TURİZMİN SESİ
Deutsche Bank'ın finansmanını sağladığı festivalin komitesi tarafından her yıl başarılara imza atan sanatçıya verilen ''Müsikfest Preis 2008'', Bremen Belediye Sarayında dün akşam düzenlenen törenle, Deutsche Bank Vakfı temsilcisi Ludwig Blomeyer tarafından takdim edildi.
Böylesine önemli bir ödüle layık görülmesinden dolayı mutlu olduğunu belirten Fazıl Say, yaptığı konuşmada, Bremen kentinin aynı zamanda bir müzik kenti olduğunu ve burada özel konserler vermekten onur duyduğunu ifade etti.
Fazıl Say, Frankfurt'ta ekim ayında düzenlenecek, Türkiye'nin onur konuğu olduğu kitap fuarında Nazım Hikmet Oratoryosu'nun Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından iptal edilmesini eleştirerek, ''Türk edebiyatını tanıtmak bakımından Nazım Hikmet Oratoryosu büyük önem taşımaktaydı. Benim bestelediğim bir çalışmaydı. Yıllardır bunu bekliyorduk. Ama Kültür Bakanımız iptal etti. Sanata destek olmak lazım, engelleyici olmamak lazım'' dedi.
Say, bir gazetecinin ''gerekirse Türkiye'yi terk edip etmeyeceğini'' sorması üzerine, ''Ülkeyi terk etmem. Ama kimi zaman zorunlu kalınmış olunabiliniyor. Orkestra çalamaz, konser verilemez hale geliyorsunuz, eserleriniz sansürlenir. Engellenince bir şeyi yapamaz hale geliyorsunuz. Bu, direksiyonu olmayan bir arabayı kullanmak gibi bir şey. Beklentilerimizin, hayallerimizin olduğu yer Türkiye. Hükümet tarafından açıkça ve net bir biçimde sevilmeyen bir konumdayım'' diye konuştu.
Kendisinin ''AB'nin kültür büyükelçisi'' olarak görüldüğünü kaydeden Say, Türkiye ile AB arasında bir iletişimsizlik olduğunu belirterek ''Avrupalılar bizi anlayamıyor. Halklar arasında karşılıklı iletişimsizlik var. Sanatçılara burada büyük görev düşüyor'' dedi.
Fazıl Say, kendisinin zaman zaman ''aşırı İslamcılar'' tarafından Almanya'da tehdit edildiğini, bundan dolayı bazı konserlerine polis eşliğinde gittiğini söyledi.