TURİZMİN SESİ
Boğaziçi Üniversitesi'nin Washington State Üniversitesi'yle ortaklaşa düzenlediği Türk turizminde Sürdürülebilirlik Konuları başlıklı panelde konuşan TUYED Genel Sekreteri Osman Nihat Aydoğan, sürdürülebilirliği turizmle sınırlamanın doğru olmadığını belirterek, Sürdürülebilirlik; dünyada daha iyi bir yaşam için de gereklidir dedi.
Konaklama ve Turizm Pazarlaması Yönetiminde Yaklaşımlar Konferansı, 20-24 Haziran tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Washington State Üniversitesi'nin Boğaziçi Üniversitesi'yle ortaklaşa düzenlediği konferansa 33 ülkeden 200 akademisyen katıldı. Konferansın son gününde Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Dilek Ünalan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen Türk turizminde Sürdürülebilirlik Konularıadlı panele, Silkar Holding'ten Zeynep Silahtaroğlu Baykal, Sirkegi Group Hotel'ten Faruk Boyacı, Age Turizm'den Gökalp Özdikiciler ve Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sevgin Akış Roney konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan TUYED Genel Sekreteri Osman Nihat Aydoğan, ülke ve bölgelerde turizm geliştirirken, doğal kaynakların da olumsuz etkilendiğini belirterek şunları söyledi: Harcama kalıpları değişti. Sosyal sistem kirlendi. Dolayısıyla bu noktada sürdürülebilirlik kavramına bir bütün olarak bakmamız gerekiyor. Kanadalılar evde günde 326 litre su tüketiyor. Gelişmekte olan ülkelerin 700 kişilik bir köyü haftada ortalama 500 litre su tüketirken, lüks bir otelin misafiri kişi başına günde 1800 litre su tüketiyor.
İklim değişikliği ve çevresel değişimlerin gündeme getirdiği sürdürülebilirlik kavramının sürdürülebilir turist kavramını da beraberinde getirdiğini dile getiren Aydoğan, bunların çevreyi tahrip eden olumsuz etkileri, çeşitli yollarla azaltacak girişimleri olduğunu belirtti. Sürdürülebilir turistlerin toplumlar hakkındaki kültürel, politik ve ekonomik bilgilerine sürekli yenilerini eklediğini dikkat çeken Aydoğan şöyle konuştu: Yerel kültürlere saygılılar. Kültürel miras ve geleneksel değerlerin korunmasını gözetiyorlar.
Otantik ürünleri de satın alarak yerel ekonomileri destekliyorlar. Artık, turizm sektöründeki tüm aktörler çevreye duyarlılık, sürdürülebilirlik, sağlıklı gelişim, doğal kaynakların korunması gibi konularla doğrudan ilgili olmak zorunda. Turizm ve sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda sertifikasyonun daha da önem kazanıyor. Ancak bu konuda denetim yapacak uzman firmalara gereksinim var. Firmaların uymaya söz verdiği kurallara ne denli uyduğu bir başka kurum tarafından da denetlenmeli yoksa sadece pazaralamada kullanılan bir unsurdan öteye gidilemez.
Diğer panelistler, yaptıkları konuşmalarda yerel halkın katılımı sağlanmadan sürdürülebilir turizmden söz etmenin mümkün olmadığı görüşünde birleşti. STK'ların işin içine dahil edilmesi gerektiğini dile getiren panelistler özetle şu görüşleri savundular: Türkiye'de sürdürülebilir turizm alanında hem iyi hem de kötü örnekler var. Kötü örnekleri azaltıp iyi örnekleri çoğaltmak için yapılacak işlere herkesin dahil edilmesi gerekiyor. Dünyada giderek yaygınlaşan yavaşlık, sessizlik, doğa dostu, otantik lüks, spor ve sağlık turizmi gibi seçenekleri çoğaltmalıyız. Tüketici talepleri ve trendlere uygun ürün geliştirip turizm pazarına farklı seçenekler sunarsak turizmi 12 aya çıkarabiliriz.