ÂLÂ ŞEHİR BİZİ ÇAĞIRIYOR

Âlâ Şehir, Manisa ilinin en güzel ilçelerinden biridir Gediz Ovasının doğusunda yer alan bu ilçe, hem doğal güzellikleri hem de tarımsal zenginliği ile ünlüdür

TURİZMİN SESİ- Orhan DELİPINAR


MANİSA- Ağırlıklı olarak üzüm ve kiraz üretimi yapılmaktadır. He türlü meyve ve sebzenin üretildiği bu güzel ilçe jeotermal kaynakları ile de dikkat çekmektedir. Alaşehir M.Ö. 150-138 yılları arasında Bergama Kralının kardeşi II. Attalos Philadelphos tarafından kurulmuştur. Buna izafeten yerleşim biriminin ilk adı "Kardeş severlik" anlamındaki PHILADELPHIA' dır.

Bergama krallığı dönemindeki önemini Romalılar döneminde de koruyan Philedelphia, Romalıların Anadolu' daki en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Romalılar döneminde daha da gelişen Philedelphia M.S. 40 yıllarında Hıristiyanlığı kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren dini açıdan da önem kazanmaya başlamıştır. Hıristiyanlığın teşkilatlanıp, yayılma çalışmalarının sürdürüldüğü ilk yedi kentten biri olarak ün yapmıştır. Philedelphia adı, günümüzde özellikle bu bakımdan hatırlanır. Philedelphia , Bizans'ın da önemli bir askeri üssü olmuş ve bu yüzden bir çok saldırıya maruz kalmıştır. Fakat şehri çevreleyen sağlam surlar savunmada önemli bir etken olmuştur. Bu dönemlere ait birçok tarihi eserler bulunmakta; ancak bölgenin birinci derecede deprem kuşağında olması nedeniyle birçok eser zaman içinde yıkılmış ve toprak altında kalmıştır. Tarih boyunca Bizanslılar ile Türkler arasında el değiştirme ile sonuçlanan savaşlar sonucunda Alaşehir 1389 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. O tarihte Yıldırım Bayezıd Han yüksek bir tepeden şehre bakarak ne "ÂLÂ ŞEHİR" diyerek İlçenin Türkçe isim babalığını yapmıştır. Bir söylentiye göre ise şehrin etrafını çevreleyen surlarda kullanılan taşların siyah ve beyaz renkte olması, dolayısıyla surların ala bir görünüme bürünmesi üzerine şehre bu ad verilmiştir.
 

Şehrin Türklerin eline geçmesinden önce de Türkçe adla tanınmakta olduğuna dair kaynaklar da vardır. Tarihçi İbn-i Bibi 'nin Philedelphia adını kullanmadan Ala-şahr adını vermesi, bu güzel beldenin 13.yüzyılın başından beri bu isimle anıldığını gösterir. Belki de 1071' den sonra Anadolu içlerine giren Türk akıncıları bu güzel beldeye Türkçe isim vermişlerdir. Cumhuriyetin İlanına kadar Aydın İli Manisa Sancağına bağlı olan Alaşehir Manisa'nın İl olması ile buraya bağlanmıştır. 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar'ın işgaline uğramış, 5 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır. Milli Mücadelede işgalci Yunanlılara karşı baş kaldıran ve bu amaçla Milis Teşkilatları kurarak direnen ilk şehirlerimizden biri de Alaşehir'dir .16 - 25 Ağustos 1919 tarihlerinde yapılan Alaşehir Kongresi Milli Mücadelede önemli bir yer işgal eder. Kongreye Alaşehir yanında Manisa, Balıkesir, Soma, Akhisar, Sındırgı, Turgutlu, Salihli, Kula, Eşme, Buldan, Gördes, Demirci, Uşak, Ödemiş, Birgi, Bozdağ, Sarıgöl, Aydın, Nazilli, Denizli olmak üzere 21 bölgenin Reddi İlhak Heyetlerinden seçilen delegeler katılmıştır. Alaşehir Kongresinin Ege Bölgesinde yapılan ilk toplantı olması, Milli Mücadelenin bölgesel teşkilatlanmalarını başlatması bakımından Cumhuriyet Tarihimizde ayrı bir yeri vardır.İlk çağlardan beri yerleşim merkezi olan Hıristiyanlığın yayıldığı ilk dönemlerde önemli 7 şehirden biri olan ve Hıristiyanlığın ilk dönem 7 önemli kiliselerinden birinin de yapıldığı  ve bu güne kadar Philadelphia, Neocesarin, Âlâ şehir adlarını alan bu güzel ilçe Bergama döneminde Filedelfiya yada  Philadelphia adıyla kurulmuştur.Kiliseye ayrı bir başlık açmak isterim: 6 adet fil ayak üzerine kurulan bu kilise türünün nadide örneklerinden biri olup kültür bakanlığınca koruma altına alınmış ve ayağa kalkmayı beklemektedir. Cunda adasını gezerken gördüğüm ve sayın Rahmi Koç tarafından başarılı bir şekilde restore edilip müze haline getirilen çalışmayı gördükten sonra bu satırlardan seslenmek isterim. 

