TURİZMİN SESİ
Dünya teknoloji devi Samsung Electronics, TÜSİAD desteği; Deloitte Türkiye ve GfK’nın işbirliğiyle Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen, “Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” Araştırması’nın sonuçları Çırağan Hotel Kempinski’de düzenlenen toplantıda açıkladı.Samsung Türkiye ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Tolga Yaveroğlu ve GfK Tüketici Deneyimleri Genel Müdürü Fulya Durmuş konuşma yaptılar.
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes, yaptığı konuşmada dijitalleşmenin iş dünyasını dönüştürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Değişen ve çeşitlenen müşteri beklentileri ile verimlilik ve rekabet baskısı öyle bir noktada ki, yenilikçi fikirlere yatırım yapmak; tasarım, üretim ve sunumda teknolojiyi odağa yerleştirmek artık kaçınılmaz. Ancak dijital değişime ayak uyduran şirketler ve ülkeler, küresel rekabet ortamında sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilecek. Dolayısıyla, sanayi ve hizmet sektörlerinde şirketlerin dijital teknolojileri yakından takip etmesi ve kendi iş modelleri üzerindeki etkilerini, fırsatları ve yol haritalarını hazırlamaları büyük önem taşıyor. Şirketin bir bütün olarak dijital değişimini sağlamak için güçlü ve kapsayıcı bir dijital stratejinin oluşturulmasını ve inovatif bakışın kurum kültürüne yerleştirilmesini önemli bir gereklilik olarak görüyoruz. Bu noktada ‘dijital vizyona sahip liderler’in oynayacağı rol belirleyici olacak. Farklılaşmak ve ezberbozan inovasyonlar yapmak için dijital değişimi çok iyi içselleştirmek ve yönetmek gerekli.”
Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen; Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı Araştırması ile son yıllarda hızlı bir şekilde yaşanan dijital değişim sürecine; farklı bir açıdan bakmak üzere yola çıktıklarını belirterek; “Dijital değişime, iş dünyamıza yön veren liderlerin, yani CEO’ların gözünden baktığımız özel çalışmamızla, geleceğe ışık tutacak önemli bilgi ve verilere ulaşmayı hedefledik. Türkiye’nin farklı sektörlerinde faaliyet gösteren ve iş dünyasının önde gelen 58 şirketinin üst düzey yöneticisiyle bire bir görüşmeler yaparak gerçekleştirdiğimiz çalışmamızla, Türkiye’de yaşanan dijital değişimin seviyesini algılarken; aynı zamanda dijital yatırımların hangi alanlara yapıldığı, değişim sürecinin nasıl ve kimler tarafından yönetildiği, hangi aşamada olduğu ve ne gibi fırsatlar sunacağıyla ilgili de oldukça önemli bilgilere ulaştık” dedi.
Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Tolga Yaveroğlu ise araştırmayla ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: “Dijital anlamda inovatif şirketlere ilişkin altı ortak özellik öne çıkıyor: Bu şirketler tasarım odaklı bakış açısı ile iş yapan inovatif ekipler oluşturup yetkinlikler geliştirerek yıkıcı gelişim yaratan fikirler yaratıyor. Dijitalleşmenin teknolojiden çok öte bir felsefe olduğunu anlamış ve bütün organizasyonu tedarikten teslimata dijital olarak gözden geçirerek bu süreçlerde dijitalleşmenin faydalarını değerlendirmiş bulunuyorlar. Çok güçlü ekosistem oyuncuları haline geliyorlar. Bu şirketler aynı zamanda yıkıcı düşünüyorlar. Hızlı karar alma ve uygulama becerilerine sahipler. Son olarak, bu şirketlerin hepsi müşteri odaklı çalışıyorlar. Araştırmamızda yer alan dijital kanallardan gelen ciro yüzdesi, dijitale ayrılan yatırım yüzdesi, dijital stratejinin net ve anlaşılır olması, CDO görevlendirmesinin yapılması ve dijital olgunluk düzeyi ile ilgili değerlendirmeler göz önüne alındığında; dijital değişim açısından Türkiye yolun başında olsa da, CEO’ların gözünden de bu sürecin hızla gelişeceği görülüyor.”
GfK Tüketici Deneyimleri Genel Müdürü Fulya Durmuş Türkiye’ye yön veren kurumların kaçınılmaz dijitalleşme döngüsüne tam olarak ne derece adapte olduklarını, geleceğe dönük yaklaşımlarını, yatırım ve beklentilerini araştırıp anlamlandırmanın, bu araştırma ile mümkün olduğunu belirterek; “Mobil Ödemeler, Akıllı Evler, Nesnelerin İnterneti ve İnternet Tüketim Alışkanlıkları konularında son bir yıl içerisinde sektörlerden gelen araştırma taleplerindeki anlamlı artışı da göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’deki Dijital Değişim’in önümüzdeki yıllarda nasıl evrildiğini ölçümleyebilmek ve yorumlayabilmek için şimdiden heyecan duyuyoruz” dedi.
