TURİZMİN SESİ
32 yıldır şehir ve caz kültürünü bir araya getiren, Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden Akbank Caz Festivali bu yıl 24 Eylül - 9 Ekim Ekim tarihleri arasında 22 farklı mekanda, Dünya ve Türk Caz sahnesinden 120’ nin üzerinde sanatçının birbirinden özel performansına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Kurulduğu günden bu yana sanatı ve sanatçıyı destekleyen Akbank’ın en uzun soluklu kültür sanat projelerinden Akbank Caz Festivali, cazın farklı ritimlerini ve renklerini içeren zengin programı ile 32. kez cazseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl 24 Eylül - 9 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 32. Akbank Caz Festivali’nde; caz müziğinin önemli temsilcilerinden Abdullah Ibrahim, Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola, Ravi Coltrane ve Oded Tzur Quartet gibi isimler sahne alacak.
Yıllar içinde genişleyen müzikal yelpazesiyle, programında klasik ve modern cazın yanı sıra elektronik müzik ve dünya müziğinin farklı projelerine de yer veren Akbank Caz Festivali; bu sonbaharı caz müziği ile farklı müzik türlerinin bir araya geldiği bir seçki ile şehrin farklı noktalarında karşılayacak. Festival; 120’den fazla müzisyenle 22 ayrı mekanda 32 konser, 3 söyleşi, 3 çocuk atölyesi, teras konserleri ve dans etkinlikleriyle gerçekleşecek.
Pozitif iş birliğiyle gerçekleştirilen 32. Akbank Caz Festivali’nde açılış; 24 Eylül’de Alp Ersönmez’in “Cereyanlı” projesi kapsamında Barış Doğukan Yazıcı, Çağrı Sertel, Duru Tuna ve Kuzey Yılmaz’ın oluşturduğu ekiple Müze Gazhane’de gerçekleşecek.
Akbank Sanat, Müze Gazhane, Babylon, Zorlu PSM, AKM, The Badau, Nardis Jazz Club, Bizim Tepe, Bova’ya bu yıl HOOD Base, Alan Kadıköy, Dada Salon Kabarett, İstanbul Oyuncak Müzesi, Decollage Art Space, Postane İstanbul, Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi, Gregor By The Badau, Zuhal Müzik Kanyon, Outro Record Store, CoBAC Workspace ve Yeldeğirmeni Sanat Merkezi sahneleriyle eşlik edecek.
“Akbank kültür-sanat alanında da Türkiye’nin önde gelen kurumlarından biri”
Akbank’ın 32 yıldır istikrarlı bir şekilde Caz Festivali’ni sanatseverlerle buluşturduğuna dikkat çeken Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil; Akbank’ın kültür-sanat alanında da Türkiye’nin önde gelen kurumlarından biri olduğunu belirtti. Binbaşgil, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye’nin en köklü caz festivaline imza atarak, caz gibi evrensel bir müzik türünün tarihine Akbank adını bırakmak bizim için büyük bir gurur kaynağı. Türkiye’de “caz” denilince akla ilk gelen organizasyonlardan biri olan Akbank Caz Festivali, dünyanın en önemli caz müzisyenlerini ağırlamanın yanı sıra gelecek vadeden genç isimlerin de tanınmasına yardımcı oldu. Bütün bu başarıların ışığında festivalimiz bugün dünya caz takviminin önde gelen etkinlikleri arasında yer almayı başardı.”
”Akbank Caz Festivali 32. yılını şehre yayılan ve disiplinlerarası etkileşimi ön planda tutan çok özel bir seçki ile kutluyor.”
Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı, European Jazz Network (Avrupa Caz Festivalleri Derneği) üyesi olan Akbank Caz Festivali’nin yurt dışında da ilgiyle takip edilen geleneksel bir festival haline geldiğine dikkat çekerek “Türkiye’de cazın gelişimini 32 yıldır destekleyen bir festivale sahip olmaktan gurur duyuyoruz. Bugüne kadar 5.000’in üzerinde uluslararası ve Türk caz sanatçısını ağırlayan ve caz müziğinin yeni nesillere aktarılması için 32 yılda 800’ün üzerinde konser, 1000 atölye ve 100’ün üzerinde söyleşi ile 500.000’ün üzerinde izleyiciye ulaşan Akbank Caz Festivali şehirde bu sonbaharı özel bir seçki ile karşılayacak” diye konuştu.
Disiplinlerarası etkileşimin festival için önemine dikkat çeken Derya Bigalı bu sene caz ve dansı bir araya getiren özel proje ile ilgili şu bilgileri verdi: “1 Ekim akşamı Çağıl Kaya “Kaygılar Sahnesi” konseri Alan Kadıköy’de dans ve cazı bir araya getiren bir projeye ev sahipliği yapacak. Koreografisi ve konsepti Ebru Cansız’a ait olan gecede izleyiciler dansın müziğe ya da müziğin dansa eşlik ettiği bir konsere değil; tüm farklılıkları ve benzerlikleriyle, birbirleri için bir arada oldukları bir performansa tanıklık edecekler.”
Akbank Kültür Sanat ve Organizasyon Yöneticisi Gözde Sivişoğlu ise “Şehrin caz haline uygun olarak İstanbul’un 14 farklı bölgesinde yer alıyoruz. Festival programımıza açık hava konserleri, teras buluşmaları, sabah konserleri ve farklı disiplinleri biraraya getiren performanslarla yeni mekânlar ve deneyimler ekledik. ” diyerek 32.Akbank Caz Festivali programını davetlilerle paylaştı.
Akbank Caz Festivali’nde bu yıl tüm şehre yayılan birçok farklı proje gerçekleşecek
Akbank Caz Festivali’nde bu sene aralarında Abdullah Ibrahim, Aga B, Alp Ersönmez, Burhan Öçal & Istanbul Jazz Ensemble, Can Tutuğ, Çağıl Kaya, Dans Dans, Dilek Sert Erdoğan, Eda AND, Efe Demiral Trio feat. Eren Turgut & Mertcan Bilgin, Emma-Jean Thackray, Emma Rawicz Quartet, Fatih Erkoç Jazz Project, Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola, HÜM, İmer Demirer Quartet feat. Ayşe Gencer & Sibel Köse, Júlio Resende Duo, Kamucan Yalçın Duo, Maffy Falay Tribute Band, Nihal Saruhanlı feat. Barış Demirel, Oded Tzur Quartet, Ofer Mizrahi Trio, Portico Quartet, Progressive Balkan Wedding Orchestra by Kolektif İstanbul, Rana Bulut & Efe Erdem, Ravi Coltrane, Sedef Erçetin Quartet, Sercan Debelec Quintet, Tenderlonious, Volkan Öktem, Wonju Lee Quintet’in aldığı 120’nin üzerinde sanatçı seyircilerle buluşacak.
