TURİZMİN SESİ
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C. Ticaret Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türk Hava Yolları’nın kurumsal sponsorluğunda Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin (TTYD) iş ortaklığında düzenlenen 27. EMITT Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı Balkanlar, Orta Doğu ve Orta Asya başta olmak üzere 300’den fazla satın almacı ve Almanya, Bulgaristan, Brezilya, Mısır, İran, Japonya, Kuzey Kıbrıs, Venezuela gibi birçok ülkeden katılımcı firmayı ağırlıyor.
Fuarın ikinci günü, Türkiye’nin Sağlık Turizmi Yol Haritası konusu ile başladı.
Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü Sağlık ve Seyahat Hizmetleri Dairesi iş birliğinde gerçekleşen bölümde, ihracat politikaları ve teşvik uygulamaları Ticaret Bakanlığı tarafından sunuldu. TC. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü, Ticaret Uzmanı Özgün Özenci, “Sağlık hizmeti ihracatımız bakanlığımız tarafından destekleniyor. 2023 yılında 730 milyon TL destek sağlandı; ihracatımız ise 627 milyon dolardan 2,3 milyar dolara ulaştı. Sağlık kuruluşları, sağlık aracı kuruluşlar ve spor turizmi şirketleri desteklerimizden faydalanabiliyor. Reklam, tanıtım, ürün yerleştirme, acente komisyonları, yurt içi ve yurt dışı katılımlar, istihdam, yol giderleri, turizm eğitimleri, pazara giriş belgeleri gibi birçok kalemin %60’lık kısmı destek kapsamında yer alıyor. HİSER projemiz kapsamında ise henüz ihracat yapmamış, yeni yeni ihracata başlamış firmalar için de eğitim ve danışmanlık harcamalarına destek talebi sağlanıyor. Turizm sektörüne yapmış olduğumuz desteğin yanı sıra Hizmet İhracatçıları Birliği’ne de desteğimiz bulunuyor. Yurt dışındaki hastalar için, hızlı vize alması ve yabancı hastaların güvenilir sağlık kuruluşlarına ulaşabilmesi sürecinde desteklerimiz oluyor. Tüm destek başvuruları birlik kapsamında ele alınıyor, bakanlığımızın da incelemesi sonrasında kuruluşlarımıza yardım sağlıyoruz.” diyerek devlet teşviklerinin önemini dile getirdi.
“Yerel Mükemmellikten Küresel Etkiye: Türkiye'nin Sağlık Hizmetleri İhracat Yolculuğu” adlı günün ikinci panelinde, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdür Yardımcısı Ali Alperen Kaçar, “4500 sağlık kuruluşu Hizmet İhracatçıları Birliği’ne üye olarak teşviklerimizden yararlanıyor. Bakanlığımızın destekleri hem münferit hem de toplu olarak ön plana çıkıyor. Teşvik sistemimiz rekabet gücümüzü göstermek adına, Türkiye’nin markalaşması adına ve ülkemizin sağlık hizmeti konusundaki imajı açısından büyük önem taşıyor.”dedi.
Hizmet İhracatçılar Birliği Denetim Kurulu Üyesi- Acıbadem Sağlık Grubu Devlet Teşvikleri Direktör Yrd. İdris Sarıaydın, “En iyi olduğumuz konular arasında ilk başta hekim kalitemiz geliyor. Sonrasında teknolojik yapımız geliyor. Hekime ve tanıya en hızlı ulaşılabilen ülke olduğumuzu düşünüyoruz. Bu organizasyondaki hız, dünyadaki bekleme sürelerini düşündüğünüzde bize büyük avantaj sağlıyor. İstanbul’un marka değerinin önemi de su götürmez bir gerçek. Hastane sayımızın çok olmasıyla birlikte, Türkiye’de en fazla yabancı hastayı ağırlayan kuruluşuz.”
