TURİZMİN SESİ
İki ülke arasındaki kültürel ilişkilere ve Efes kazılarına önemli katkıları bulunan Bakan Günay: "İnsanlığa ait olan her şey bugün yeryüzünde yaşayanlara emanettir ve onları geleceğe aynı özenle aynı dikkatle kurmak, saklamak ve taşımak, insanlığın geleceğine karşı görevimiz ve borcumuzdur. Bu bilinçle bu nişanı kabul ediyorum."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a geçtiğimiz Cuma günü yapılan bir törenle Avusturya'nın en yüksek devlet nişanı verildi. Bu nişanın verilmesindeki en önemli etken olarak iki ülke arasındaki kültürel işbirliğini geliştirmek gösterildi. İki ülke arasındaki kültürel işbirliğinin en önemli göstergelerinden olan Efes kazılarında Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'ne Ertuğrul Günay'ın gösterdiği kolaylık ve sağladığı işbirliği Avusturya devletinin en büyük nişanının Günay'a verilmesinin en önemli gerekçelerinden biri oldu.
Günümüzde ancak yaklaşık yüzde 20'sinin gün ışığına çıktığı tahmin edilen Efes Antik kenti çok sayıda yerli ve yabancı tarafından ziyaret ediliyor. 2 milyona yaklaşan ziyaretçiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği alanlardan biri durumundaki Efes Antik Kenti'nin ortaya çıkmasını mümkün kılan kazıların tarihi 1863'e dek gidiyor. İzmir-Aydın demiryolunun inşası için yöreye gelen İngiliz mimar-mühendis J.T. Wood'un British Museum adına yürüttüğü kazılar 1874'e kadar sürdü. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı'nın peşine düşen Wood 1869'da tapınağın bazı kalıntılarına ulaştı. 1904 ve 1905'te İngilizlerin kazıları arkeolog D. G. Hogarth'la devam etti.
1895'te Viyana Üniversitesi arkeologlarından Otto Benndorf ile birlikte uzun soluklu kazılar başladı. Zaman zaman kesintiye uğrayan kazılar, II. Dünya Savaşı'nın ardından aralıksız sürdü ve günümüzde, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü başkanı Doç. Dr. Sabine Ladstätter idaresine devam ediyor.
Dünyanın en önemli antik yerleşimleri arasında yer alan Efes Antik Kenti, 138 yıldır sürdürülen kazı çalışmalarıyla Türkiye'nin en uzun süre devam eden arkeolojik kazılarından biri olarak biliniyor. İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti'ndeki çalışmalarda 1954'ten bu yana Efes Arkeoloji Müzesi de bazı projeler gerçekleştirmiştir. Kazılarda bugüne kadar çok önemli yapılar gün ışığına çıkarıldı ve yapılan restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun olarak ayağa kaldırıldı.
Bu yapılar arasında antik tiyatro, agora, Celsus Kütüphanesi, Meryemana Kilisesi, Kuretler Caddesi, Serapis Tapınağı, Vedius Gimnasiumu, Yedi Uyurlar, Domitian Tapınağı, Pritaneium, Hadrian Tapınağı, Devlet Agorası, Yamaç Evler ve Artemision sayılabilir.
Avusturya Büyükelçiliği, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a iki ülke arasındaki kültürel iş birliğinin geliştirilmesine sağladığı katkılardan dolayı, "Büyük Altın Şerit Şeref Madalyası" verdi. Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, Bakan Günay'a şeref madalyasının verilmesi ve Büyükelçilik tarafından hazırlanan ''Efes Duvar Resimleri'' adlı kitabın tanıtımı dolayısıyla tören düzenlendi.
Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi Heidemaria Gürer, törende yaptığı konuşmada, Bakan Günay'a Avusturya devlet nişanı takdim etmenin kendisi için büyük mutluluk ve onur olduğunu söyledi. Bakanın özgeçmişinden bazı bilgiler aktaran Gürer, Günay'ın Türkiye'nin hem turizm hem de kültürel açıdan dünya çapında güçlenmesini sağladığını belirtti.