Caz müziğini geniş kitlelerle buluşturmayı amaçlayan Akbank Caz Festivali ayrıca Oyuncak Müzesi ve Akbank Sanat ’da 3 ayrı çocuk atölyesi ile çocukları da cazın renkli dünyası ile bir araya getirecek. Festivalin söyleşi programında “Yeni Medya Çağında Görsel ve İşitsel Deneyimler”, “Dinleme Kulübü: Şehrin Sokaklarında Yürüken Dinleyeceğin Bir Parça”, “Zamanın Unuttuğu İsimler”, “Dur! Dinle!: Japonya’da Caz ve Jazu Kissa” ve “Antik Çağ’da Kadın ve Müzik” içerikleri katılımcılarla buluşacak.
32. Akbank Caz Festivali konserlerinin biletlerini Biletix’ten alabilir, Festival hakkında detaylı bilgi için www.akbanksanat.com ve www.akbankcaz.com adreslerinin yanısıra instagram.com/AkbankSanat, facebook.com/AkbankSanat, twitter.com/AkbankSanat adreslerini takip edebilirsiniz.
Ayrıntılı Bilgi için: PRCO Ersin Kaynak 0554 8150745 [email protected]
KONSERLER
Alp Ersönmez “Cereyanlı”
lhan Erşahin’s İstanbul Sessions, MadenÖktemErsönmez, Wonderland ve Sonic Boom gibi grupların yanı sıra Türkçe pop müziğinin dünyada en çok tanınan ismi Tarkan’ın da bas gitaristi olan Alp Ersönmez, ilk albümü “Yazısız”ın on yıl sonrasına denk gelen 2021’de “Cereyanlı” isimli albümünü iki bölüm hâlinde yayımladı. Ersönmez’in sequencer ve bilgisayarla desteklenmiş besteleri, Erik Truffaz, Bugge Wesseltoft, İlhan Erşahin, DJ Logic, PapaDee, İmer Demirer, Arto Tunçboyacıyan gibi misafirlerin de bulunduğu etkileyici kadroyla sunan albümün sonik haritası “dans kokulu caz” tanımıyla oluşturulmuş. “Cereyanlı” projesi, uzun süredir Alp Ersönmez, Çağrı Sertel, Barış Doğukan Yazıcı, Duru Tuna ve Kuzey Yılmaz’ın oluşturduğu ekiple sahneye taşınıyor. Beşli, 32. Akbank Caz Festivali’nin ilk gününde Müze Gazhane’de olacak.
Alp Ersönmez: Bas
Çağrı Sertel: Tuşlular
Barış Doğukan Yazıcı: Trompet
Duru Tuna: Saksafon
Kuzey Yılmaz: Davul
Progressive Balkan Wedding Orchestra by Kolektif İstanbul
2006’dan bu yana “Balkanatolia”, “Krivoto”, “Kerevet”, “Pastırma Yazı” ve “Kısmet” isimli beş albüm yayımlayan Kolektif İstanbul, türler arası mekik dokuyan müziğini Montreux Caz Festivali, Schleswig-Holstein Müzik Festivali, The Flow Festival, Fira Mediterrania gibi uluslararası festivallere de taşıdı. Eşine az rastlanır bir sahne enerjisiyle, Balkan ve Anadolu ezgilerini funk ve caz dokunuşlarıyla yorumlayan ekibin hayata geçirdiği Progressive Balkan Wedding Orchestra, 32. Akbank Caz Festi-vali’nin en yüksek tempolu performanslarından birine imza atacak. Punk, caz ve elektronik seslere bulanmış bir progresif düğün müziği hayalini gerçek kılmak adına Kolektif İstanbul’a nefesli çalgılarda Serhan Erkol, Barış Ertürk ve Ekin Eti; vokalde ise Duygu Soylu eşlik edecek. Progressive Balkan Wedding Orchestra, 25 Eylül Pazar günü Müze Gazhane’de.
Duygu Soylu: Vokal
Richard Laniepce: Alto saksafon
Talat Karaoğlu: Klarnet
Serhan Erkol: Alto saksafon
Barış Ertürk: Bariton saksafon
Ekin Eti: Trombon
Tamer Karaoğlu: Tuşlu çalgılar
Ertan Şahin: Suzafon
Batuhan Baraç: Davul
Emma Rawicz Quartet
Müzikle uğraşmaya çocuk yıllarında keman ve piyano çalarak başlayan Emma Rawicz, 15 yaşında cazla, sonraki yıl da enstrümanı saksafonla tanıştı. Kısa sürede Londra’nın prestijli caz mekânlarında adı duyulan bir isim oldu. Gitarist Ant Law eşlikli, tamamı orijinal kompozisyonlarından oluşan ilk albümü “Incantation”ı Bridge The Gap etiketiyle geçtiğimiz mayıs ayında yayımladı. Chris Potter, Ari Hoenig, Chick Corea gibi isimleri ilham kaynakları arasında gösteren Emma Rawicz, ferahlatıcı melodiler ve funk numaralarıyla zengin bir palete sahip modern caz örnekleri sunuyor. 2022 Parliamentary Jazz Awards’tan “En İyi Genç Müzisyen” ödülüyle ayrılan Rawicz, kayıtları tamamlanan ikinci albümü için Ivo Neame, Ant Law, Conor Chaplin ve Asaf Sirkis’ten oluşan bir orkestrayla birlikte çalıştı. London Jazz News tarafından “hızla yükselen bir yıldız” sözleriyle tanımlanan müzisyen, 27 Eylül’de Akbank Sanat’ta.
Emma Rawicz: Saksafonlar ve flüt
Ivo Neame: Piyano
Conor Chaplin: Bas
Asaf Sirkis: Davul
Dans Dans
Birçok müzik otoritesinin “Yarımkürenin en iyi canlı performans grubu” tanımında hemfikir olduğu; Bert Dockx, Fred Lyenn Jacques ve Steven Cassiers’ten oluşan Belçikalı grup Dans Dans 10 yıldır birlikte üretiyor. Caz ve rock arasındaki sınırları silikleştiren Dans Dans parçalarının temel yakıtı doğaçlama seansları. Nitekim yaklaşmakta olan altıncı albüm “6”, stüdyoda geçirilen yalnızca iki günün sonunda tamamlanmış. Psikedelik blues, space rock, film noir soundtrackleri gibi farklı uçlar-dan ilhamları ustalıklı caz nüanslarıyla buluşturan ekip, yeni koleksiyonunu “bugüne dek yaptıkları en spontane, en ‘punk’ albüm” olarak tanıttı. Avrupa caz sahnesinin en heyecan verici gruplarından biri olan Antwerp çıkışlı üçlü, ülkelerinin yeni nesil caz dalgasının öncüleri arasında gösteriliyor. Dans Dans’ın sahnede büyüyen, keskin ve dinleyeni nefes nefese bırakan enerjisini deneyimlemek için 28 Eylül’de rotamız Akbank Sanat.