Askeroğlu Health Group Kurucu Ortak, CEO Şehnaz Atak Askeroğlu “Sağlık turizmi Türkiye’nin madeni! Turistik faaliyetler giderek katma değerden uzaklaştığı için sağlık turizminde Türkiye’ye katma değerli turisti daha çok çekmemiz gerekiyor. Kalite anlamında Türkiye’deki operasyonlar dünya ile yarışır halde. Buna rağmen ucuz hizmet veriyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor. Sağlık kurumları olarak sayısal değil, cirosal olarak da değerimizi artırmalıyız ki bu maden sürsün devam etsin.”
NG Otelleri Genel Müdürü Tezcan Özdemir, “Wellness turizmi gelecek vadeden bir sektör. Wellness turizmi yapan misafir normal turiste göre yüzde 50 daha fazla harcayan turist grubunu oluşturuyor. Ülkemiz de büyük potansiyeller barındırıyor. Otel alt yapımızla iyi olduğumuzu biliyoruz. Ancak şehirlerin de münferit olarak kendilerini daha ön plana çıkarması gerekiyor. Termal turizmi belli bir yaş üstü misafirlere hitap ediyor gibi bir algı var, bunu daha genç kitleye yönlendirmeye çalışıyoruz.”
ETİK Sağlık Turizmi Komisyon Başkanı, Megapol Holding Yön. Kr. Üyesi Zeki Hozer, “Önümüzdeki 25 yıl içinde, dünya genelinde sağlık hizmetlerinin giderek geriatri alanına yoğunlaşması bekleniyor. Çünkü gelişen sağlık teknolojisiyle birlikte hastalıklarla mücadele kolaylaşırken, değişen demografik sebeplerle yaşlı bakımına olan ihtiyaç giderek artmaya devam edecek. Bu nedenle, önümüzdeki yıllarda genel sağlık hizmetlerinden ziyade geriatri alanına odaklanma eğilimi görülebilir. Bu 25 yıllık perspektifte sağlık turizminde dinamikler ve koşullar hızla değişse de Türkiye’nin başarılı sağlık altyapısı ve sağlık profesyonelleriyle ana destinasyon olacağını söylemek mümkün.”sözleriyle sağlık turizmindeki dinamikleri ele aldı.
Divan Hotelleri Satış Direktörü, Radyo Programcısı Deniz Dikkaya’ nın moderatörlüğünü yaptığı; PlumeMag & Green Up Meetings Kurucusu, Sürdürülebilirlik Sorgulayıcısı ve Girişimci Bihter Ayyıldız, Mersin Büyükşehir Belediyesi Turizm Müdürü Eylem Eren’in konuşmacı olduğu “Sürdürülebilir Turizm İlkeleriyle Destinasyon Geliştirme ve İş birliği Stratejileri” adlı panelde, Sürdürülebilir turizm ilkelerine dayalı bir şekilde planlanması, geliştirilmesi ve yönetilmesi, turistik bölgenin veya destinasyonun çeşitli paydaşlar arasında iş birliği içinde büyümesi ele alındı. Aynı zamanda çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları içeren sürdürülebilirlik prensipleri ile gelişen destinasyonların incelendiği oturumda aktivitelerin doğal ve kültürel kaynaklara uygun bir şekilde entegre edilmesine dair iyi uygulamaların neler olduğuna dair bilgiler paylaşıldı. Oturumda aynı zamanda turizmin olumsuz etkilerini minimize etmenin yolları, yerel toplumların ve doğal çevrenin korunmasını sağlayan çalışmalar değerlendirilirken; kültürel mirasın sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve turizm sektöründeki ekonomik faydaların adil bir şekilde dağıtılmasına dair ipuçları anlatılarak sektör profesyonellerine yenilikçi bir vizyon sunuldu.
