AHISKA TÜRKLERİ 78 YIL SONRA BULUŞTU

Savaşların, anlaşmazlıkların, zorunlu göçün ve çizilen sınırların ayırdığı Ahıska Türkü bir ailenin fertleri, 78 yıl sonra İzmir'de bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı

TURİZMİN SESİ


İzmir'de yaşayan modacı Hikmet Alcan ve ağabeyi Emin Alcan, 1993 yılında vefat eden anneleri Çiçek Alcan'ın en büyük hayalini yerine getirerek, anne Alcan'ın 60 yıl göremediği ve haber alamadığı kız kardeşi Anuş'un çocukları ve torunlarıyla buluştu. Birbirinden kopan 3 kız kardeşin torunlarının, 78 yıl sonra gelen buluşması duygulu anlar yaşanmasına sebeb olurken, en büyük üzüntü kaynağıysa kardeşler Çiçek, Anuş ve Fikar'ın bu tabloyu görememeleri oldu.

Kars yakınlarında yaşayan bir ailenin çocukları olan Çiçek, Anuş ve Fikar'ın yolları, 1920'lerin başında Türkiye'nin Doğu sınırlarının kesinleşmesiyle ayrılmaya başlar. Büyük Abla Anuş, evlidir ve eşi sahip olduğu toprakları bırakmak istemeyince, sınırın Sovyet tarafında kalırlar. Ailenin bir bölümü Kars'ta, diğer bölümü de Sovyet toprağında yaşamaktadır. Sınırların kesinleşmesini izleyen birkaç yılın ardından sınırdan geçişler giderek zorlaşmaya başlar.

Bu arada, diktatör Stalin yönetimindeki komünist Rusya'nın Sovyetler Birliği'nin bölgedeki bazı gruplara zorunlu göç uygulamaları da başlamıştır. Anuş ve ailesi, bir gecede bütün eşyalarını toplayarak, kimseye haber vermelerine fırsat tanınmadan trenlere bindirilir ve çok uzun, zorlu bir yolculuk sonrasında Kazakistan'a yerleştirilir.
Almatı yakınlarında kendilerine yeni bir yaşam kurmak zorunda bırakılan Anuş ve ailesi, 60 yıl boyunca Türkiye'den geldiklerini söyleyen herkese birer mektup vererek, kim olduklarını, nerede yaşadıklarını, akrabalarının isimlerini belirtip, Çiçek ve Fikar'ın izini sürerler, bir yandan da kendi kültürlerini, geleneklerini yaşattıkları yeni bir düzen kurarlar.

Anuş'un çabaları yanıt verir ve mektuplardan biri sonunda Çorum'da yaşamaya başlayan Fikar Yörük'e ulaşır. İzmir'de yaşayan Çiçek ve Çorum'daki Fikar sonunda ablalarını bulmuşlardır. Fikar sağlık sorunları nedeniyle evinden ayrılamaz, ancak Anuş ve Çiçek, 60 yılın ardından 1989 yılında İzmir'de bir araya gelirler. İki kardeşin çocukları, Anuş ve Çiçek'i yan yana görünce inanılmaz bir tabloyla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Birbirlerini 60 yıl görmeyen, farklı ülkelerde yaşayan bu iki kadın, giyimlerinden saç bağlama biçimlerine, el hareketlerinden mimiklerine kadar birbirlerine ikiz kadar benzemektedir. Anuş ve Çiçek, bir ay İzmir'de kalırlar ama ancak 20. günün sonunda birbirlerini gördüklerinde ağlamayı bir kenara bırakıp konuşmayı başarabilirler. Kopan iki kardeş, konuşmalarında hep aynı şeyin hayalini kurmaktadır, bütün çocuklarını, torunlarını bir araya getirebilmek, o büyük aileyi bir kez olsun bir arada görebilmek.

Anuş, Almatı'ya döner, tüm ailesini toplayarak Türkiye'deki akrabalarını anlatır, ancak üç kızkardeşin ömürleri, hayal ettikleri büyük aile resmini görmeye yetmez. Kars'tan Kazakistan'a çalışmak için giden bir Türk vatandaşıyla evlenen Anuş'un torunu Tamara Gültekin, büyük ailenin 2010 yılında, kopuştan tam 78 y ıl sonra bir araya gelmesine vesile olur.
Çiçek Alcan'ın oğlu İzmirli modacı Hikmet Alcan, Tamara ile bir araya gelince diğer torunları da İzmir'e davet eder.Aile, Alcan kardeşlerin ev sahipliğinde, 78 yıl sonra Anuş ve Çiçek'in hayal ettikleri "büyük resmi" çizmeyi başarır. Teyzelerinin çocukları ve torunlarıyla bir araya geldiklerinde "kimsenin kimseyi yabancı hissetmediğini" ifade eden Hikmet Alcan, annelerinin kendilerine yıllarca öykülerini anlattığı akrabalarını uzun yıllardır tanıyormuş gibi hissettiğini söyledi. Alcan, "Yaşadığımız duyguyu kelimelerle anlatmamız mümkün değil. Sanki sabah evden çıkmış ve akşam yeniden buluşmuş gibi hissediyoruz" diye konuştu.

Alcan, aynı geleneklere göre yaşayan, büyük bir aile olduklarını belirterek, kendilerinin de en kısa zamanda Kazakistan'a giderek, İzmir'e gelemeyen akrabalarla da tanışacaklarını kaydetti. Emin Alcan da teyzelerinin torunlarıyla ilk karşılaştıklarında kimsenin bir saat kadar konuşamadığını, herkesin çok duygulandığını söyledi. "Keşke annelerimiz bu kaynaşmayı görseydi" diyen Emin Alcan, bu kadar ayrı kalınmışken kültür ve geleneklerin tamamen aynı olduğunu öğrenmenin de kendileri için şaşırtıcı olduğunu kaydetti. Almatı'dan İzmir'e gelen Anuş Askanova'nın torunu Sona Nasipova, Hikmet ve Emin Alcan'ı ilk gördüğünde, Kazakistan'daki dayılarıyla fiziksel benzerliklerini fark ettiğini ifade ederek, "Burayı, akrabalarımı görünce çok mutlu oldum. Onları da Almatı'ya bekliyoruz" dedi. Anuş'un bir diğer torunu Aslı İsmailova da ninelerinden dinledikleri bir öykünün gerçek olduğunu, hiç yabancılık çekmediklerini söyledi.