Bert Dockx: Gitar
Fred Lyenn Jacques: Bas, bariton gitar, synthesizer
Steven Cassiers: Davul, perküsyon, synthesizer
Sedef Erçetin Quartet
Klasik müzik kariyerine Paris’te başlayan çellist Sedef Erçetin, sonraki yıllarda doğaçlamaya yat-kınlığıyla farklı coğrafyaların geleneksel müziklerini yorumlamayı gelenek hâline getirdi. Çeşitli ülkelerden tango ve caz müzisyenleriyle performanslar sergiledi, kayıtlar yaptı. Üretimlerine yeni ortaklıklar ve esintilerle devam eden Sedef Erçetin’in İstanbul’da kurduğu quartet, çelloyu bir vokal olarak düşünmek fikriyle hayat buldu. Bu projenin çıkış noktasını klasik bir çellistin caz ve küresel müzik sahnelerinden sanatçılarda bulduğu ilham ve birlikte yarattıkları müzikteki renkler olarak tanımlıyor Erçetin. Çoğunlukla Brezilyalı bestecilerden eserler ve tanınmış caz standartlarından oluşan programıyla Sedef Erçetin Quartet, 28 Eylül akşamı Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde.
Sedef Erçetin: Çello
Jef Giansily: Piyano
Kağan Yıldız: Kontrbas
Berke Özgümüş: Davul
Burhan Öçal & Istanbul Jazz Ensemble
Saz, tambur, darbuka ve ud gibi enstrümanları ustaca çalabilen Burhan Öçal, bugüne kadar Montreal, Montreux, Chicago, Paris, Roma, Viyana ve Berlin’deki caz festivallerinde gerçekleşen ses getiren performansların ardından yeniden Akbank Caz Festivali’nde. Müziğine hâkim olan enerjik, coşkulu ve mükemmeliyetçi yapısıyla sınırları sonuna dek zorlayan sanatçı, aynı konserde farklı vurmalı çalgıları bir arada çalarak çok yönlü müzikal kişiliğini eksiksiz bir şekilde sahneye taşıyor. Özellikle 1991’de kurduğu İstanbul Oriental Ensemble ile dünyanın dört bir yanını dolaşan Öçal için Fransa basınında “Darbukanın Şövalyesi” yakıştırması yapıldı. 28 Eylül’de Dada Salon Kabarett sahnesinde gerçekleşecek performansında Burhan Öçal, Türkiye’nin önde gelen caz müzisyenleriyle oluşturduğu çok sesli projesiyle sahnede olacak.
Uraz Kıvaner: Piyano
Şenova Ülker: Trompet
Ozan Musluoğlu: Bas
Murat Süngü: Çello
Savaş Özkök: Kanun
Can Olgun: Keman
Ümit Adakale: Darbuka
Burhan Öçal: Vurmalı çalgılar
Júlio Resende Duo
“Júlio Resende’nin Fado ile yaptığı şey, akıllara Keith Jarrett’ın caz standartlarıyla yaptıklarını getiri-yor.” İspanya gazetesi El País’in bu yorumu, bugüne dek dokuz Fado albümü yayımlayan piyanist ve besteci Júlio Resende’nin müzikal yaklaşımını tanımlamanın en isabetli yorumu olabilir. Caz, pop, rock, spoken word gibi duraklara uğrayan bir yolculuğun sonunda, dünya genelinde Portekiz’in geleneksel müziği Fado’nun en tanınmış çağdaş temsilcilerinden biri oldu. Bir müzik stilinden ziyade düşünme biçimi olarak ele aldığı caz ve ülkesinin müzikal mirası arasında bir diyalog yaratan Resende’nin son işi “Fado Jazz”, ACT etiketiyle yayımlandı. 29 Eylül’de Akbank Sanat sahnesinde sergileyeceği performansta, kendisine eşlik edecek isim İsviçre’de geçen çocukluk yıllarında ev özlemiyle Fado’ya büyük bir tutkuyla bağlanan gitarist Bruno Chaveiro. İkili bugüne dek birçok farklı kayıt ve performansta da birlikte çalıştı.
Júlio Resende: Piyano
Bruno Chaveiro: Gitar
Wonju Lee Quintet
Seul doğumlu müzisyen Wonju Lee, henüz 5 yaşında soprano ve koro şefi olan annesiyle piyano ve müzik çalışmalarına başladı. Lise yıllarında İnchon Filarmonik Orkestrası’nın trompet sanatçısı Myungkyu Kang’dan trompet dersi almaya başladıktan aralarında Gihae Kim, Munsang Jung, Jeong-deok Kim, Hikmet Altunbaşlier, Erden Bilgen’in de bulunduğu klasik ve caz trompetçileriyle çalıştı. 2012’den bu yana Türkiye’de yaşayan Wonju Lee, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Gulnara Jorovekova’dan piyano eğitimi aldı, fakülte birincisi oldu; aynı zamanda West London Müzik Diploma Programı’ndan trompet performansı diploması kazandı. Altı yıldır Ankara Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kore Kültür Merkezi’nde klasik ve caz sorumlusu olarak çalışan müzisyen, bir yandan Wonju Lee Quintet ile konserlerini sürdürüyor. Kendi bestelerinin yanı sıra bebop, modern, latin, funk gibi uçlara uzanan geniş bir repertuar icra eden beşli, 32. Akbank Caz Festivali kapsamında 29 Eylül’de Nardis’te.
Wonju Lee: Trompet
Berk Kurdoğlu: Piyano
Erdoğan Toloğlu: Gitar
Gökhan Över: Bas
Serkan Alagök: Davul
Aga B
Ankara doğumlu Aga B, yerli hip hop sahnesinin en özgün ve eklektik MC’lerinden biri. 2000 yılından bu yana üretimlerini sürdürüyor. Kariyerinin ilk yıllarında bandrolsüz albümleri “Aga Neredesin?” ve ““AgaB’sikopat” ile deyim yerindeyse bir şehir efsanesine döndü. 2010’ların ikinci yarısıyla birlikte savurduğu “Al, Bum!” ve “Muaf” albümlerini takip eden, her şarkısında filtrelenmemiş toplumsal eleştirilerini dillendirdiği son yayını “Muamma” ile bütünlüklü anlatılar yaratma geleneğini sürdürdü. Sahnedeki yüksek enerjisiyle iyice alevlenen Aga B şarkılarına, 32. Akbank Caz Festivali kapsamında vereceği konserde kimi konuk müzisyenler eşlik edecek. Festival içinde bir başka mini festival tadında bir gece olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Nitekim 30 Eylül akşamı Babylon’da gerçekleşecek konserde, Kamufle, Korhan Futacı, Su Sonia ve Barış Demirel de sahnede Aga B’nin imza flow’larına kendi titreşimlerini katacak.
Aga B: Vokal
Haluk Fırat: Davul
Orhun Alaca: Bas ve Ableton
Öykü Damla Gözel: Klavye
Ali Balkan Kırkpınar: Gitar
Tuğçe Doğu: Back Vokal
Hakan Kıltepe: Saksafon
Dilek Sert Erdoğan “Zamansız Şarkılar”
2013’e tarihlenen “MOMENTS” albümüyle Türkiye’de yayımlanmış ilk özgün soul albümüne imza atan Dilek Sert Erdoğan, kariyeri boyunca yerel ve uluslararası alanda ilgi çekici müzikal ortaklıklar yaptı; yarışmalarda başarılar elde etti. Soul, funk, rock ve caz örnekleriyle renklenen Jazzeeba On Air, Önder Focan eşliğinde sevilen Türkçe şarkıların caz aranjmanlarının seslendirildiği Deformation Turk Project, Ayten Alpman şarkılarının yeniden aranje edildiği Hayatımın Divası Ayten Alpman gibi akılda kalıcı projelerin altında imzası var. 32. Akbank Caz Festivali kapsamında Uraz Kıvaner, Ozan Musluoğlu, Sıtkı Sırtanadolu ve Erhan Seçkin’den oluşan orkestrasıyla birlikte “Zamansız Şarkılar” konseriyle 30 Eylül’de Gregor by The Badau sahnesinde olacak.