Büyükelçi Gürer, "Bakan Günay'a, Efes kazılarında karşılaştığımız bazı zorluklara onun yardımıyla aşabildiğimiz için çok müteşekkiriz. Sayın Bakana, nişanı Efes konulu bir etkinlik çerçevesinde takdim ediyoruz" diye konuştu. Bu madalyanın bugüne kadar Türkiye'de verilen en yüksek devlet nişanı olduğunu belirten Gürer, devlet nişanının verilmesiyle ilgili olarak Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fisher tarafından imzalanan kararnameyi okudu. Gürer, daha sonra Bakan Günay'a madalyasını takdim etti.
Bakan Günay, "Avusturya Sayın Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Hükümetinin ülkeme verdiği bu nişanın, ülkeme karşı Avusturya'nın taşıdığı içten duyguların, dostluğun bir belirtisi olduğunu düşünüyorum ve bunu milletim adına kabul etmekten büyük bir onur duyuyorum" dedi.
Bir süredir Avusturya ile çeşitli alanlarda çok yakın iş birliği gerçekleştirdiklerini belirten Günay, şöyle devam etti:
"Özellikle kültür ve turizm alanında yoğun bir çalışma yapmaya çalışıyoruz. Ülkemizde Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün gerçekleştirdiği kazılar var. Biz geride bıraktığımız yıllarda hem Türk bilim insanlarının hem de yabancı arkeoloji enstitülerinin yaptığı arkeoloji kazılarının hem ülkemiz hem de dünya bilimi için daha verimli sonuçlar vermesi konusunda yeni kurallar getirdik. Bu yeni kurallara ilk uyum gösteren ve bu kuralların gereğini ilk yerine getiren enstitülerinin başında Avusturya Arkeoloji Enstitüsü geldi.
Çok önemli bir alanda çalışıyoruz kendileriyle, 150 yıldan bu yana arkeoloji dünyasında bilinen ve 100 yıla yakın bir zamandır da bazı kesintilerle Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından çalışılmakta olan bir alanda, tarihi 6 bin yıl kadar önceye giden Efes'te çalışıyoruz."
Kazı sonuçlarının, kazı yapan ülkelerin dilinin yanı sıra Türkçede de yayınlanmasını önceki yıllarda temel bir istek olarak, biraz da kazı başkanlarını zorlayarak gündeme getirdiğini anlatan Günay, bugün tanıtımı yapılan kitabın da Almanca nüshanın Türkçe çevirisini içerdiğini bildirdi.
Efes'te geçen yıl iyi bir iş programı yaptıklarını ifade eden Günay, "Efes sadece kazı yapmakta değil ayrıca bulduklarımızı daha iyi korumakta ve restore etmekte örnek bir kazı mekânı" dedi.
Efes'teki duvar resimlerinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Günay, çeşitli yerlerdeki duvar resimlerinden örnekler verdi. Günay, şunları kaydetti:
"Niğde'nin bir kasabasında bir manastırın duvarında mutlu yüz ifadesi olan, gülümseyen İsa ve Meryem tasviri var. Dünyada sanıyorum başka yerde yok. Şimdi biz yerli ve yabancı bütün bilim insanlarımızla birlikte insanlığın bu ortak değerlerini, hepimizindir diye, insanlığın emanetidir diye özenle korumaya çalışıyoruz. Görev yaparken yüreğimdeki temel duygu ve heyecan hep bu oldu. Dünyada şu anda geçmişten gelen ne varsa, insanlığa ait olan her şey bugün yeryüzünde yaşayanlara emanettir ve onları geleceğe aynı özenle aynı dikkatle kurmak, saklamak ve taşımak, insanlığın geleceğine karşı görevimiz ve borcumuzdur. Bu bilinçle bu nişanı kabul ediyorum."