TURİZMİN SESİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde yapılan zirvede Türkiye'nin Yükselen Gücü ve Global Yansımaları tartışıldı.Zirvenin açılışını takiben TYD Başkanı Turgut Gür'ün yönettiği bir panel düzenlendi.Oturuma İhracatçılar Meclisi Genel Sekreteri Yardımcısı Mustafa Metin, Öger Tur Başkanı Vural Öger, THY Satış Pazarlama Müdürü Faruk Çizmecioğlu katıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay zirvedeki konuşmasında "Turizm Türkiye'de bir başarı öyküsü. Dünyada çok önemli bir yere geldik. Dünyada 25 yıldır terörle mücadele eden ve aynı zamanda turizmde önemli bir yere gelen bir ülke olmak gerçekten kolay değil. 2009'dan bu yana Türkiye turizmi büyümeye devam ediyor.Türkiye'nin turizm gelirleri resmi rakamlardan daha yüksek seviyede. Gelişigüzel bir anketle elde edilen bilgiler bunlar. VIP'ler, yabancıların satın aldığı gayrimenkuller, CIP'ler bu istatistiklerde yok.
Eksik meblağ yaklaşık 5 milyar dolardır. Biz 25 - 30 milyar dolar parametresinde bir gelir elde ediyoruz. Biz Türkiye'ye en fazla gelir getiren sektörüyüz.2012'de kriz Avrupa'yı daha çok etkileyecek. Avrupa bizim için çok önemli. Bu dünyada daralma olursa bizim bunu bir yerden telafi etmemiz gerekiyor. Uzak pazarlara yönelik harekete geçmeliyiz. 2012 yılında Rusya'da, Çin'de ikinci müşavirlikleri açacağız. Turizmi çeşitlendirmek ve yüksek seviye gelir gruplarını çekmek istiyoruz. Bu da charter uçuşlarla olmaz. Tarifeli uçuşlarımızın artması gerekiyor. Doğayı, enerjiyi daha iyi kullanmamız gerekiyor.
Çevreci ünitelere destek vermeye başlayacağız. Biz Türkiye'nin tarihini ve doğasını korumazsak 2023'ü görürüz belki ama 2053'ü göremeyiz. Eğer dünyada ilk beşi zorlamak istiyoruz doğayı, tarihi, suyu ve kentsel dokuları korumalıyız. Rant hırsına, açgözlülüğe Türkiye turizmini teslim etmeyeceğiz. Yatırımcının önündeki engelleri de azaltmayı hedefliyoruz. Ancak kırmızı çizgimiz tarihi ve doğayı korumaktır.Kitle turizmi yapan bir ülke olduğumuzu bilip daha fazla toplumla ilişki kurmasını sağlamalıyız.
Kitle turizmi yapılan yerlerde toplumla bir kopukluk yaşanıyor. Kitle turizmi olan yerlerde bu kaçınılmaz. Ancak Anadolu'ya turizmi yayarken daha küçük işletmelere ağırlık vermeliyiz. Türkiye'de gelişen yeni turizm bölgeleri var. Türkiye'nin yeni 25 yıl pespektifinde daha küçük, hayatla daha iç içe bir anlayış geliştirmek gerekiyor. Toplumun turizmin faydalarını hissetmesini sağlayacak yeni açılımlara ihtiyacımız var.2012 yılının Türkiye için iyiliklere, güzelliklere ve barışa vesile olmasını diliyorum. Sıfır sorun politikası turizmimize çok katkı yaptı. Dilerim o günlere yeniden geri döneriz. Dünyanın her şeyden önce barışa ihtiyacı var."
Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı ise şunları kaydetti:
"2009'dan beri dünya ortalamasının üzerinde büyüyoruz. 2011 yılında dünyada 980 milyon kişi seyahat etti ve büyüme oranı yüzde 4,4 oldu. Avrupa yüzde 6 büyüdü, Türkiye ise yüzde 9,8 büyüdü. Avrupa'nın en çok büyüyen turizm ülkesi Türkiye oldu. Hırvatistan ve İspanya'yı geride bıraktık. Bu başarıda Türkiye'de bütün karar alıcıların birlikte hareket etmesi en büyük etkendir. Bu çalışma tarzını devam ettirmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Turizm sadece devlet, sadece özel sektör ya da yerel yönetimler tarafından yapılamaz.Avrupa'da ekonomik, Ortadoğu'da siyasi kriz var. Komşularımızın başarısızlığı üzerinden plan yapmıyoruz. Turizm bir barış projesidir. TUI ve Thomas Cook ile görüşmelerimizde bize Avrupa'da iki büyük turizm ülkesi bizim için çok önemli. Biri İspanya, biri Türkiye dediler. Türkiye'yi Avrupa'nın en önemli iki ülkesinden biri olarak gördüklerini söylediler. Biz de Türk turizmini sübvanse etmeye, tur operatörlerine destek vermeye devam edeceğiz." TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, 'Derinleşen Global Krizde Türk Turizmi İçin Riskler ve Fırsatlar' konulu 2012 Türkiye Turizm Zirvesi'nde şu mesajları verdi:
Zeynep SİLAHTAROĞLU
"Turizm Türkiye'nin en büyük hizmet sektörü. 2010 yılında oluşturduğumuz çalışma grubu ve Grup Bakanı Zeynep Silahtaroğlu'nun da çabalarıyla TÜSİAD bundan böyle sektöre daha yakın duracak. Dünya turizmi yaşanan tüm sıkıntılara rağmen 2011 yılında büyümeye devam etti. 2012 yılında krizin dünya turizmine etkilerini dikkatle irdelemeliyiz.
2011 yılı son çeyreğinde dünya trendlerine de uygun olarak Türkiye'de de turist sayısı arttı ancak elde edilen gelirler düştü. Tahminimiz fiyat indiren Güney Avrupa ülkelerinin nedeniyle bu düşüşün yaşandığı. Türkiye'nin dünya turizmindeki payı yüzde 3. Türkiye bu payı yüzde 4'e çıkarmaya çalışmalı. TÜSİAD 2010 yılında turizm sektörü için Turizm Çalışma Grubu'nu oluşturdu.
Ümit BOYNER ;Sürdürülebilir turizm kavramı hakkında çalışıyoruz. Aynı konu bu yıl G - 20 toplantısında da gündeme getirilecek. Türkiye turizmi bir sürdürülebilirlik markası haline getirilmelidir. Su ve enerji kaynaklarınınverimli kullanılması gerekiyor. Tüm bunlar fiziksel altyapı ve yatırım ortamının olgunlaşmasını sağlayacaktır. T - 20 girişimi turizmde toparlanma ve yeşil gelecek sorunlarının tartışılması için oluşturuldu. Biz de bu küresel yaklaşım doğrultusunda turizmi ekonomik, sosyal ve çevresel gelişimin ortasına koymalıyız. Turizmi desteklemeliyiz. Dünyamız hızla büyük bir köy haline geliyor. Turizmde fark yaratabilmek giderek zorlaşıyor. Doğasını ve tarihini koruyan ülkeler daha avantajlı hale geleceklerdir. TÜSİAD olarak bu konuda katkı vermeye hazırız."
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, turizm sektörünün ülke büyümesinin üzerinde büyüdüğünü hatırlatırken "Artık biz de karar verenler listesindeyiz.1980'li yıllarda 5 bin 200 uçak koltuğumuz vardı; bugün 40 bin koltuğumuz var. Yine yat limanı kapasitemiz önemli bir hale geldi. Lütfi Kırdar suları akmayan bir merkezdi. Şimdi burası bize yetmiyor. Bugün 35 kişiye kongre yapılan bir İstanbul'dan bahsediyoruz. Artık biz de karar verenler listesindeyiz. Hedefimiz 2023 yılında 35 milyon insanımızı gezdirmek ve ekonomiye katkı sağlamak istiyoruz.''dedi. "20 TL'ye 300'ün üzerinde müzeyi gezebilecek hale geldik. Bugün 250 trilyonluk bir gelir elde ettik.