Dilek Sert Erdoğan: Vokal
Uraz Kıvaner: Piyano
Ozan Musluoğlu: Kontrbas
Sıtkı Sırtanadolu: Gitar
Erhan Seçkin: Davul
Eda AND “Istanbulisation”
Hamburg’da yerleşik İzmirli besteci, piyanist ve aranjör Eda And, solo projesi “Istanbulisation”ın Türkiye prömiyerini 32. Akbank Caz Festivali’nde yapacak. 17 yaşında “Mirela” adlı ilk piyano konçertosunu besteleyen müzisyen, İzmir Devlet Konservatuarı piyano bölümünden mezun olduktan sonra eğitimine Almanya’da devam etti; Hochschule für Musik und Theater Hamburg’da Wolfgang Andreas Shultz ve Wolf Kerschek ile “Klasik Kompozisyon ve Caz Kompozisyonu” çalıştı. Almanya’nın dünyaca ünlü caz orkestrası NDR (Nord-Deutscher Rundfunk) Big Band ile çalışan Türkiyeli ilk kadın caz bestecisi ve piyanisti oldu. Kompozisyonlarında hayalperest, muzip ve çocuksu karakterini; klasik, caz, soul, funk gibi türlere duyduğu tutkuyla buluşturan müzisyen şimdiye dek iki albüm yayımladı: Türkiye caz sahnesinden müzisyenler eşliğinde kaydettiği “Augmented Life” ve pandemi döneminde kaydedilen solo albüm “Live in Hamburg”. Eda AND “Istanbulisation” performansıyla 30 Eylül’de Akbank Sanat’ta.
Eda AND: Piyano
Sercan Debelec Quintet
Multi-enstrümantalist ve besteci Sercan Debelec, çocukluk yıllarında Türkiye’nin sayılı keman vir-tüözlerinden Ömer Can’la başladığı müzik eğitimini Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda sürdürdü. Birçok orkestrayla birlikte sahne deneyimi edindiği yılların ardından 2020’de piyano, kontrbas, trompet ve davul dörtlüsü için yazılmış ilk albümü “Delusions”ı yayımladı. Bu kaydı, ertesi yıl, bir solo piyano albümü olan “A Short Story” takip etti. Her yayınında tematik bir kurgu kuran müzisyen, bir yandan psikedelik rock grubu Surf Arabesk’te klavye çalmaya devam ederken; Fırat Ağacık ve Abkountry’yle de iş birliklerine gitti. Şu sıralar çeşitli projeler üzerine çalışmalarını sürdüren müzisyenin, Onurcan Çağatay, Çağın Akgül ve Ekrem Eryılmaz’la tamamlanan dörtlüsü, son olarak “Thanks for All the Fish” isimli bir parça yayımladı. Dörtlüye Öykü Damla Gözel’in de eklemleneceği Sercan Debelec Quintet konseri, 30 Eylül’de CoBAC Workspace Terrace Garden sahnesinde.
Sercan Debelec: Piyano
Onurcan Çağatay: Trompet
Çağın Akgül: Kontrbas
Ekrem Eryılmaz: Davul
Öykü Damla Gözel: Synthesizer
Çağıl Kaya “Kaygılar Sahnesi”
Bu kadar güzel ve çirkin sesi, farklı şekilleri, hızları, değişken ruh hâllerini barındıran uçsuz bucaksız olasılıklarla dolu bir şehirde yaşayan ve yaratan sanatçı; bazen coşkulu, bazen durgun, bazen eğlenceli bazen ıstırap içinde, bazen kızgın ama tüm açıklığıyla ve benliğiyle oradadır. Sıradanlığın konforlu alanına sığınmak ya da ondan kaçmak ister. Bu gelgitli duyguların ve uykuların bölündüğü, ölçüsüz sözlerin söylendiği, umut dolu, coşkulu ve sınırsız kahkahaların taştığı, kalabalık duyguların bir bütünüdür “Kaygılar Sahnesi”. “Istırabın olmadığı bir yaratı süreci var mıdır? Sanatçı kaygılarıyla mı yaşar, onlarla yüzleşir mi? Yoksa onlardan arınmaya mı çalışır? Hangisi doğru?” 1 Ekim akşamı Alan Kadıköy’de, dansın müziğe ya da müziğin dansa eşlik ettiği bir konsere değil; tüm farklılıkları ve benzerlikleriyle, birbirleri için bir arada oldukları bir performansa tanıklık edeceksiniz.
Çağıl Kaya: Vokal
Ercüment Orkut: Piyano
Tamer Temel: Saksafon
Tolga Bilgin: Trompet
Cem Aksel: Davul
Koreografi & Konsept: Ebru Cansız
Proje Koordinatörü: Serhat Kural
Yaratıcı Dansçılar: Beril Şenöz, Beste Demir, Chiara Giorda, Furkan Yılmaz, Gülnara Golovina, Serhat Kural, İsmet Köroğlu
“Maffy’nin Cazı”: Maffy Falay Tribute Band
Türkiye cazının en büyük yeteneklerinden biri olan trompetçi Ahmet Muvaffak Falay, ya da daha yaygın bilinen ismiyle Maffy Falay, 22 Şubat 2022 günü 92 yaşında hayatını kaybetti. 60'larda Avrupa'da popüler bir caz trompetçisi olan Maffy Falay; Dizzy Gillespie, Thelonious Monk gibi caz efsanelerinin gözdesiydi ve Quincy Jones, Kenny Clarke, Francy Boland ile aynı sahneyi paylaştı. Müziğe duyduğu tutku ve bu tutkunun onu çıkardığı denizaşırı yolculukları konu eden “Maffy’nin Cazı” belgeseli, yönetmen Deniz Yüksel Abalıoğlu’nun altı yıllık çalışmasıyla tamamlandı. Maffy Falay ile İsveç’teki evinde yapılmış röportajlar ve arşiv görüntülerini buluşturan; müzisyenin 2016’da Stockholm’de gerçekleşen son konserinden görüntüler de barındıran belgeselin gösterimi, 1 Ekim’de Akbank Sanat’ta.
“Maffy’s Jazz” gösteriminin ardından müzisyenin mirasına ve hayatına saygı duruşu niteliğinde bir anma konseri var. Falay’a Türkiye’de verdiği konserlerde uzun sure eşlik etmiş olan müzisyenler Engin Recepoğulları, Can Çankaya, Kağan Yıldız ve Ferit Odman’dan oluşan Maffy Falay Tribute Band sahnede olacağı gecenin sunuşunu Hakan Rauf Tüfekçi ve Hakan Atala yapacak.
