• BIST 8850.18
  • Altın 3012.611
  • Dolar 34.2571
  • Euro 36.7423
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

"Sivil Sosyal Sorumluluk İçin Herkes Göreve"

"Sivil Sosyal Sorumluluk İçin Herkes Göreve"
Ortadoğu’daki çatışmaların sona ermesi ve bölgedeki sorunların çözümüne yönelik Hatay’da düzenlenen ‘3. Uluslararası Ortadoğu Kongresi’ne Suudi Prenses Basma al-Saud’un önerisi damgasını vurdu
TURİZMİN SESİ

Kongre’de ‘sivil sosyal sorumluluk için herkes göreve’ çağrısında bulunuldu. Hatay’da gerçekleştirilen ‘3. Uluslararası Ortadoğu Kongresi’nde ‘Mezhepler, Etnisite ve Çatışma Çözümü’ konusu masaya yatırıldı. ‘Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM)’ ve ‘Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’ işbirliğinde, T.C. Hatay Valiliği, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı ve Mustafa Kemal Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ‘3. Uluslararası Ortadoğu Kongresi’ne Ortadoğu, Asya, Avrupa ve ABD’den sivil toplum ve düşünce kuruluşları temsilcileri, akademisyenler, çeşitli seviyelerde protokol temsilcileri, gözlemci diplomatik misyon temsilcileri ve ilgili uzmanlar ile medya temsilcileri katıldı. 

Sonuç bildirgesinin açıklandığı kongreye davetliler arasında bulunan Suudi prenses Basma al-Saud’un önerisi damga vurdu. Suudi prensesin önerisiyle Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü için her düzeyde desteğin gelmesine yönelik ‘sivil sosyal sorumluluk için herkes göreve’ çağrısında bulunuldu.Gönüllülük esasına dayanan bu çağrının altının çizildiği kongrede ‘Tarihi Arka Plan ve Ekonomik, Kültürel, Psikolojik Etkenler’, ‘Mezhepler ve Etnisite; Bölge Dışı Güçler’, ‘İdeolojik ve Teolojik Arka Plan Etkisi’, ‘Çok Kutuplu Yeni Dünya Sisteminde Bölgede Politika Geliştirme Zorlukları’, ‘Suriye, Irak, Lübnan ve Diğer Ülkeler Proaktif Öneriler’, ‘Modern Çatışma Çözümü Örnekleri: Başarılı Deneyimler ve Sistemik Yapısal Sorunlar, Fırsatlar’ konuları ele alındı.
 
Kongre’de mutabık kalınan konu ve açıklanan sonuç bildirgesinde ‘çatışma çözümü üzerine yapılan çalışmaların desteklenmesi gerektiği’nin altı çizildi.  Bildirgede şu konulara yer verildi: 
 
- Bölge’ye has mezhepsel çatışma ortamının çözümünde etkin olabilecek Türkiye’nin bu mekanizmayı doğru çalıştırabilmesi/kullanabilmesi için bilimsel temelinin desteklenmesi gerekmektedir.  
 
- Etnik ve mezhebî farklılıklar, dünyanın her yerinde olduğu gibi, Orta Doğu’da da çatışmalara neden olmaktadır. Ne var ki, asıl neden bölgesel ve küresel jeopolitik ve stratejik çıkar arayışlarıdır. 
 
- Hatay’ın kendine has bu çok kimlikli barış ortamı bir “Hatay Modeli” oluşmasını sağlayabilir. Bu model uluslararası alanda, çok kimlikli bölgelerin barışını sağlamak için bir teori, bir marka değer olarak kullanılabilir.
 
- Bölgedeki etnik, dini ve mezhebi çatışmaların en önemli olanı Kudüs ve Mescid-i Aksa sorunları çerçevesinde gelişen İsrail-Filistin çatışmasıdır. Kudüs sorunu tüm semavi dinlerin mutabakatı ile çözümlenmedikçe bölgeye nihai barışın gelmesi tasavvur edilemez. 
 
- Ortadoğu ülkelerindeki mezhebi ve etnik çatışmaların bir diğer önemli nedeni ise bölgesel sosyoekonomik ve coğrafi koşulları ihmal edilerek, sınırları ve demografileri sömürgeci ülkelerin çıkarlarına göre belirlenen ülkelerin ulus-devlet inşası sırasında uyguladıkları kimlik politikalarıdır. 
 
- Bölgesel çatışmalarda siyasi, ekonomik ve stratejik nedenler vurgulanırken teolojik nedenler ihmal edilmemelidir. En temel sorunlardan biri de, ulus-devlet inşası esnasında her ülkenin kendi dinî kurumunu ve din adamları grubunu oluşturmasıdır. 
 
- Bölgedeki ayrışmanın ana sebeplerinden olan teolojik tartışmanın temeline inebilmek ve çözüme ulaşmak için din adamlarının bir araya geldiği toplantılar düzenlenmelidir. Bu sayede dini otoriteler tarafından sonuca bağlanan dinî konular, doğrudan din temelli çatışmaların önünü kesmiş olacaktır. 
 