Turizm sektörü ülke büyümesinin üstünde büyüdü. İstanbul dışında yatırımların İzmir'e ve Anadolu'ya yayılması gerekir. Biz bu zirveye krizlerle boğuşarak geldik. Bir ülke düşünün ki hep terörle uğraşarak bu noktalara geliyor.İstanbul'da 1.5 milyon cruise turisti ağırlıyoruz. Bazen gece yanaşıyor fener parası alıyorlar. Yani İspanya'daki liman ücretleri ile bizimkiler arasında fark var. Bunları düşünmemiz gerekiyor.Türkiye 2012 yılında Avrupa'daki daralmaya karşılık hedefleri olan bir ülke. Ancak Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi yerlerde üç kattan fazla inşaatın olmaması ve ikinci konut olayına dikkat etmemiz lazım. Ayak bastı parası 15 lira fazla dedik 15 Euro yaptılar. Biz bu ülkeye moral veren bir sektörüz ve hayal gücünü devamlı canlı tutmaya çalışan bir sektörüz. Avrupa'daki daralmaya, Suriye ve İran'a rağmen sektör büyümeye devam edecek. Kongre turizminde İstanbul ilk onlarda. Kuşadası'nda 100 milyon dolara maliyete yaklaşan bir kongre merkezi yapıyoruz. TÜRSAB olarak 52 yerin müzelerini aldık. Dünyanın en güzel müzesi olan Arkeoloji müzesinin bakım ve onarım işini aldık ve çalışmalara başladık. Yine havayolu şirketlerimiz büyümeye devam etti. Dünyada pek çok şirket iflas ederken bizim havayollarımız başarılı bir yıl geçirdi."
Turgut Gür, Türkiye, bu kriz ortamında ayakta kalan bir ülke konumunda. İhracatın içindeki ithal girdilerinin de ne olduğunu bilmemiz lazım. Dış ticaret açığının ekonomi için bir tehlike olduğunu biliyoruz. Hal böyleyken Türkiye ekonomisi gayet dik duruyor.Türkiye turizm sektörünün bir büyüme içinde olduğunu anlatan Turgut Gür, öncelikle Mustafa Metin'e ihracat ve turizm ilişkisini sordu. Son 10 yıl karşılaştırıldığında ihracatın 31 milyar dolar olduğunu hatırlatan Metin, 10 yılda ihracatın 135 milyar dolara turist sayısının 34 milyon kişiye ulaştığını söyledi. Pazar çeşitlendirilmesinde ihracatla ilgili başarılar elde ettiklerini anlatan Metin, 2012 yılında 150 milyar dolar ihracatın olmasını beklediklerini bildirdi.
Vural Öger, önemli uyarılarda bulundu. Türkiye'de 1980'lere kadar turizm diye bir şey yoktu. 1978 yılında Kenya'ya gittiğimde bir sürü oteller yapılmıştı ve derdim ki Türkiye neden bunu yapamıyor? O tarihlerde Antalya'nın yeri bile bilinmiyordu. Sayın Özal, turizmde bir devrim yapmıştır. O zamana kadar hangi işadamı, turizmle iştigal ediyordu? 1990'larda talep odaklı bir turizm başladı. Tehlike de burdan başladı. Daha önce merkezden planlanan bir mega turizm projesi yapılmadığı için tüm turizmle ilgili gelişmeler, yerel belediyelerin elinde kaldı. Türkiye'de nerede bir turizm planı yapılmışsa, iyi olmuştur. Nerede program yapılmamıştır, o şehirler kaybolmuştur. Örneğin Anamur'da 50 bin yataklık turizm merkezi oluşabilirdi. Çocuğu doğmadan öldürdük. Ben yüksek kat olayını da anlamakta güçlük çekiyorum. Avrupa'da yüksek binalarda en kötü kültür seviyesindeki insanlar yaşıyor. İnsanlara modern yaşam diye o korkunç 20 katlı binaları sunuyorlar. Biz ise hala güzel Antalya diye başlıyoruz. Nasıl bir yaratık olmuşuz ki, tarihe bakmadan yıkıyoruz ve 20 katlı bina yapıyoruz. Vural Öger, Turgut Gür'ün Almanlar Türkiye'ye nasıl bakıyor sorusuna ise şu yanıtını verdi; Avrupa'nın seçkinleri, elitleri İstanbul dışında Türkiye'ye gelmiyor. Niye Antalya'ya gelmiyor. Bir anda 20 dolara Avrupa'nın fakirlerini yatırıyorsunuz. Aynı anda elit Avrupalının kalmasını istiyorsunuz. Geçmişte belediye başkanlarıyla hep tartışmışızdır. Birinci şerit yapıldı ama ikinci şerit planınız nedir? Biz gelen turisti bir yere hapsedeceksek, o zaman yanlış bir şey yapıyoruz. Biz artık rakamlarla olan turizmi bırakalım. Sayın Demirel, turizmde en fazla turist getirenlere mükafat verirdi. Ancak mass turizmin artık yavaş yavaş sonlarına geliyoruz. Globalleşen dünyada gelen turistin profili hızla değişiyor. Bundan sonra nitelik ağırlıklı turizme girmemiz gerekiyor.