Engin Recepoğulları: Tenor Saksafon
Can Çankaya: Piyano
Kağan Yıldız: Kontrbas
Ferit Odman: Davul
Nihal Saruhanlı feat. Barış Demirel
Yerli sahnenin en üretken müzisyenlerinden ikisini, Nihal Saruhanlı ve Barış Demirel’i buluşturacak özel bir performans için 1 Ekim günü rotamız Kadıköy’deki HOOD Base. 2007’de katıldığı Okay Temiz Ritim Atölyesi’nin ardından müzikle ilişkisi derinleşen Nihal Saruhanlı; Afrika ritimleri, Brezilya müzi-kleri ve Güney Amerika kültürüne özel ilgi duyan bir davulcu ve perküsyoncu. 2015-2016 döneminde Bahçeşehir Üniversitesi Caz Sertifika Programı’nı bitiren müzisyen, aralarında Şevket Akıncı, Bahr ve Kalben’in de bulunduğu birçok müzisyen ve grupla üretimini sürdürüyor. Yakında Pieces & Parts adını verdiği kişisel projesiyle karşımızda olacak. Kendisine bu konserde trompetiyle eşlik edecek Barış Demirel ise yıllardır çeşitli gruplar ve iş birlikleriyle yaptığı kayıtlar ve performansların ardından 2021’de ilk solo albümü “Mutluluklar”ı yayımladı; ikinci solo albümü için de geri sayımda. Yolda başka sürprizler ve ortaklıklar da var üstelik. İkilinin, yeni medya sanatçısı /da’nın görsel performansının da eşlik edeceği doğaçlama görsel-işitsel performansı, ilk kez 32. Akbank Caz Festivali kapsamında sahnelenecek.
Nihal Saruhanlı: Davul ve perküsyon
Barış Demirel: Trompet
/da: Görseller
Rana Bulut & Efe Erdem
2022 Nardis Genç Caz Vokal Yarışması kazananları Rana Bulut ve Efe Erdem, 32. Akbank Caz Festivali sahnesinde. 1999, Bursa doğumlu Rana Bulut, Türkiye’de caz müziğine yıllardır emek veren isimlerden eğitim almış bir vokalist. Ece Göksu ile caz vokal; Aycan Teztel, Evrim Demirel, Kağan Yıldız gibi isimlerle de armoni, kompozisyon, piyano ve ensemble çalıştı. Bir kendi bestesi, bir de caz standardı söylediği Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’nı ikincilikle tamamladı. 2020’de bir trio olarak kurulan grubu, 2022 itibariyle Rana & Seher adlı bir duo’ya evrildi. Bir yandan çeşitli animasyon yapımlar için seslendirmenlik yapan Rana Bulut, kendi bestelerini yapmaya da devam ediyor.
Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’nda derece elde eden bir diğer isim Efe Erdem de 2000 doğumlu bir müzisyen. Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nde viyola enstrümanı ile klasik eğitim alarak müzikle ilgilenmeye başlayan Erdem, sonrasında piyano ile caza ilgi duydu; vokalist olarak kendini geliştirmeye devam etti. Nazım Hikmet Korosu ile hem Türkiye’de hem de yurt dışında çeşitli festivallerde sahne alan Efe Erdem, İstanbul Devlet Konservatuarı caz vokal bölümünde eğitimine devam ediyor. 32. Akbank Caz Festivali kapsamında Baturay Yarkın, Aydın Balpınar ve Jeff Savaryego’dan oluşan orkestrasıyla sahnede olacak.
Rana Bulut: Vokal
Efe Erdem: Vokal
Baturay Yarkın: Piyano
Aydın Balpınar: Kontrbas
Jeff Savaryego: Davul
Can Tutuğ
Vibrafonist, besteci ve eğitmen Can Tutuğ, müziğin hem geçmişi hem geleceğiyle ilgilenen çok yönlü bir müzik insanı. İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde Amy Salsgiver ile vibrafon çalıştıktan sonra Trakya Akademi Oda Orkestrası’nda solist olarak çaldı, The Cold Vibes adlı caz grubunu kurdu. Elektronik midi mallet controller olan Xylosynth’in resmî sanatçısı olan Tutuğ, geride kalan on yılda hem Türkiye’de hem Avrupa’da sayısız festivalde sahne aldı; kendi bestelerini seslendirdi. AllAboutJazz.com yazarı Arthur George’un “Bobby Hutcherson’in mirasını taşıyor” yorumunu yaptığı müzisyen, 2011’den bu yana “Dönemler, Olaylar, Akımlar ve Anekdotlarla Caz Tarihi” seminerlerini düzenliyor. Erdem Uvalıoğlu ortaklığıyla ilk albümünü 2020’de yayımlayan Tutuğ, geçtiğimiz yıl “Bir Başına” isimli performansıyla Türkiye tarihinin ilk solo vibrafon konserini verdi. 32. Akbank Caz Festivali kapsamında ve Yeniköy Caz Günleri iş birliğiyle 2 Ekim Pazar sabahı Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Avlusu’nda olacak.
Can Tutuğ: Vibrafon
Fatih Erkoç Jazz Project
Müziğe 3 yaşında babası Udi Hasan Erkoç’un hediye ettiği kemanla başlayan Fatih Erkoç, İstanbul Belediye Konservatuarı Batı Müziği bölümünde müzik eğitimi aldı. İlk amatör sahne performanslarını, günümüzde de hâlen faaliyetlerini sürdüren ve genelde caz türü müzik yapan ünlü İstanbul Gelişim Orkestrası'nın bünyesinde sergiledi. 20’li yaşlarına girmeden önce,1971'de İstanbul Gelişim Orkestrası ile birlikte “Nihayet” adlı bir albüme imza attı. İlk solo albümü “Yol Verin A Dostlar”ı ise 1988 yazında yayımladı. 6 yıl tromboncu ve solist olarak TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’nda yer alan sanatçı, birçok kez Eurovision yarışmasına katıldı. Fatih Erkoç, 2 Ekim akşamı 32. Akbank Caz Festivali kapsamında Robert Koleji Mezunlar Derneği Bizim Tepe’de sahne alacak. Amerikan caz standartları ve kendi bestelerinin yer alacağı konserde müzisyene piyanoda Uraz Kıvaner, kontrbasta Ozan Musluoğlu ve davulda Ferit Odman eşlik edecek.
Fatih Erkoç: Vokal
Uraz Kıvaner: Piyano
Ozan Musluoğlu: Kontrbas
Ferit Odman: Davul
Kamucan Yalçın Duo
Yirmi yılı aşkın zamandır caz, rock ve türevlerini içeren çeşitli janrlarda performans sergileyen klar-netçi ve vokalist Kamucan Yalçın, 32. Akbank Caz Festivali’ne özel olarak tasarladığı bu projede, yol arkadaşı gitarist Mehmet Mutlu ile sahnede olacak. Kamucan Yalçın’ın Karambola projesinde de yıllardır birlikte çalan ikili, tercih ettikleri ve sevdikleri üzere, anlatmaya caz ağacının köklerinden başlayacakları bir öykü ile 1920’ler ve 1930’lardan günümüze çeşitli caz standartlarından bir seçki yorumlayacaklar. Kamucan Yalçın Duo, 2 Ekim’de Postane İstanbul terasında.
