bir korsan taksi durdu, adamın asıl işi nakliyeymiş. Türkiye’nin her yerinde tanıdıkları varmış. Onları Maraş’a gönderebilirdi ve bunu teklif etmişti. Kars’a gidene kadar kabul etmediler. Kars’ta asker kuzeninin yanında bir kaç gün vakit geçirdikten sonra Mami’nin içinde çok kötü bir his oluşmaya başladı. Eve dönmesi gerektiğini hissediyordu. Arkadaşıyla anlaştı ve nakliyeciyi arayıp onları göndermesini istedi. Erzurum, Sivas, Kayseri üzerinden Maraş’a kadar onları götürdüler ve bir gün sonra sabahına dedesi vefat etti. İyi ki dönmüş ve şimdi tekrardan bir hazırlık içerisinde. Bu sefer daha büyük bir plan yapıyor…          

Mami’nin bu zamana kadar ki hayat hikâyesini üstünkörü anlattık. Hayali büyük bir gezgin ve bir belgeselci olmakmış. Bunun için hedeflerine tırmanmaya devam edecek ve daha büyük gezilerini aktarmaya çalışacak. 
Kendisine bol maceralı ve keyifli keşifler dileriz.