Türkiye’de dijital değişimin ayak sesleri yükseliyor
Araştırma sonuçlarını detaylarıyla paylaşan Tansu Yeğen; ortaya çıkan önemli bulguların Türkiye’de dijital değişimin başladığına, ayak seslerinin yükseldiğine ve hızla yol alacağına işaret ettiğini söyledi: “Araştırmamızdan çıkan temel bulgulara baktığımızda; kurumlarda, dijital olgunluk ve dijital strateji arasında önemli bir korelasyon olduğu görülüyor. Bu kapsamda net ve anlaşılır dijital stratejiye sahip olmanın öneminin, Türkiye'de faaliyet gösteren şirketler tarafından net bir şekilde anlaşıldığını görüyoruz. Zaten katılımcılar, ‘stratejinin net ve anlaşılır olmasını’ kurumsal dijital değişimin başarısında en önemli etken olarak görürken; dijital olgunlaşmanın önündeki en önemli engeli de ‘stratejinin eksikliği’ olarak ifade ediyorlar. Dijital değişim, Türkiye’de üst düzey yöneticiler tarafından destekleniyor. Katılımcıların %90’ı dijital değişim sürecinin liderliğinin üst düzey yöneticiler tarafından üstlenildiğini belirtiyor. Şirketlerin %40’a yakını sürece teknoloji birimleri tarafından liderlik edildiğini, %20’si ise gelecekte de bu birimlerin liderlik etmesini planladıklarını belirtiyor. Ancak, Türkiye’de dijital değişim, henüz ‘bütün bir resim’ olarak ele alınmıyor. Değişim, organizasyonel birimler içerisinde birbirinden bağımsız olarak geliştiriliyor ve yönetilen inisiyatifler çerçevesinde yürütülüyor. Şirketler münferit teknolojilere operasyonel bir odak ile yatırım yapıyorlar.Tüketici taleplerinin sektörler üzerinde farklı beklentiler yaratması sebebiyle, dijital teknolojilerin sağlaması beklenen fayda, sektörlere göre farklılaşıyor. Son tüketiciler ile doğrudan temas halindeki B2C şirketlerinin yatırım odakları, B2B şirketlerininkinden oldukça farklılaşıyor. Telekomünikasyon ve Finansal Hizmetler sektörleri dijitalleşmeyi sadece önceliklendirmekle kalmayıp yatırımlarının önemli bir bölümünü dijitalleşmeye ayırıyorlar.”
Tansu Yeğen, araştırmada elde edilen diğer bulguların, önümüzdeki dönemde hem Türkiye ekonomisi hem de Türk iş dünyası için önemli gelişmeleri beraberinde getirdiğine işaret ettiğini de sözlerine ekledi: “Şirketlerin cirolarının yüzde kaçının e-ticaret, mobil uygulamalar gibi dijital kanallardan geldiğini gösteren Dijital Kanallardan Gelen Ciro Yüzdesi’ne baktığımızda, katılımcılar için ciro yüzdesi ortalaması %11 olarak ortaya çıkıyor. Dijital stratejinin net ve anlaşılır olmasına ilişkin gösterge niteliğindeki Net Dijital Strateji’ye baktığımızda ise katılımcıların %54’ünün ‘dijital stratejinin net ve anlaşılır olması’ ifadesine katıldıklarını görüyoruz.
CDO tanımına uyan bir yönetici profilinin bulunmasına ilişkin gösterge olan Dijital Değişime Liderlik Eden C Seviye Yönetici Varlığı konusunda ise, katılımcıların %38’i bu tanıma uygun bir yönetici olduğunu belirtmişler. Araştırmaya katılan yöneticiler kendilerine dijital olgunluk seviyesi algısına ilişkin gösterge olan Olgunluk Düzeyi’nde hangi aşamada oldukları sorulduğunda; %7’si kendisini giriş seviyesinde; %59’u gelişen seviyede ve %34’ü ise olgun seviyede şeklinde değerlendirmiştir. Şirketlerin toplamda dijitale yaptıkları yatırımların payını gösteren Dijital Yatırım Yüzdesi başlığa bakıldığında ise; katılımcıların dijitale yaptıkları yatırımların ortalamada %27 seviyesinde olduğu görülmektedir. Tüm bu sonuçlardan da anlaşılacağı üzere; Türkiye’de yaşanan dijital değişim süreci heyecan verici gelişmeleri de beraberinde getirmektedir.”
“Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” Araştırması’ndan elde edilen bulgu ve sonuçlar aşağıdaki gibi sıralanıyor: Katılımcı her 3 şirketten 2’si ‘net ve anlaşılır bir dijital stratejileri olduğunu’ düşünüyor
Araştırmanın katılımcıları, kurumsal dijital değişimin başarılı olabilmesindeki en önemli etkeni, net ve anlaşılır bir strateji olarak belirtiyor. Araştırmaya katılan her üç şirketten ikisi net ve anlaşılır bir dijital stratejileri olduğunu düşünürken; her beş şirketten biri net ve anlaşılır bir dijital stratejilerinin olmadığını söylüyor. Araştrmada Bankacılık, Telekomünikasyon, Perakende, Dayanıklı Tüketim Ürünleri sektörlerindeki şirketlerin ise dijital stratejilerinin oluşturulması ve anlaşılır hale getirilmesi konusunda yol aldıkları görülüyor.Araştırmaya katılanlara dijital değişime teşvik eden sebepler sorulduğunda, %17 ile verimliliği artırmak ve %16 ile müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilmek tüm seçenekler arasında ön plana çıkıyor. Seçimlerin sıralamasına bakıldığında ise, %21 ile en önemli sebep olarak belirtilen verimliliği artırmayı, %19 ile müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilme, yine %19 ile rekabet avantajı, %12 ile kârlılık takip ediyor.Dijital alanlara yatırımda telekomünikasyon, sigorta ve bankacılık ilk 3’te yer alırken; diğer sektörler arasında perakende öne çıkıyorAraştırma kapsamındaki şirketlerin 2015 yılı yatırımlarının %27’sini Internet, mobil yazılım, donanımdan oluşan dijital alanın oluşturduğunu belirtiyor. “Tüm sektörler arasında dijital yatırımlara özellikle bankacılık, sigorta ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren şirketlerin ciddi oranda yatırımlar yaptığını görüyoruz. Bu üç sektörün dijital alanlara yaptıkları yatırımların ortalaması %55’iken, bu sektörler dışındakilerin yaptığı yatırımların ortalaması %16’lar seviyesinde kalıyor. Net ve belirlenmiş bir dijital strateji kapsamında yatırım yapmaya başlayan şirketlerin gelecek dönem yatırımları sorulduğunda ise; giyilebilir teknolojiler, robot yatırımlar ve yenilenebilen enerji teknolojileri dışındaki bütün teknolojik yatırım alanlarında bir takım yatırımları olduğunu ve önümüzdeki yıllarda da yatırımlarını artırmayı planladıklarını görülüyor
Son tüketici odaklı B2C şirketler ile B2B şirketlerin dijital yatırım odakları birbirinden farklılaşıyor
Araştırmada son tüketici ile temas eden şirketlerin B2B şirketlere kıyasla dijital pazarlama, mobil teknolojiler, müşteri deneyimi ve e-ticaret konularında daha fazla yatırım yaptığı görülüyor. Diğer taraftan B2B şirketlerin ise nesnelerin interneti (IoT), yenilenebilen enerji teknolojileri, iş analitiği, robot, tedarik zinciri takibi gibi alanlarda B2C firmalara kıyasla daha fazla yatırım yaptığı ortaya çıkıyor.Rekabetin daha çok diğer sektördeki şirketler veya girişimcilerden (start-up) geleceği düşünülüyorAraştırmaya katılan şirketlerin değerlendirmelerine göre rekabetin %45 oranında bulundukları sektörden gelmesi beklenirken, diğer sektörlerden %30, girişimci firmalardan ise %25 oranında rekabetin gelmesinin beklenmesi sektör dışından gelecek rekabetin önemini vurguluyor.Özellikle bankacılık, telekomünikasyon, hızlı tüketimde faaliyet gösteren şirketler, diğer sektörleri ve girişimci firmaları önemli bir tehdit olarak algılıyor. Telekomünikasyon sektörü daha çok diğer sektörlerdeki firmaların yeni oluşumlar göstereceğini düşünüyor. Rekabetin diğer sektörlerden ve girişimci firmalardan geleceğini söyleyen şirketlere hangi sektörün kendileri için rekabet oluşumlarını ortaya çıkarabileceği sorulduğunda ise, teknoloji ve perakende sektörleri açık ara ön plana çıkıyor.
Dijital değişim konusunda CIO/CTO pozisyonları yerini korurken; dijital değişimden sorumlu
C seviye görevlendirmeleri hızla yapılıyorAraştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de dijital değişimin liderliğini ağırlıklı olarak Bilgi Teknolojileri (CIO/CTO) yürütüyor. Ancak şirketler, dijital değişimi hayata geçirmede doğru vizyon ve stratejinin önemi kadar, süreci yönetecek liderlerin konumlandırılmasının başarıya ulaşmada kritik bir önem taşıdığının farkındalar. Araştırmada; Chief Digital Officer (CDO), bir unvan ya da pozisyon gerekliliğinden ziyade, dijital değişim konusunda görevlendirmeyi içeren tüm pozisyonları kapsayacak şekilde ele alınıyor. Varolan durumda Türkiye’deki şirketlerin %38’inde Chief Digital Officer (CDO) görev tanımına uyan bir yönetici bulunuyor. Ancak katılımcı şirketlerin sadece %26’sı bu pozisyonun CDO unvanı ile çalıştığını belirtiyor. Bankacılık, Telekomünikasyon, Dayanıklı Tüketim Ürünleri sektörlerinde bu oran %67’iken, perakende sektöründe ise bu yarı yarıya görünüyor. CDO pozisyonu olmayan şirketler ise önümüzdeki 3 yıl içinde bu pozisyonu %80 oranında doldurmayı planlıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.