- Ortadoğu’da son dönemde bazı terör örgütlerinin ortaya çıkmasının veya canlanmasının en temel nedeni ulusal ve uluslararası kurumların etkisiz kalmasıdır. Terör örgütlerine katılanlar maddi kazanç, intikam, makam, kimlik veya macera arayışındaki bireylerdir. Şiddet gruplarına katılması muhtemel kişilerin yönlendirilmeleri gerekmektedir. 
 
- Hangi neden ve gerekçe ile olursa olsun masum insanların öldürülmesine seyirci kalmak kabul edilebilir bir durum değildir. Sivillerin korunması için etkin güçler ve BM başta olmak üzere tüm aktörler ellerinden geleni yapmalı, şiddeti mümkün olduğunca şiddete başvurmadan sonlandırmalıdır. 
 
- Son dönemde uluslararası alanda mikro milliyetçilik ve entegrasyon eğilimleri Ortadoğu ülkelerini de etkisi altına almıştır. Bölge içi aktörlerin faaliyetleri bazı ülkeleri parçalanma, diğerlerini ise tümüyle ortadan kalkma riski ile karşı karşıya getirmiştir. 
 
- Bölgedeki, bilhassa bu şekilde ekonomik tamamlayıcılık ilişkisi olan ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar bu ülkelerin ekonomik ve stratejik çıkarlarına ciddi darbe vurmaktadır. Daha geniş çerçevede, İslam İş Birliği Teşkilatı ve D-8 gibi teşkilatların ekonomik, siyasi ve sosyolojik anlamda derinleştirilmesi önerilebilir. 
 
- Ortadoğu ülkelerinde din, dil, tarih ve coğrafya gibi olgular etrafında oluşturulmaya çalışılan birliktelik dili, romantizm aşamasında kalmaktadır. Bölge ülkelerinin öncelikli ihtiyacı insan kaynağı, ekonomik ve kültürel alt yapı gibi alanlarda kapasite inşasıdır. 
 
- Dünyanın her yerinde olduğu gibi, Bölge ülkeleri arasında da özellikle Bölge’nin kontrolü noktasında yüksek rekabet ile üst düzey işbirliğini bir arada götürebilmektir. 
 
- Bölge ülkeleri içinde bir süre kısmen veya tamamen uluslararası sistem dışında kalan ülkelerin sisteme yeniden entegrasyonları sırasında bölge içi karşılıklı bağımlılık oluşturulmasına özen gösterilmelidir. 
 
- İletişim, ulaşım, eğitim ve finans gibi alanlarda küresel ve yerel düzeyde gerçekleşen gelişmeler bir yandan ulus-devlet erklerinin aşınmasına neden olurken, diğer yandan yeni bazı imkanlar sunmaktadır. Devletler bu yeni duruma uyum sağlama konusunda gereken tedbirleri bir an önce almalıdırlar. 
 
- İmparatorluklar döneminde çatışma ortaya çıkarması muhtemel sorunlar abartılmadan ve teenni ile çözümlenmekteydi. Günümüzde Batı’yı anlamaksızın kendi bölgemizi anlayamayız. Bu nedenle dünyayı tanımak zorundayız. 
 
- Bölgesel sorunların uzun vadede çözümü için kuvvetli bir seçkinler grubuna sahip olunması; kültür, tarih ve coğrafyanın soğukkanlılıkla öğrenilmesi gerekmektedir. 
 
- ‘Elsine-i Selase’ denilen Farsça, Türkçe ve Arapça konuşan unsurlar; aralarında iletişim kurarken kendi dilleri yerine bir Batı diline ihtiyaç duymaktadırlar. Kendi dilini kullanamayan bir medeniyet, hayatiyetini sürdüremez. Bu nedenle bölgemizde kendi dillerimizin kullanılması gerekmektedir. 
 
- Barış ve dostluk inşa eden bir söylem geliştirilmesi zorunludur. 
 
- Demokrasi, insan hakları, kadınların ve çocukların korunması ile çevre gibi konularda İslam’ın özgün değerleri günümüzün diliyle, müslüman gençleri harekete geçirecek şekilde yeniden yazılmalıdır. 
- Bölgedeki çatışma ortamının sonlanması, barış ve istikrar sürecinin güçlenmesi, insanların refahları ve onurlarının korunması için sorumluluk sadece, farklı handikapları olan devletlerden beklenmemelidir. 
 
- Güvenliği, refahı ve geleceği büyük risk altında olan bölge için kongre; ‘Sivil Sosyal Sorumluluk İçin Herkes Göreve" çağrısında bulunmuş ve bu çağrının tüm mecralarda bir gönüllü kampanyaya dönüşmesinin önemini olabilecek en güçlü şekilde teyit etmiştir.
 
Kaynak: Haber Kaynağı
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21