Kamucan Yalçın: Klarnet ve vokal
Mehmet Mutlu: Elektrik gitar
HÜM
HÜM, Oslo caz sahnesinde uzun yıllardır çeşitli orkestralarla üretimini sürdüren üç müzisyenin orta-klığıyla hayat bulan yeni bir trio. Bjørnar Kaldefoss Tveite, Magnus Sefaniassen Eide ve Bojan Marja-novic üçlüsünün ayrıksı ve kişisel birikimleri; değişken müzikal alfabelerin kullanıldığı doğaçlamaya geniş alanlar bırakan seanslarında bütünleşiyor. Nordik caz estetiğini klasik müzik tandanslı dokular ve alışılmışın dışında ritimlerle zenginleştiren HÜM, enstrümanların birbirini gölgelemediği bir üretim metoduna sahip. Enstrümanların kendi aralarındaki etkileşimle bir an olsun tökezlemeyen, sürükleyici sonik manzaralardan oluşan ilk albümü “Don’t Take It So Personally”yi Ocak 2022’de Losen Records aracılığıyla yayımlayan Norveçli grubun ilk İstanbul konseri, 4 Ekim Salı akşamı Akbank Sanat’ta.
Bjørnar Kaldefoss Tveite: Kontrbas
Magnus Sefaniassen Eide: Davul
Bojan Marjanovic: Piyano
İmer Demirer Quartet feat. Ayşe Gencer & Sibel Köse
4 Ekim Salı gecesi The Badau Akasya sahnesinden güneye doğru bir serüvene çıkıyoruz. Caz müziğine adanmış hayatı ve trompetteki ustalığı ile bir dünya yıldızı olarak takdir edilen İmer Demirer, “Güney” başlığıyla bakış açımızı bu yöne çeviriyor. “Coğrafya kader midir?” sorusuna çağdaş bir sanatçı bakış açısıyla bakarak, sosyolojik ve politik çalkantıların yaratıcılığın sınırlarını zorladığı diyarlara odaklanıyor. Güney Amerika, Güney Afrika, Güney Avrupa ve Akdeniz’den gelen esintilerin müzikal yansımalarından oluşan seçkideki şarkıları, Türkiye caz sahnesinin önde gelen iki vokalisti Ayşe Gencer ve Sibel Köse seslendirecek. Solo parçalarının yanında dostluklarını sergiledikleri düetleriyle, bir anlamda müzikal yolculuklarını dillendirecekler. “Güney” performansında piyanoda yer alan Can Çankaya, bir yandan bestecilik, aranjörlük, eğitmenlik gibi farklı alanlarda üretimlerini sürdürüyor. Kontrbasta Apostolos Sideris, cazla birlikte Yunan, Türk ve Balkan müziklerinden öğeleri harmanlandığı yaklaşımıyla projenin belkemiği. Davulda ise REDD grubuyla da tanınan Berke Özgümüş yer almakta.
İmer Demirer: Trompet
Can Çankaya: Piyano
Apostolos Sideris: Kontrbas
Berke Özgümüş: Davul
Ayşe Gencer: Vokal
Sibel Köse: Vokal
Mehmet Uluğ Gecesi: Volkan Öktem #7
Mehmet Uluğ’u, aramızdan ayrılışının dokuzuncu yılında anmak için 4 Ekim akşamı Babylon’da buluşuyoruz. Akbank Caz Festivali’nin her edisyonunda düzenlediği Mehmet Uluğ Gecesi’nde sahne “Volkan Öktem #7”nin. Davul çalmaya ve konserler vermeye henüz 11 yaşında başlayan Öktem, 1980’lerden bu yana Tuna Ötenel’den Tarkan’a, Sertab Erener’den Aydın Esen’e sayısız müzisyene hem sahne hem stüdyoda eşlik etti. Habbecik, Laço Tayfa, Quartet Muartet, MadenÖktemErsönmez gibi çok yönlü gruplarda yer aldı. Müzik hayatı birikimiyle hazırladığı ilk albümü “#7”den ilk tekliyi Eylül ayında yayımlayacak olan Öktem, bu projesini Mehmet Uluğ Gecesi için 32. Akbank Caz Festivali’ne taşıyor. Albümdeki bestelerinin de yer alacağı repertuarını ilk kez festival kapsamında dinleyeceğimiz performansta; Ercüment Orkut, Barış Doğukan Yazıcı, Halil İbrahim Işık ve Serhat Şensesli’den oluşan ekibiyle sahnede olacak Volkan Öktem.
Ercüment Orkut: Tuşlular
Barış Doğukan Yazıcı: Trompet
Halil İbrahim Işık: Tuşlular ve trompet
Serhat Şensesli: Bas
Volkan Öktem: Davul
Efe Demiral Trio feat. Eren Turgut & Mert Can Bilgin "Kolaj"
Erkan Oğur, Ayşe Tütüncü, Murat Opus gibi isimlerle perdesiz gitar ve armoni üzerine çalışan gitarist, besteci ve prodüktör Efe Demiral, elektro-akustik öğeleri gitar müziğiyle birleştiren ilk albümü “Inside Out”u 2016’da yayımlamıştı. Yerli sahneden pek çok müzisyenle sahne ve stüdyoda iş birlikleri yapan Demiral’ın, basta Eren Turgut ve davulda Mert Can Bilgin’in yer aldığı trio’suyla kaydettiği ilk iş olan “Uyku Pansiyon”u 2019’da dinledik. Trionun ikinci albümü olan, Shalgam Records etiketli ve 2021 tarihli “Kolaj”, tıpkı isminde olduğu gibi tek bir temayı tanımlamıyor. Minimalist ve girift bir yaklaşımla örülen albüm, rock ve caz ekseninde şekilleniyor. Ritmik diyaloglarla eğlencesi artan, rengârenk albüm, 32. Akbank Caz Festivali kapsamında 5 Ekim akşamında Bova sahnesine taşınacak. Yeni medya sanatçısı /da’nın görselleri de üçlüye eşlik edecek.
Efe Demiral: Gitar
Eren Turgut: Bas
Mert Can Bilgin: Davul
/da: Görseller
Ofer Mizrahi Trio
Etnik melodilerin büyüsünü, duyumsal bir müzikal yaklaşımla kutlayan Ofer Mizrahi Trio, geleneksel sınırların yavaş yavaş ortadan kalktığı bir müzik icra ediyor. Disiplinler arası üretimlerini sürdüren Ofer Mizrahi, yaşamın türlü nüanslarını ve seslerin içgüdüselliğini keşfe çıkan bir müzik gezgini. Bestelerinde; müzisyenin kendi tasarımı olan, akustik ve elektronik sesleri bir araya getiren 24 telli The Whale Guitar’ına çello ve kontrbas eşliğiyle ayrıksı müzikal eğilimlerin bir diyaloğa girdiğine şahit oluyoruz. 2021’de beş şarkılık bir konser albümü yayımlayan Ofer Mizrahi Trio’nun ses paleti; Avrupa, Türkiye ve Hindistan’ın müzik kültürleri ve caz estetiğini pürüzsüz bir biçimde harmanlıyor. 5 Ekim akşamı Babylon sahnesinde üçlünün büyüleyici bir işitsel deneyim vadeden canlı performansına tanık olabilirsiniz.
