TURİZMİN SESİ-HÜSEYİN HAKKI KAHVECİ
Sayın Rektörümüze ve Değerli Yardımcılarına , Adıyaman Üniversitesi nin tüm öğretim üyelerine ve sevgili genç üniversiteli arkadaşlara huzurlarınızda Bahar Şenlikleri kapsamında davetli olarak geldiğim Adıyaman'a sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum..
Yoğunlaştırılmış bir ekonomik krizi yaşadığımız şu günlerde Küreselleşmenin ve Ekonomik kriz tanımlamalarının son yirmi yılı aşkın bir süredir ülkemizde ve dünyada çok sık kullanılır olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir.Farklı bir açıdan tarihe baktığımız zaman Küreselleşme olgusunun beraberinde devamlı surette ekonomik sıkıntıları taşıdığı aşikardır.
Örnek olarak Yeni keşifler yolu ile oluşturulan kolonileştirme süreci ve ekonomik olgular beraberinde küreselleşmeyi de ortaya çıkartmıştır.Tarihe bir not olarak aradan beş asır geçmiş olmasına rağmen halen dünyanın küreselleşme ve globalleşme adı altında ekonomik krizlerden çıkamamış olması uzun yıllar ve dönemler için oluşturulmuş politikalar dahilinde bu günde süregelmektedir.;
Küreselleşme olgusu tarihte Roma İmparatorluğu,Bizans İmparatorluğu,Endülüs Emevi Devleti,Osmanlı İmparatorluğu,İngiliz İmparatorluğu gibi bir çok İmparatorluğun yanı sıra 1.Dünya Savaşı ve 2.Dünya Savaşı gibi bir çok benzeri acıların ortaya çıkmasına ekonomik krizlerin beraberinde getirdiği Küreselleşme politikaları sebep olmuştur.
Dolayısı ile Küreselleşme ve beraberinde yaşanan ekonomik krizler ,Arkası ve önü ciddi riskler ihtiva eden tanımlamaları içinde barındırmaktadır.
Maalesef Ülkemizde şu anda yaşanan ekonomik krizin ne derece güçlü olduğunu ve risklerinin anlaşılamamış olması büyük bir nüfus potansiyelini barındıran ülkemiz insanının hülyalara ve rüyalara devam ettiğini göstermektedir.
Son otuz yıldır ulusal ve uluslar arası krizlerin yaşandığı ülkemizde kriz ve istihdama karşı gelmiş geçmiş siyasilerin yaptığı tek şey maalesef kriz politikalarını ve istihdama yönelik çözümlerin devamlı surette teşvik paketleri açarak sonuçları etki açısından refah ve ekonomiye etki etmeyen üretimsiz politikalardır.Kısaca politika üreten odaklar tarafından üç seneyle sınırlı dördüncü yılı çöküş olan politikalardır.Dolayısı ile krizin gerçekten çok etkili olarak sarstığı Anadolu insanı krizi ayaklarının altında kaynayan suyun verdiği yanma acısı kadar hissetmektedir.
Burada acı olan ise kendi ekonomik ve dinamik gücümüzün farkında olmadan populist olarak yapmış olduğumuz yanlış politikaların sonucunu bu günlerde kriz adı altında küreselleşme adı altında yaşar hale gelmiş olmamızdır. Aslında dünya üzerinde var olmayan bir ekonomik kriz dalgası maalesef Rusya nın erken olarak Gürcistan a yapmış olduğu askeri müdahale sonrasında batı dünyası tarafından erken dönemde olmaması muhtemel bir krizin ortaya çıkarılmasıdır.Dünya üzerinde küresel olarak yapılan ticarette Dolar ve Euro nun tartışılmaz üstünlüğü ile silah ve insan gücü vasıtalarının yapamadığını ekonomik sistemleri iflas ettirerek yapılmış olmasından başka bir şey değildir.