Bihter Ayyıldız “Sürdürülebilirliğin konuşulması, kaynaklarımızın ellerimizden kayıp gitmesinden kaynaklı. İnsanın doymayan gözü, sürdürülebilir kaynaklar peşinde koşmasına sebep oldu. İklim krizi değil vicdan krizi söz konusu. Ulaşılabilir lüksün peşindeyken şimdi sürdürülebilirliği kovalıyoruz. Bu konuda konuşanları dinlemekten ziyade, konuşmayanları incelemek gerektiğine inanıyorum. Sıfır atık, sıfır karbon ayak izi mümkün değil tükettiğiniz sürece. Sıfır noktası için çok basit olarak “tüketmemeniz” gerekiyor. Sürdürülebilirliği dahi çok egosal bir noktadan ele alıyoruz. Toprağıma vatanıma fayda sağlayacak mıyım bunu sorgulamamız lazım. Hedefimiz yüzde yüz vicdan olmalı. Turizmi önce kendi insanımızın refahı üzerine kurmalıyız. Sürdürülebilir turizm yavaş turizm demek. Önce o bölgede çalışan insanın yavaşlama imkanına sahip olması gerekiyor. Dolayısıyla eko turizmi yaşatabilmek için köylerimize, köylümüze sahip çıkmamız ve bu konuda ciddi kontrolleri devam ettirmemiz gerekiyor.”diyerek sürdürülebilirlik konusunda daha hassas davranılması gerektiğini vurguladı.
Eylem Eren “Sürdürülebilirliğin kişilerden bağımsız olmasını önemsiyoruz. Yaptığımız işler, belli sistemlere bağlı olsun ki, kişiler gittiğinde de devam etsin. Tüm dünyada değişen bir teknoloji ile bağlantılı olarak değişen turizm eğilimleri söz konusu. Turist beklentileri değişiyor. Yeni nesil turist portföyüne nasıl sürdürülebilir hizmet sunabiliriz bunu konuşmamız gerekiyor. Yeni nesil turistlerin beklentilerine baktığımızda daha farklı yaklaşımlar görüyoruz. Mobil entegrasyonlar, sanal gerçeklik uygulamaları vs. ciddi yatırımlar var. Sürdürülebilirliği bu noktalardan yakalamaya çalışıyoruz.”dedi.
Hüseyin Gazi Coşan “Dünyayı önce kötü bir noktaya getirdik şimdi de toparlamaya çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir kavram olmalı. Pandemi ile doğanın nasıl toparlandığını gördüğümüzde hep birlikte bir heyecana kapıldık. Sürdürülebilirliği algılar hale geldik. Dünyanın yaşanabilir hale gelmesi için hepimizin bildiği bazı kriterler var. Belediyelerin rolü bu konuda çok önemli. Merkezi yapılara büyük sorumluluk düşüyor. Gelen ziyaretçiyle, yerel halk arasında simbiyotik bir ilişki olmalı. Turizm kontrol etmediğinizde çok rahatsız edici olabilir. Turizm bir deneyimdir. Almanlar çok gelince sosis satıyoruz, İngilizler gelince fish&chips satmaya çalışıyoruz. Halbuki ziyaretçi yerellik istiyor. Yerel değerleri korumamız gerektiğine dair talep de aslında aynı yönde. Sürdürülebilirliğin en önemli kriteri insan odaklı çalışma. Belediyelerimiz bu konuda elinden geleni yapıyor. İnsan odaklı olmayan hiçbir iş devamlılık arz edemez. Biz de İBB olarak siyaset gözetmeksizin, tüm ilçelerimizin sorumluluğunu üstlenerek sürdürülebilirlik kriterlerini hazırlayacağız. Ayrım gözetmemek gerekiyor. Yerel yönetimler olarak turizm politikalarımızı geliştirmeliyiz. Üst yönetimden destek aldığınızda bu konuda başarılı oluyorsunuz. Biz de bu konuda kendimizi çok şanslı sayıyoruz.”
“Google Arts And Culture Türkiye’nin Hazineleri Projesi: Türkiye'nin Tarih, Sanat ve Mutfak Mirasının Dijital Yansımaları” başlıklı panelde dijitalleşme konusu ele alındı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü- Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş “Fiziksel tanıtımların etkisini biliyoruz, bunu geliştirmek için yıllardır çalışmalar yapıyorduk. Pandemi sürecinde yani tüm aktivitelerin durmak zorunda olduğu bir dönemde, tüm müze ve ören yerlerimizi kapatmak zorunda kaldık. Tam o esnada bir şeyler yapmamız gerektiğinden emin olduk ve hızlı bir aksiyon sürecine girdik. 7 müze ve ören yerimizde sanal müze uygulamamızı devreye soktuk. Sanal müze web sayfamız, dünyanın pek çok yerinden 27 milyon kez ziyaret edildi. Bu inanılmaz bir rakamdı. Bu bize şunu gösterdi sadece fiziksel mekan tanıtımı yeterli değil. Çünkü sanal ortamda ürettiğiniz her şey dünyanın her yerinde sizi görünebilir kılıyor. Bu artık elimizde güçlü bir silah.” Dijitalleşmenin öneminden bahsetti.