Ofer Mizrahi: The Whale Guitar
Mayu Shviro: Çello
David Michaeli: Kontrbas
Abdullah Ibrahim
Cape Town doğumlu müzisyen ve besteci Abdullah Ibrahim, 80 yılı aşkın süredir piyano başında. Kariyeri boyunca gerek solo gerek orkestralar eşliğinde yaptığı üretimlerde geleneksel Afrika müziklerini, farklı coğrafya veya zamanlarla özdeşleşmiş stillerle buluşturmayı öncelik edindi. Gençlik yıllarında çeşitli orkestraların parçası olduktan sonra 1959’da Kippie Moeketsi ve Hugh Masekela gibi müzisyenler eşliğinde Jazz Epistles isimli yediliyi kurdu ve 1960’ta topluluğun ilk albümü “Jazz Epistle, Verse 1”ı yayımladı. Apartheid rejiminin baskıları ülkesinden ayrılıp önce Avrupa’ya, ardından New York’a taşındı ve burada Ornette Coleman, Pharoah Sanders, Duke Ellington gibi isimlerle çalıştı. Aralarında Claire Denis’nin “Chocolat” (1988) ve “No Fear, No Die” (1990) yapımları da olmak üzere birçok film için besteler yaptı, ödüller kazandı. Grubu Ekaya ve çeşitli big band’lerle kayıtlar yapmaya da devam eden müzisyen, son olarak 2020’de solo piyano albümü “Solotude”u yayımladı. Albüm 2020 pandemi kısıtlamaları esnasında, teknik ekip dışında kimsenin bulunmadığı Almanya’daki Hirzinger Hall’da kaydedildi. Yalnızca caz sahnesinin değil; küresel müzik tarihinin değerli figürlerinden biri olan Abdullah Ibrahim, 6 Ekim Perşembe akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde.
Abdullah Ibrahim: Piyano
Portico Quartet
2005’te Londra’da aynı okulda müzik eğitimi alan dört arkadaş tarafından kurulan Portico Quartet, janr tanımlarından soyutlanmış müzikal arayışların izini sürüyor. Caz, electronica, ambient ve klasik müzik türlerinin etkisinde kariyerinin her dönemecinde kabuk değiştiren ve farklı sonik kimliklere bürünen kolektif, bugüne dek Real World, Ninja Tune, Gondwana Records gibi köklü plak şirketlerinden albümler yayımladı. 2007 tarihli çıkış albümleri “Knee-Deep in the North Sea”, aynı seneTime Out dergisi tarafından “Caz, Folk ve Dünya Müziği” kategorisinde yılın albümü olarak seçildi ve 2008’de Mercury Ödülleri’ne aday gösterildi. Melodik perküsyon hang drum’ı karakteristik bir yaklaşımla ses paletine yerleştiren Portico Quartet, yenilikçi ve sürükleyici enstrümantal kompozisyonlarının her biriyle başka bir serüvene koyuluyor âdeta. 6 Ekim akşamı Babylon sahnesinde dinleyeceğimiz İngiliz grup, kariyerinin belki de en üretken döneminde. 2021’e birbirinden farklı müzikal estetiklerin ürünü olan iki albüm birden sığdıran dörtlü, Mart 2022’de de dört şarkılık “Next Stop” kısaçalarını yayımladı.
Duncan Bellamy: Davul
Milo Fitzpatrick: Kontrbas
Jack Wyllie: Soprano ve Tenor Saksafonlar ve Elektronikler
Taz Modi: Hang ve Perküsyon
Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola
Birden çok Grammy Ödülü’ne sahip iki Kübalı müzisyen, Gonzalo Rubalcaba ve Aymée Nuviola, aslında çocukluk arkadaşı olan iki müzisyen. Bir piyano dehası olarak tanımlanan Rubalcaba, 1985’te Dizzy Gillespie tarafından keşfedildiğinde Latin caz sahnesinde genç bir fenomene dönüştü. Blue Note kataloğunun gediklilerinden biri oldu; Bill Evans, Joe Lovano, Ron Carter gibileriyle çalıştı. Vokal yeteneğiyle Billie Holiday ve Celia Cruz’la kıyaslanan besteci ve oyuncu Aymée Nuviola ise ülkenin prestijli müzik okullarında aldığı eğitimin ardından Küba’nın işitsel ve geleneksel mirasını yaşatmaya, hatta genişletmeye devam ediyor. İkilinin uzun kariyerlerinin ilk profesyonel ortaklığı 2020’de çıktıkları bir turneydi ve Blue Note Tokyo’da gerçekleştirdikleri performans, “Viento y Tiempo” adıyla bir albüme dönüştü. En İyi Latin Caz Albümü kategorisinde Grammy’ye aday gösterilen albümün ardından, geçtiğimiz mayıs ayında 5passion etiketiyle bir konser kaydı daha ölümsüzleşti: Fransa’daki Marciac Jazz Festival’ın 2021 edisyonunda kaydedilen “Live in Marciac”. Zengin ritimleri, melodik nüansları ve uçsuz bucaksız birikimleriyle coşkulu, bir o kadar da otantik bir Küba gecesi için 7 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde Latin cazının yaşayan en önemli müzisyenlerinden ikisi ile buluşacağız.
Aymée Nuviola: Ses
Gonzalo Rubalcaba: Piyano
Tenderlonious
22a plak şirketinin kurucusu, flütçü, saksafoncu, prodüktör ve DJ Ed “Tenderlonious” Cawthorne için gerçek bir müzik kâşifi tanımı yapmak hiç de abartılı olmaz. Türler arası serüvenler yarattığı farklı estetiklerdeki albümleriyle, İngiltere’nin caz ve yeraltı sahnelerinin yol gösterici figürlerinden biri oldu. Solo üretimlerinin yanı sıra grubu Ruby Rushton’la caz estetiğini Afrobeat, hip hop ve elektronik müzikle kesiştirmeye devam eden Tenderlonious, kariyeri boyunca farklı coğrafyaların müzikal geleneklerine yeni yorumlar getirdiği iş birliklerine imza attı. Pakistan’da Jaubi ile kaydettiği “Ragas From Lahore” ya da bu sene yayımlanan İtalyan DJ ve prodüktör Lorenzo Moressi eşlikli “Cosmica Italia” albümleri, multidisipliner yaklaşımının örneklerinden bazıları. Şapkasından ne zaman ne çıkaracağını kestirmenin asla mümkün olmadığı Tenderlonious, 7 Ekim gecesi Babylon sahnesinde.