1947 Yılında Amerikan Dolarının bütün dünya tarafından ulusal para birimi gibi kabul edilmesi bugün dünyanın yaşadığı ekonomik krizin en büyük sebebidir.Batı Dünyası nın ucuz işgücü sebebi ile Çin ve Hindistan a vermiş olduğu ithalat ve üretim desteği yine batı tarafından küreselleştirme politikaları çerçevesinde ekonomik kriz adı altında durdurulmuştur
Tabi olarak son yedi yıldır ülkemizde uygulanan ekonomik politikaların sıcak para sayesinde kısa süreli borca endeksli zenginleştirme rüyaları bu günlerde ekonomik krizin gölgesinde yine borca endeksli işsizlik ve çöküntüyü meydan getirmiştir.Ve bu çöküntünün ne zaman duracağını piyasaların eski haline ne zaman döneceği henüz bilinmemekte ve kestirilememektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun tarih sahnesinden politik olarak çekildiği 1917 yılından itibaren hakim güçler bu coğrafyada olan ekonomik imkanları elde edebilmek uğruna çok kan döktüler.Artık kan dökmek yerine işsizlik ve sefaletin getirisinin uzun dönemde küreselleşme adı altında daha ucuz bir maliyet getireceğini keşfetmiş olacaklar ki, Şu anda yaşanılan ekonomik krizin oluşmasını rahatlıkla sağladılar.Yani işsizlik ve istihdam politikalarında ki yanlışlıklar artık ülkelerde sınırları değiştirebilecek bir ekonomik güç olarak elimizde duruyor.
Bana göre şu anda yaratılmış olan ekonomik kriz küreselleşme adı altında Büyük Ortadoğu Projesinin ateşleme mekanizmasıdır.
Unutulmaması gereken ise ; 1.Dünya Savaşı ve 2.Dünya savaşlarının arkası ve sonrasına bakıldığı takdirde Ekonomik Krizlerin peşi sıra insanlığın hatırlamak istemediği büyük savaşların sonunda kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmemiş olan Küreselleşme politikalarının halen farklı konumlamalar ile devam ettiğidir.
Değerli dinleyiciler şu ana kadar ekonomik krizin geçmişi ve devamında nelerin nasıl organize olarak uygulandığına değindik.
Güzel Anadolu nun önemli illerinden Adıyaman da bulunmak hiç kuşkusuz herkes gibi beni de heyecanlandırdı.Gelişmişlik göstergeleri dışında kalmış olan Adıyaman ilimiz Nemrut gibi çok önemli bir hazineyi içinde barındırmaktadır.Fakat her zaman olduğu gibi hazırı kolay tüketen bizler
Bir Tarih ve Kültür ürünü olan Adıyaman ve Güneydoğu Anadolu bölgemiz için bir dünya markası olan Nemrut u halen pazarlayabilme başarısını gösterememişiz.Tabi olarak Petrol ile anılan Adıyaman aslında mevcut kültür varlıklarını ürün çeşitlendirmesi ile Dünya pazarlarına pazarlayabilir ise gelişimine değer katacak ve ekonomik açıdan hızlı bir çıkış yakalayacaktır.
Nemrut ve değerini tartışarak bitiremeyiz.Sizler ile bir anımı paylaşmak istiyorum.1994 yılında Öğrenciliğim sırasında turist olarak yapmış olduğum Sri Lanka seyahatimde yılda milyonlarca insanın güneşin doğuşu ve batışını Adem Aleyhisselamın ayak izinin olduğu yerde izlemek üzere insanların dünyanın bir çok coğrafyasından gelerek çıktığı Adem's Peak ismi ile anılan Adem dağına bende merak üzerine çıktım.Zirve dediğimiz yerde yumuşak bir kaya üzerinde bulunan bir ayak izine bakmak için senede milyonlarca insanın çıktığı bu dağa
Daha fazla insanın kolaylıkla çıkabilmesi için Teleferik sistemi kuruluyordu.
