TURİZMİN SESİ-SEDAT KARAGÖZ
Ortaköy Feriye Lokantası'nda gerçekleşen basın toplantısına Selva Gıda Genel Müdürü Mehmet Karakuş, İttifak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Akman, Selva Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Osman Baydar, Türk Mutfak Vakfı Genel Müdürü Hilal Nuhoğlu, şirket yöneticileri ve kalabalık bir gazeteci topluluğu katıldı.
Açılış konuşmalarının ardından Selva Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Osman Baydar ve Selva Gıda Genel Müdürü Mehmet Karakuş, Selva Makarna'nın yeniliklerini içeren bir sunum gerçekleştirdi.
Gerçekleşen sunumda özetle şu bilgilere yer verildi:
Tüm dünyada ana yemek olarak tüketilen makarna, ülkemizde ikinci yemek olarak ve çoğunlukla sade tüketiliyor. Tüketim, üretim kapasitesinin çok altında seyrediyor.
Türkler makarnanın tadını çıkaramıyor: Türkler makarna tüketiminde ön yargılı davranıyor. Şişmanlattığı, kolesterolü yükselttiği gibi yanlış bilgilerle makarna, yemek kültürümüze yerleşemiyor. Makarna, ülkemizde hak ettiği itibarı görmüyor. Makarnanın besin ve lezzet zenginliği bilinmiyor. Anadolu'nun bereketli topraklarına rağmen bir İtalyan, bir Türk'ten tam 5 kat daha fazla makarna tüketiyor.
Selva olarak biz: 1988'de unla başlayan tecrübemizi, 1998'de makarna üretimiyle pekiştirerek yeni bir döneme merhaba dedik. Unla başlayan lezzet, kalite ve estetik yaklaşımının makarnada sürdürmek konusunda disiplinli bir kararlılık içine girdik. Her şey bir paket Selva için felsefesiyle yola çıktık.
Aktif sabır gösterdik: Tam 10 yıl aktif sabır gösterdik. Üretim kalitemizi sürekli geliştirdik. Teknolojimizi durmadan yeniledik. Ciddi araştırmalar ve çok yönlü çalışmalar yaptık.
Japonya'ya bile ihracat yaptık: Türkiye'nin en çok makarna ihracatı yapan kuruluşu olarak daima kendimize yakışanı yaptık, kendimizle yarıştık. Sektörde hep yenilikler ve ilklerle bilindik. Hep aynı kalite, hep aynı lezzet, hep aynı estetik anlayışıyla ürettik. Sessiz sedasız, sektörün üçüncü markası olduk, ödüller aldık. Tam 10 yıl, Türkiye'ye layık olduğu lezzet ve değeri sunmak için sabırla çalıştık.
Soframızda makarnanın yerini sorduk, soruşturduk: Önce makarnanın sofralarımızdaki yerini sorguladık. 22 ilde geniş çaplı bir araştırma başlattık. Hamur işinin çok sevildiğini, buna rağmen ancak 4 günde bir makarna pişirildiğini, makarnanın sade ya da çok sınırlı sayıda soslarla tüketildiğini, yardımcı bir yemek olarak algılandığını gördük. En önemlisi de, Türk kadınının İtalyan soslarına karşı mesafeli durduğunu gözlemledik.
Suda pişen hamur işlerinin kültürümüzdeki izlerini keşfettik: Makarnanın kültürümüzdeki izlerini, Anadolu'nun geleneksel lezzetlerini; mantıyı, piruhiyi, köy eriştesini, su böreğini yeniden keşfettik.
Madem öyle, makarna bizde neden figüran, anlamak istedik: Gördük ki, İtalyanların makarnayı eşsizleştiren yüzlerce çeşit sosu var. Peki ya bizim? Bizde ise; peynirli, kıymalı, salçalı ve yoğurtlu alternatiflerle kısıtlı. Anladık ki; makarna bizde renklilikten ve çeşitlilikten yoksun, ön yargılara mahkum. Pratikliği var, cazibesi yok. Tüketim de bunun için sınırlı. Makarna işte bu yüzden sofralarımızda sadece bir figüran!