TGA Ürün Pazarlama Direktörü Ceylan Şensoy “Gastro turizmi kapsamında görüşlerini paylaştı: Sofra kültürümüz, yeme içme mirasımız çok zengin ve kapsamlı bu yüzden dijital ortamda bu mirasın fotoğrafını çekmek zor fakat çok güzel bir tecrübe oldu. Dijitalleşme üzerinden hikayelerimizi görünebilir kılmak çok kıymetli. Dijitalleşme, gelenekselliği korumada önemli bir role sahip. Etkiyi çoğaltarak tüm birikimimizi dünya ile buluşturabiliyoruz. Türkiye’nin mutfak mirasını hikayeleri ile yayabilmek, küresel anlamda erişilebilir kılmak için sanal ortamın katkısı çok fazla oldu.”
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Müze Araştırmacı Gülseher Gürgen “Dijitalleşme, kültürel mirasa ilgi duyanlar için bir fırsat eşitliği sağlıyor. Sadece dünyanın farklı bir yerinde değil, bulunduğunuz şehirde bile gitmek istediğiniz ören yerine bazen gitme imkânınız olmayabiliyor. Bu proje ile, farklı müzelerden zengin eserleri tek bir yerde toplayabiliyoruz. Global trendleri takip etmek çok önemli. Bunun yanı sıra dijital öğeler aynı zamanda bir arşiv niteliğinde. Herhangi bir olumsuzluk durumunda dijital öğeler bu manada çok büyük önem kazanacak. Kültür varlıklarımızın korunması adına büyük bir rol oynuyor.”
Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Serkan Emir Erkmen “Somut olmayan kültürel miras dediğimiz zaman çok geniş bir sahadan bahsediyoruz çünkü buradaki hikaye çok büyük; aslında bizi biz yapan değerleri kapsıyor. Dijital dünyada somut olmayan mirası korumak çok önemli. Merkezinde insan olan bir alandan bahsediyoruz, miras bilincinin gelişmesi ve aktarım meselesi çok önemli. Dijitalleşmeyi bu yüzden ciddiye almalıyız. Mahalleden, ailemizden, usta-çırak ilişkilerimizden bu değerleri aktarıyorduk. Sosyal medya dahil, dijital ortam artık bir aktarım alanına dönüştü. Bağlamından koparma gibi dezavantajlı riskler içermekle birlikte, bu alan aktarımın boyutunu büyütüyor.”
Mısır Turizm Ofisi İcra Kurulu Başkanı Amr M El Kady’nin sahne aldığı Mısır'ın Mistik Güzelliklerini Keşfedin! adlı günün son oturumunda El Kady, “Mısır’da 365 gün sahillerde, ılık sularımızda yüzebilir, dalış yapabilirsiniz. Herkese hitap eden bir ülke. Aileler, gençler, kültür turizmine ilgi duyanlar için bir tercih sebebiyiz. 27 havaalanımız, e vizemiz var. Geçen yıla kıyasla %203 ziyaretçi artışımız var. Nil cruiselarımız çok tercih ediliyor. Çeşitli şehirlerde duraklayabilir buralardaki tapınakları gezebilirsiniz. Ve elbette çöl macerası benzersiz bir deneyim fırsatı sunuyor. Bunun dışında birçok vahamız da mevcut. Buralarda telefonunuzu kapatıp, kendi içinize yönelebilirsiniz. Kendinizle yeniden bağlantı kurabilirsiniz. Kahire de 4-5 gün geçirip Mısır’ı keşfedebilirsiniz.” Dedi ve Emitt ziyaretçilerine Mısır’ın benzersiz güzelliklerinden bahsetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.