Gaziantep Hamam Müzesi

Gaziantep Hamam Müzesi sayesinde türkülere konu olmuş Gaziantep hamamlarını bu yapı sayesinde gelen misafirleri hem Osmanlı hamam kültürünü hem de Gaziantep hamam kültürünü yakından görüp tanıma fırsatı bulacaklar

TURİZMİN SESİ


Gaziantep Hamam Müzesi yapısı 16. Y.Y.(1563 -1577) ortalarında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Lala Mustafa Paşa o dönemde Halep Şam beylerbeyi (valisi) iken bir külliye halinde inşa ettirmiştir. Hamam’ın arka kısmında bulunan Hışva Hanı ile birlikte yan tarafında bulunan Susam Hane ve günümüze ulaşmayan Mihr-i Miran Mescidi ile birde çarşısı bulunmaktaymış. Ayakta kalabilen yapılar Gaziantep Büyükşehir Belediyemiz tarafından restore edilerek günümüzdeki tarih ve kültür severlerin hizmetine sunuluyor. Gaziantep‘ de restorasyonlar hala devam etmektedir. Gaziantep hamamlarının diğer Anadolu’daki hamamlardan farkı; zemin kotun altında yere gömülü bir şekilde inşa edilmesidir.

Bunun iki nedeni vardır, birinci nedeni hamamdaki var olan sıcaklığı stabil tutma diğer bir nedeni ise Gaziantep eski adıyla suyunun bolluğundan dolayı ayıntab ismiyle anılmaktaydı. Hamam yeraltı sularından direkt faydalansın diye bu şekilde zemin kotundan aşağıya inşa edilmiştir.
Gaziantep Hamam Müzesi’nin yapısı  tipik Osmanlı Hamam yapısıdır.

3 bölümden oluşuyor, İlk olarak girilen bölüm Soğukluk bölümüdür ve loca anlamına da gelmektedir. Soğukluk dediğimiz yer hamama gelen kişi ilk olarak bu bölüme gelir peştamalcıdan peştamalını aldıktan sonra soyunma kabinlerinde üzerini değiştirir.

İkinci bölüm olan orta kısımdaki ılık bölüme geçer. Ilık kısımda kişi bir müddet vücudunu alıştırır. Vücudunu alıştırdıktan sonra asıl yıkanılan bölüme geçer. Ayrıca sıcağa çok dayanamayan insanlar bu kısımda yıkanır kesesini bu kısımda yaptırırlar ve sıcak yere girmeden hamamı terk ederler. Gaziantep’ deki hamam geleneğinde gündüz bölümü bayanlara, akşam bölümü erkeklere olmak üzere günümüzde de hala böyle devam etmektedir. Erkekler hamama gelmeden önce hazırlık yapmazlar peştamallarını soğukluk kısmında alırlar, genelde damat hamamları, sünnet hamamları ve asker hamamlarında eğlence yapacaklarsa yahlar çekilir, halayı sazlı sözlü hamam sefaları yapılır tabi bu hamam sefalarının vazgeçilmez yemeği çiğköftedir. Bu etkinler genelde ılık kısımda yapılır, ayrıca damadın traşı da damat hamamlarında yine bu kısımda yapılmaktadır. Eskiden hamama 15 günde bir gidilirmiş.  Bayanlar hamama gelmeden birkaç gün öncesinde hazırlık yaparlar yemekler, bohçalar, eğlence için aletleri yani durumdan da anlaşıldığı gibi erkeklerden daha bir teferruatlı hazırlanırlarmış.

Üçüncü ve son bölüm olan sıcak kısmın orta bölümünde bulunan taş göbek taşı hamamın yapısına göre sekizgen ya da altıgen olarak değişkenlik göstermektedir. Gaziantep Hamamında başınızı yukarıya kaldırdığımızda kubbenin üstünde daha çok gözenek olduğunu göreceksiniz. Bu gözeneklere fil gözü denmektedir. Buradaki gözeneklerin çok olmasının iki nedeni vardır. Birincisi doğal aydınlık, ikincisi ise o gözeneklerin üstünde mercekli cam fanuslar takılıdır. Bu cam fanuslar güneş ışığını direkt olarak süzerek içeriye verir ve hamam sıcak olan kısmını güneş enerjisi ile beraber daha sıcak hale getirmiş olunur. Ayrıca bu cam fanuslar özeldir, üstten bakıldığı zaman iç kısım görülmez yani buğuludur.

Gelin hamamlarında eğlencelerin yanı sıra şamşırak geleneği vardır. Şamşırak doğal bir parfümdür.  Özü gül suyu olan doğal bir parfümün içerisine misk, amber, tarçın gibi kokusu hoş olan karışımlarda karıştırılarak evlenecek olan kızın başına hamamdan çıkarken sıcaklık bölümü ile ılık bölüm arasında dökülür. Ayrıca bu şamşırağı döken kişide evliliğinde mutlu olan bir kişi olmalı ki mutluluk ondan ona geçmelidir.

Paşa hamamının Gaziantep’teki diğer hamamlardan ayıran özelliklerden biriside “Gulleytin Havuzu” diğer bir adıyla da Mikve Havuzunun olmasıdır. Gulleytin Havuzu Ermeni ve Yahudi vatandaşların girip ruhani yani manevi temizliklerini yaptıkları yerdir. Göbek hizasına kadar su dolu olan bu havuza Yahudilerin din görevlisi olan bir haham eşliğinde 3 defa o suya girip çıkmak kaydıyla günahlarından arınırlarmış. Osmanlı döneminde inşa edilen bu hamamda hoşgörünün, birlik ve beraberliğin sembolü olarak o vatandaşlarda düşünülmüş ve bu havuz inşa edilmiştir.Gaziantep’te doğan bebekler çok şanslıdır.

Bebek doğar 20 gün geçince 20 hamamına, 40 gün olunca ise 40 hamamına götürürler. 40 hamamında önce bebeği tuzlarlar bu tuzlamanın amacı ise bebeğin teri kokmasın ve pişik olmasın diye ardında 40 tas su ile kırklama yapılır. Eskiden kurt başı ile kırklama geleneği varmış bunun amacı ise karabasan al anneye ve çocuğa gelmesin kötü ruhlar bunlardan uzak olsun diye. Ayrıca altta oturan kadın ise çocuğu olmayan başka bir anne kırkı çıkan bebeğin üstünden su onun üstüne dökülsün ve onunda çocuğu olsun diye. Külhan bölümü ise hamamın arkadaki suyun ısıtıldığı yer bu bölümde su ısıtılır ve borular yardımıyla hamama dağıtılır. Ayrıca suyun ısıtıldığı sıcaklık ile de hamam ısıtılmaktadır. Gaziantep Hamam Müzesi Kale yakınında bulunmaktadır.