THY Pazarlama Müdürü Faruk Çizmecioğlu da kurumun yeni hedeflerini anlattı. THY'nin Türkiye'yi temsil ettiğini belirten Çizmecioğlu, ulaştırma sektörünün önemine değindi. THY olarak Türkiye'nin 41 noktasına uçtuklarını belirten Çizmecioğlu, bu yıl 32.5 milyona yakın yolcu taşıdıklarını, 2012'de ise 38 milyon yolcu taşıyacaklarını bildirdi. Bu yaz itibariyle New York'a günde üç kez her gün uçacaklarını bildiren Çizmecioğlu, Afrika'da yeni noktalarımız olacak. Sadece geçen yıl Türkiye'ye getirdiğimiz yolcu 8 milyon
Bunun büyük kısmı işadamı ve turist.İstanbul'da düzenlenen 2012 Türkiye Turizm Zirvesi'nde Global Ekonomik Kriz Nereye Gidiyor konulu 2. panelde katılan ekonomistler
Hayri Erdoğan Alkin, İbrahim Öztürk ve Kayı Group Başkanı Talha Görgülü oldu.
Kayı Tour Başkanı Talha Görgülü ''Türkiye'ye gelen 31.5 milyon turistin büyük bir bölümünü Türk bayraklı şirketler getirmiştir. Bazı konuşmacıların çok beğenmedikleri yapılardan bir tanesinin de sahibiyim. Ben çok karamsar değilim. Biz işadamları, hukukçuları ve ekonomistleri kadromuza almayız. Sorumluluk ve yetki verirsek, bize iş yaptırmazlar. Ben ekonomi danışmanlarımı dinlersem, hiçbir borca giremem, yatırım yapamam. Ama mutlaka onların değerli fikirlerinden nasibimizi almamız lazım. Avrupa krizinden bahsediliyor. Dünyada özellikle global krizin, insanların arasında bir kriz olmadığına inanıyorum. Bu tamamen, belli dönemlerde dünyanın gelişen ihtiyaçlarıyla değişiyor. Bu krizin, finans sektörünü idare eden fonların, kurguladığı bir kriz görüntüsü olduğunu düşünüyorum. 3 gün önce geldim Avrupa'dan 2012 yılında şu an yaz için gelen satışlarımız, geçen yılın yüzde 550 üzerinde. Diğer tur operatörlerine baktığımda birkaç tanesi hariç gelen rezervasyonlar iyi. Madem ekonomik kriz var, dünya batıyor, Dünya Turizm Örgütü'nün belirlediği artışlar nasıl gerçekleştirildi. Bence bu politikaları iyi algılamak lazım. Türk insanı olarak çok farklı bir yapımız var. Bizim şu anda Arap ülkelerinden eksilen rakamlara rağmen birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekiyor. Birçok konularda ekonomiyi eleştiremem, haddim değil ama bazı eleştirilere yanıt vermemiz lazım. Herşey dahil dediğimiz şey, bizim eldeki kuşumuz. Bunu zamanla semizletmemiz lazım. Biz dünyaya turizm dersi veriyoruz. Turizm sektörü hiçbir teşvik görmeden bugünlere geldi. Sektörün yarattığı katma değer çok çok önemlidir.
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, turizmin gelişiminde kültürün önemini anlattı. İstanbul Modern'i geliştirme çalışmalarına ilişkin bilgi veren Eczacıbaşı, İstanbul Modern'in ziyaretçilerinin yüzde 22'sinin yabancılardan oluştuğunu dile getirdi. Eczacıbaşı konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Ekonomideki refahtan sonra sanata ilgi arttı. Özellikle gençlerin büyük bir ilgisi var. İstanbul Bienali'ne gelenlerin çoğunluğunu yurt dışındaki müze yetkilileri oluşturdu. İstanbul Bienali'ne 100 bin kişi katıldı. Bu Sao Paulo Bienali'nin çok altında bir rakam. Bunu artırabiliriz."