Rahmi Koç yaptığınız o güzel çalışmalara bir yenisini Alaşehir de ekleseniz hem biz hem Alaşehirliler hem de buraya bu emekleri sarf eden geçmişteki insanların ruhları mutlu olacaktır.  Philadelphia’nın “Filedelfiya’nın” kuruluşu Attaloslar kralı  II. Attalos’un kardeşi Philadalphos’a krdeşine isyan ederek bazı bölgeleri alması ve kendi devletini kurması için çok baskı yapışlar. Fakat bunlara kulak asmayarak Attaloslar’a bağlı kalmış ve  bu güzel şehri kurmuştur. Bu ne kardeş sevgisi anlamına gelen Filedelfiya denmesi bu yüzdendir.Tarihte kurulan ilk Filedelfiya isimli şehir olması bakımından da önemli olan bu şehri Yunanistan, İtalya, Amerika Birleşik Devletlerindeki diğer Filedelfiya isimli şehirler izlemiştir. Hatta Ürdün’ün başkentinin eski adı da Filedelfiya dır. 1940 lı yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde 600 km uzağa ışınlanıp geri getirildiğinden bahsedilen iki gemiden birinin adı da Filedelfiya dır.

Alaşehir de nereyi kazsanız karşınıza bir tarihi kalıntı çıkmaktadır. Hanları, hamamları, camileri kiliseleri surlar, kazısı yapılmakta olan anfi tiyatrosu seyir terasları, sarıkız maden suyunun çıktığı Sarıkız çeşmesi ile tam bir tarih ve doğa şöleni sunmaktadır. Sultaniye, Mevlana, Red Glob, Antep Karası, Krimsen, Trakya İlk Erem, gibi 15 çeşit birbirinden leziz üzüm üretilmektedir.Ağırlıklı olarak Rusya, Ukrayna, Letonya, Arap Yarımadası ve Avrupa’daki devletler olmak üzere dünyanın pek çok yerine buradan üzüm ağırlıklı olmak üzere pek çok yaş ve kuru tarım ürünü gönderilmektedir.

Bazıları :
10.000 TIR yaş üzüm
 2.000 TIR kiraz
80.000 ton kuru üzüm …
Alaşehir deniz kenarı ve de başka ülkelere sınırı olmamasına rağmen gümrüğü olan ender ilçelerden biridir.Selam vermek için geldiğim bu güzel ilçede gördüm ki yanı başından insanlar gelip geçerken bu ilçede yaşayanlar şen, mutlu ve üretken bir yaşam sürmekte. Eğer sizler de bu şehre girerseniz hemen sizleri de bu mutluluğun içine çekiyorlar ve sizin de yaşam sevinciniz zirve yapıyor. İnsan kendine sormadan edemiyor: gelmek mi zor gitmek mi?
Hiç kimseye buraya gelin demiyorum, sadece gelmezseniz neler kaybedeceğinizi anlatmaya çalışıyorum.Her şey tam ve mükemmel olmuyor illaki eksiklerim vardır. Onları da hoşgörünüze bırakıyorum. 

Orhan DELİPINAR