Bizler otuz yıldır tanıtımını yaptığımız Kommagene Harabeleri için maalesef henüz bir teleferik sistemi kuramamışız.Adem Dağını Nemrut Dağından ayıran tek özellik ise farklı coğrafyalarda olmasıdır.Ulaşım Avantajı olarak bakıldığında ise Nemrut Dağı Turist üreten pazarlara olan yakınlığı sayesinde çok avantajlı olmasına rağmen maalesef bu pastadan gerektiği kadar pay alamamaktadır.Sri Lanka bizim ekonomimizin ellide biri bir ekonomik rakama sahip iken yapılan tanıtımlar sayesinde Dünya milletlerini buraya çekmeyi başarabilmiş iken bizler hala değerlendiremediğimiz turizm potansiyellerine Nemrut Dağı ve Efsanelerinin olduğu kaybetmiş olduğumuz yılları heba ederek Adıyaman ın gelişimine ne kadar büyük bir sekteyi vurmuş olduğumuzu sizlerin takdirlerine bırakıyorum.
Turizm demek sadece turistin gelip konaklaması demek değildir.En basiti turizm başka bölgelerden insanların kazançlarından belirli miktarları harcama yaparak elde ettikleri hizmet alımıdır.Dolayısı ile para transferidir.Üretimini gerçekleştirmekte olduğumuz ürünlerin aracısız olarak tüketiciyle buluşmasıdır.Yine Turizm demek turizm hareketliliğinin olduğu bölgede yaşayan insanlara istihdam artışı demektir.Dünyada yaşanan büyük kültürel savaşlarda kendi kültürünüzü bedel ödemeksizin en hızlı şekilde yani yüz yüze dünyaya taşımanızdır.
Bu bahsettiklerim bir tarafa dünyada en pahalı sektör olan gastronomi yani yiyecek ve içecek dediğimiz mutfak kültürünün dünyaya yayılarak markalaşmasıdır. Ülkemiz dünyada en fazla ithal enerji kullanan ülkeler konumundadır.Yıllık olarak enerji ithalatımız neredeyse turizm gelirlerimize eşit konumdadır.Fakat ne bu güne kadar ülkemizde hakim olan siyaset ve bürokrasi ne de bizler elimizde ki ekonomik kozu şu ana kadar iyi kullanamadığımız için ülkemiz açısından ve istihdam açısından çözümler üretmek yerine turizm kozunu iyi kullanamadığımız ülkemize yazık etmekteyiz.
Çözümleri kendi içimizde aramamız gerekirken illa yurtdışından kopya ederek bir şeyleri yapmamızın sonuçları ülkemiz ve insanımız için iyi sonuçlar doğurmamaktadır. Güneş Doğudan doğar.Nemrutta Güneşin Doğuşunu seyretmek için gelen binlerin on binler olmamasının sorumluluğu bize aittir.O zaman hiçbir şey için geç olmadığını düşünür isek elimizde ki olanaklar ile Üniversite ve Sivil toplum kuruluşlarının bir arada olduğu ciddi bir tanıtım atağı kısa vadede Adıyamana ve bölgemize nefes aldıracaktır.
Adıyaman ilimizde Güneşin doğudan doğduğu kabuğunu kırıp yeniden doğabilir.Adıyaman merkezli tüm güneydoğuyu kapsayan üniversitelerimizin öncülüğünde bir çalıştayın yapılmaması için bir sebep yok.O zaman bütün gücümüzle bölge için en kısa zamanda neler yapabileceğimizi kendi başımıza göstermemiz gerekiyor.Bu yolda talep edildiği takdirde bizlerde gereken yardımı esirgemeyeceğimizi belirtmek isterim. Bizlere fırsat tanıyarak bu konferansı vermemize vesile olan Adıyaman Üniversitesinin Sayın Rektörüne,Değerli Akademik Kurula,Üniversite Genel Sekreterimize ve emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum.