NOTALARDA OSMAN HAMDİ BEY

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İstanbul Arkeloji Müzeleri'nin destekleriyle düzenlenen konserde Uğurlu, müzik ve görüntülerle Osman Hamdi Bey ve Anadolu uygarlıklarını anlatacak

TURİZMİN SESİ
UNESCO'nun Osman Hamdi Bey Yılı ilan ettiği 2010'un en önemli etkinliklerinden biri olan Tuluyhan Uğurlu Osman Hamdi Bey Anma Konseri 28 Haziran akşamı saat 21.00'da, İstanbul Arkeloji Müzesi'nin mermer merdivenlerinde gerçekleşecek.

Konser için Arkeoloji Müzesi bahçesinin seçilmesinin nedeni, bu müzenin Osman Hamdi Bey tarafından kurulmuş olması. Kaplumbağa Terbiyecisi isimli eseriyle adı dünyanın en önemli ressamları arasında geçen Osman Hamdi Bey, bu konserde ressamlığı kadar önemli bir başka yönü arkeoloji ve müzecilik alanında yaptığı çalışmalarla da anlatılacak.

Müzik ve görüntülerle Anadolu'nun 10.000 yıllık hikâyesinin anlatıldığı Güneş Ülke Anadolu isimli eserin seslendirileceği konserde Tuluyhan Uğurlu'ya kavalda Murat Toraman, viyolada Doğukan Çokşeker, elektro gitar ve yaylı tamburda Uğur Varol, kontrbasta Umut Sel, bilgisayar programlama ve keyboard'da Can Özyiğit ve vurmalı enstrümanlarda Gürkan Özkan eşlik edecekler. Eserin başında ve sonunda Osman Hamdi Bey'i anlatılan görsel sunum, Tuluyhan Uğurlu'nun müziği eşliğinde sunulacak.

Tuluyhan Uğurlu, Osman Hamdi Bey Anma Konserinde müzik ve görüntülerle topraklarımızda yaşayan uygarlıkları anlatan çok önemli bir çalışmasını seslendirecek. GÜNEŞ ÜLKE ANADOLU isimli eserde bilgilendirici edebi metinlerle Anadolu'nun 10.000 yıllık tarihi anlatılacak. Eserin başında ve sonunda Osman Hamdi Bey'i tanıtan görsel sunum, Tuluyhan Uğurlu'nun müziği eşliğinde sunulacak. Konser mekanında konuklara Türkiye'nin önemli firmaları çeşitli ikramlar yapacaklar.

TULUYHAN UĞURLU OSMAN HAMDİ BEY ANMA KONSERİ
GÜNEŞ ÜLKE ANADOLU
28 HAZİRAN 2010 PAZERTESİ SAAT 21.00
İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZELERİ BAHÇESi
BİLETLER BİLETİX

KISACA OSMAN HAMDİ BEY
Bir bürokrat olarak sadrazamlığa kadar yükselmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun yurtdışına öğrenim görmesi için yolladığı ilk dört öğrenciden biri olan İbrahim Edhem Paşa'nın oğlu olan Osman Hamdi Bey; Osmanlı kültür, sanat ve bilim hayatında son derece önemli bir rol oynar.

30 Aralık 1842'de İstanbul'da doğan Osman Hamdi Bey, 1857 yılında hukuk eğitimi almak üzere Paris'e gider. Fakat güzel sanatlara duyduğu ilgi onu dönemin ünlü ressamlarından dersler alarak resim çalışmalarına yöneltir. Ayrıca eğitimi sırasında arkeoloji derslerine de katılır. Paris'te kaldığı süre içerisinde açılan Paris Sergisi'nde görev alır.

1869 sonrasında İstanbul'a dönmesini izleyen yıllarda çeşitli devlet görevlerinde bulunur. 1873 yılında Viyana Sergisi'ne birinci komiser olarak katılır. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ni oluşturan Müze-i Hümayun'un müdürü Alman Dr. Philip Anton Dethiér' in ölümünden sonra, 4 Eylül 1881 yılında II. Abdülhamid tarafından müzeye müdür olarak atanır ve Türk müzeciliğinde yeni bir dönem başlatır. Osman Hamdi Bey'in 1910 yılına kadar devam eden 29 yıllık müdürlüğü zamanında müze, dünyanın sayılı müzeleri arasında girerek arkeoloji bilimi için pek çok önemli keşfe imza atar.
Osman Hamdi Bey'in müzenin yeni müdürü olarak atanmasındaki en önemli etkenlerden biri dönemin ilk özel gazetelerinden Ceride-i Havadis ve Ruzaname-i Ceride-i Havadis'te yazdığı, eski eserlerin değeri ve korunması hakkındaki yazılardır. Eski eserlerimizin yabancılar tarafından götürüldüğü üzerinde duran bu yazılar dikkatleri Osman Hamdi Bey'in üzerine çeker.

Müze müdürü olduktan sonra Osman Hamdi Bey'in ilk icraatlarından biri yabancıların yaptıkları kazılarda ortaya çıkan eserlerin yurt dışına kaçırılmasının önüne geçen bir nizamname hazırlamak olmuştur. Daha önce Dr. Dethiér tarafından 1874 yılında hazırlanan "Asar-ı Atika Nizamnamesi" Osmanlı topraklarından çıkan eserlerin yurt dışına çıkarılmasını engelleyen hükümler içermemektedir. Osman Hamdi Bey tarafından kaleme alınan "1883 Asar-ı Atika Nizamnamesi" bu sorunun önüne geçer. Osman Hamdi Bey kendi müdürlüğünden önce Çinili Köşk'te toplanmış ve sayısı 650 olan koleksiyonu bilimsel olarak düzenler. Müzede üst üste depolanmakta olan arkeolojik eserleri ele alarak bunların kaydedilmesi, onarılması ve sergilenmesi çalışmalarını yürütür.

Ülkede yapılan arkeolojik çalışmaları tek elden kontrol eden disiplinleri oluşturur ve ilk Türk kazılarını başlatır. 1883-95 yılları arasında Bergama, Nemrut Dağı, Sayda, Lagina Hekate Tapınağı ve Sayda Kral Nekropolü'nde gerçekleştirdiği kazılar ile koleksiyonu çarpıcı bir hızla geliştirir.

Osman Hamdi Bey müzecilik ve arkeoloji ile yoğun olarak ilgilendiği müdürlüğü sırasında resim çalışmalarını da ihmal etmez. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk güzel sanatlar fakültesi olan Sanayi-i Nefise'yi açarak orada da müdürlük yapar. Şu anda Eski Şark Eserleri Müzesi olan bölüm, Osman Hamdi Bey'in müzecilik, güzel sanatlar ve mimarlık alanında öğrenci yetiştirmek için kurduğu Sanayi-i Nefise binasıdır.
Ressam olarak sağlığında üne kavuşan Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyonlar ve porteler üzerinde çalışarak Türk resminde ilk kez figür kullanan ressamdır. Resimlerinde mimari detaylar ve dekorasyon oldukça yoğun olarak yer alır. Tablolarında başkarakter olarak sık sık kendine de yer verir, çeşitli kıyafet ve pozlar ile çektirdiği fotoğraflarını çizimlerinde kullanır. Resimlerini günümüzde yerli ve yabancı birçok müze koleksiyonunda görmek mümkündür.

Türk müzecilik ve resim tarihinde pek çok önemli iz bırakmış olan Osman Hamdi Bey, 1910 yılında Kuruçeşme'deki yalısında hayata gözlerini kapamasının ardından kendi vasiyeti üzerine Eskihisar'daki evinin bahçesine gömülür. Bir devlet töreni ile defnedilen Osman Hamdi Bey'in mezarının iki ucuna isimsiz Selçuklu mezar taşı dikilerek, kitabesi ayrı bir taşa işlenmiştir. Planlarını kendisinin çizdirmiş olduğu İzmit, Eskihisar' daki evi 1987 yılında müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.