Türk Mutfak Vakfı ile çalışmalar yaptık: Araştırma sonuçlarından öylesine ilham aldık ki, Türkiye'de sos kültürünü geliştirmeden makarna tüketiminin artmayacağını gördük. Buna karşın, İtalyan soslarının Türk kadınına dayatılmasının anlamsızlığını fark ettik. Damak tadımıza uygun makarna yemekleri konusunda Türk Mutfak Vakfı ile uzun süreli bir çalışma başlattık.
Hedefimizi ve stratejimizi belirledik: Geliştirdiğimiz çözümler doğrultusunda şevkle harekete geçtik. Kendimizi Türk Mutfağı'nın Makarnası olarak tanımladık. Makarnayı kategorize ettik. Türkiye'de ve dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Sade makarnayı pişirme önerisine göre sınıflandırdık.
Makarnanın tarifini değiştirdik: Makarnayı Türk damak tadıyla öyle bir buluşturalım ki, ana yemeğimiz makarna, geleneksel lezzetlerimiz de soslarımız olsun dedik. Hem geleneksel lezzetlerimize değer katalım hem de makarnaya hak ettiği itibarı kazandıralım istedik.
Makarnayı ziyafete dönüştürdük: Türk Mutfak Kültürü'ne uygun olarak üretilmiş Selva Ziyafet Sofrası serisi ile makarnayı ziyafete dönüştürdük ve daha üst bir konuma taşıdık. Anadolu'nun bereketli topraklarında yetişmiş Amber Durum Buğdayı irmiğinden ürettiğimiz Selva Ziyafet Sofrası serisi ile tüketicilerimize keyifli ve özgün sürprizler, özel tarifler hazırladık.
Şehriyesiz çorba, Selva'sız sefa olmaz dedik: Çorbanın Türk yemek kültüründeki yeri ve önemini bilen bir marka olarak çorbalık makarnayı diğer makarnalardan ayırdık. Türk Mutfağı'nın baş tacı, sağlıklı sofraların değişmez başlangıç yemeği çorba için özel şehriyeler ürettik. Ülkemizde ilk kez üretilen yeni şehriyelerle çorbayı sefaya dönüştürdük. Her bir Selva Çorba Sefası ambalajına özgün çorba tarifleri ekledik.
Salata ve makarnayı aşkla buluşturduk: Türk kadınının tüketim alışkanlıklarını dikkate aldık. Özel gün ve toplantılarda tüketilen mercimek köftesi, kısır, patates salatası gibi klasik lezzetlere alternatif olarak keyifli makarna salataları önerdik. Selva Salata Keyfi serisi ile birbirinden renkli salataları birbirinden çeşitli makarnalarla buluşturduk, sofralara hafiflik, sağlık, lezzet getirdik.
2009'a özel yenilikler planladık: Yeni lezzetlerle sofralarımızı daha da zenginleştirmek, çorba ve makarnalar için yeni şekiller tasarlamak, yarışmalar düzenlemek, kepekli-sebzeli-yumurtalı yeni makarnalar üretmek, modern insanın beklentilerine uygun olarak 3 dakikada hazırlanan makarna yemekleri sunmak için çalışmalarımıza hız verdik. Mantı gibi geleneksel Anadolu lezzetlerini, una irmik ilavesiyle daha diri ve lezzetli hâliyle sofralara taşımak için yeni ürünler geliştirdik.
Türk Mutfak Vakfı Genel Müdürü Hilal Nuhoğlu'nun da bir konuşma yaptığı basın toplantısında, gerçekleşen sunumun ardından yemeğe geçildi. Yemekte katılımcılar, Selva Makarna'nın Türk Mutfağı'na sunduğu birbirinden özel makarna çeşitlerini ilk kez tatmanın ayrıcalığını yaşadı.
Selva Makarna'nın lezzet şöleni katılımcılardan büyük beğeni topladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.