TÜROFED Başkanı Osman Ayık ise Türk turizminin geldiği
noktayı özetleyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ortada bir değer var ve bu değeri küçümsememek lazım. Türkiye'nin dünyada başarılı olduğu pek çok alan var. Bu sektörün başarısına ulaşan herhangi bir alan da yok. Biz aslında 30 yılın sonunda bu noktaya geldik. Çok şey öğrendik ve çok şey biriktirdik. İspanya 1960'larda başladı biz 80'lerde başladık. Onlar da hatalarla başladı. Sonra hatalarını düzeltti.Bu ülkenin ziyaretçi bulma anlamında bir sıkıntısı olmayacak. Bugün sadece kıyılarda turizm yapılmıyor. Aslında her yere ziyaretçi geliyor. Kıyılara gelen oran yüzde 45. Siz erişilebilir bir noktaya getirmediğiniz zaman turizm yapamazsınız. Demiryolu, hava ulaşımının gelişmesi bu nedenle çok önemli. Kültüre yaptığınız yatırım da çok önemli. Bu, sepete değer katıyor.Biz Türkiye'nin silahsız gücüyüz ve bu halimiz ile her yeri fethediyoruz. Bizim elimizde Kapadokya gibi bir değer var. Buraya Japonlar geliyor. Daha da gelecek. 'Hiçbir şey olmuyor' dememek lazım. Rakamlara bakmalıyız. Bu sektör öcü değil. Biz bu sektör ile bu ülkenin insanlarını değiştiriyoruz. İnsanlar turizm sayesinde dünya ile kucaklaşıyor. Bu ülke geleceğini turizm ile birleştirmek zorunda.Elimizde var olan değerleri turizme dönüştürme şansımız var. Ben bu sektöre herkesin inanması gerektiğini düşünüyorum. Bu sektör bu ülkeye çok şey kazandıracaktır.Son yıllarda ciddi bir kaplıca turizmi var. Dünyada tedavi turizmi diye bir durum var. Akdeniz Üniversitesi bugün yüz nakli yapıyor. Burada ciddi bir potansiyel var. Türkiye termal alanda dünyada sayılı ülkelerden bir tanesi. Biz bu saklı potansiyeli ürüne dönüştüremedik. Üstelik bir de İstanbul gibi bir ürünümüz var."
TUROB Başkanı Timur Bayındır ise Türkiye'nin henüz değerlendirilmemiş turizm potansiyeline dikkat çekti. Bayındır şunları söyledi:"2023 yılında 50 milyon kişi 50 milyon dolar diyoruz. O zaman kişi başı 1000 dolar getirmeliyiz. Yeni ziyaretçiler bulmamız lazım. Deniz, kum, güneş diyoruz. Mesela Antalya'da belli bir müşteri oluşmuş. Buraya 50 euro fazla fiyat verseniz kimse gitmez. Ama elimizde bir de Ege sahilleri var. Bu sahillerde her şey dahil dışında imkânlar sunmalıyız. Buralardan alacağımız 1000 dolar diğer yerlerden alacağımız 500-600 dolardan daha faydalı olacak.Türkiye'nin çekim alanı olmayan hiçbir yeri yok. Bundan sonra yapacağımız oteller büyük ve "doldur-boşalt" şeklinde değil, yeni yapacağımız tesisler çok daha özel ve modern olmalı. Üstelik yüksek ücretler ile turist çekmeli." Kültür turizminin sadece tarihi ve kültürel eserlerden ibaret olmadığına dikkat çeken Bayındır, insan unsurunun ön plana çıkartılması gerektiğini vurguladı. Bayındır, bu konuda şunları söyledi: "Tabii kültür turizmini ben biraz faklı görüyorum. En merak ettiğim şey o bölgede yaşayan insanların nasıl yaşadıkları. Ben bunu çok merak ediyorum. Mesela Yörük evleri var. Buralarda gözlemeler açılır, ayran ikram edilirdi. Sanırım bir tek Safranbolu var. Ama Türkiye'de bu şekilde evinde misafir edebilecek çok yer var.Mesela 23 Nisan gibi bir çocuk bayramımız var. Neden bunu uluslararası bir bayram ve festival haline getiremiyoruz. Neden bütün çocuklar gelmesin ve 1 hafta okullar tatil olmasın. Türkiye'nin 1300 tane termal kaynağı varken bunun 40 kadarını kullanıyoruz. Ilıcadan termale geçmemiz gerekiyor. Düşünün ki bütün Avrupa yaşlanıyor; o zaman bu insanların hepsini buraya getirebiliriz."