Ed ‘Tenderlonious’ Cawthorne: Flüt ve soprano saksafon
Hamish Balfour: Klavye
Pete Martin: Bas
Tim Carnegie: Davul
Emma-Jean Thackray
Londra’da yerleşik multi-enstrümantalist, prodüktör ve orkestra lideri Emma-Jean Thackray’in geçtiğimiz sene yayımladığı; kozmik temalara tutunan harika ilk albümü “Yellow”, caz geleneğini ışık tayfından geçiren, elektronik müziğin türlü ara sokaklarından hip hop’a uzanan ve funk damarı hiç tıkanmayan bir kayıt. 2020’de savurduğu iki kısaçaların ardından Warp Records bünyesinde kendi plak şirketi Movementt’ı hayata geçiren Thackray, çok sesli müziğinin temeline bitmek bilmeyen groove’u yerleştiriyor. İngiltere’nin fokurdayan yeni nesil caz dalgasının kendine özgü figürlerinden biri olarak parıldayan müzisyen, bestelerini bir mantra etrafında inşa ediyor: “Bedenini, zihnini, ruhunu kıpırdat.” Kayıtlarındaki canlı performans enerjisi, temaların ve partisyonların büyülü doğaçlamalarla genişlediği konserleriyle de dünya çapında pek çok festivalin gözde isimlerinden biri hâline gelen Emma-Jean Thackray, 8 Ekim akşamı Babylon sahnesinde.
Emma-Jean Thackray: Trompet ve synthesizer
Dougal William Tyler: Davul
Lyle Kabir Barton: Klavye
Matthew Gedrych: Bas
RAVI COLTRANE Cosmic Music
Alice ve John Coltrane çiftinin oğlu, saksafoncu, besteci, prodüktör ve plak şirketi sahibi Ravi Coltrane, ismini sitar müziği efsanesi Ravi Shankar’dan alıyor. Grammy adaylığı bulunan müzisyen, 30 yıla yaklaşan kariyerinde Elvin Jones, Jack DeJohnette, McCoy Tyner, David Gilmour ve kuzeni Flying Lotus gibi isimlerle çalıştı. Orkestra lideri olarak 1998-2012 aralığında altı albüm yayımlayan Ravi Coltrane, annesi Alice Coltrane’in uzun bir aranın ardından kaydettiği “Translinear Light” (2004) albümünün hayata geçmesinde kilit rol oynadı; prodüktör ve müzisyen olarak kayıtlarda yer aldı. Ailesinin uçsuz bucaksız mirasını dünyanın dört bir yanına taşımaya durmaksızın devam eden Ravi Coltrane, aynı zamanda ebeveynlerinin Long Island’da yaşadığı evde konumlanan The Coltrane Home isimli müze ve derneğin de başkanlığını yürütüyor. 8 Ekim Perşembe akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde ebeveynleri Alice ve John Coltrane’in şarkılarından oluşan bir repertuvarla, caz tarihinin iki benzersiz kahramanına saygı duruşunda bulunacak.
Gadi Lehavi: Klavye
Lonnie Plaxico: Bas
Elé Howell: Davul
Ravi Coltrane: Saksafon
Oded Tzur Quartet
“21. yüzyılın Coltrane Quartet’i.” New York’ta yerleşik İsrailli saksafoncu ve besteci Oded Tzur’un liderliğindeki dörtlüye bu yakıştırmayı, Japonya’dan CD Journal dergisi yapıyor. Klasik Hint Müziği eğitimi aldığı yıllarda geliştirdiği çalış stiliyle enstrümanına özgün bir derinlik katan Oded Tzur, orkestra lideri olarak Enja Records’la yayımladığı iki albümün ardından Manfred Eicher’ın dikkatini çekti ve ECM Records ailesinin bir parçası oldu. 2020 albümü “Here Be Dragons”, şimdiden modern klasikler arasında sayılıyor. Raga geleneklerine kişisel bir yorum getirdiği, bir Sebastião Salgado fotoğrafını kapağına taşıyan 2022 çıkışlı albümü “Isabela” ise birçok müzik otoritesine göre son 10 yılda ECM etiketiyle yayımlanan en etkileyici işlerden. Birer hikâye anlatır gibi işlenmiş kompozisyonlarıyla Oded Tzur Quartet, 9 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.
Oded Tzur: Tenor Saksafon
Nitai Hershkovits: Piyano
Petros Klampanis: Bas
Otis Brown III: Davul
SÖYLEŞİLER
Söyleşi: Yeni Medya Çağında Görsel ve İşitsel Deneyimler
Farklı disiplinlerde üreten üç sanatçıdan yaratım süreçlerini, görsel ve işitsel farklı sanat dallarının iç içe geçtiği çalışmalarını ve hem dünyada hem Türkiye’de edindikleri sahne deneyimlerini dinleyeceğimiz bir söyleşi. Gözde Sivişoğlu’nun moderatörlüğünü üstleneceği oturumun konukları; geçtiğimiz sene 31. Akbank Caz Festivali’nde birlikte performans sergileyen İstanbullu yeni medya sanatçısı Eda Urfalıoğlu (/da) ve alternatif sahnenin kendine özgü seslerinden trompetçi ve besteci Barış Demirel ile birlikte çeşitli janrlardan pek çok projede yer alan davulcu ve perküsyoncu Nihal Saruhanlı. “Yeni Medya Çağında Görsel ve İşitsel Deneyimler”, 1 Ekim’de HOOD Base’de.
Dinleme Kulübü "Şehrin sokaklarında yürürken dinleyeceğin bir parça"
fugamundi yürütücülüğünde gerçekleşen etkinlik serisi “Dinleme Kulübü”nde katılımcılar bu sefer, şehrin sokaklarını düşünüyor. Yaşadığımız şehrin sokaklarında sevdiğimiz duraklara uğrarken, belki işe gidiş veya eve dönüş yolundayken, belki de çok da tanımadığımız bir şehrin sokaklarında kaybolurken kulağımızda ne çalıyor? İsimlerini yazıp kutuya atacağımız bu parçaları önce hep beraber dinlemek, sonra da üzerine sohbet etmek üzere buluşuyoruz. Dinleme Kulübü, 32. Akbank Caz Festivali kapsamında 2 Ekim’de, Kamucan Yalçın Duo konseri öncesinde, Postane İstanbul’da.
Söyleşi: Zamanın unuttuğu isimler
1950’lerin ortalarında ünlü oldular. Las Vegas’tan Blue Note’a uzanan kısa zamanda kat edilen parlak bir kariyer yaptılar.
1980’lere gelindiğinde kimse artık onları tanımıyordu.
İsimleri, yüzleri bir anda unutulmuştu.
Bazıları 1995 sonrası Blue Note kayıtları ile tekrar gündeme geldi.
Eleştirmenler övgü dolu yazılarını kısacık bir mea culpa cümlesi ile bitirdiler.
Genç nesil cazseverler onları ne gördü ne dinledi.
2015 sonrası Barcelona kökenli bir caz etiketi Fresh Sound, eskilerin bu efemer şöhretlerini tekrar gündeme getirip eski kayıtlarını yayımlamaya başladı.
Bugün biz de zamanın unuttuğu bu sesleri ve yüzleri sizlerle buluşturuyoruz.
Hakan Rauf Tüfekçi moderatörlüğünde Selen Gülün ve Önden Focan’ın katılımıyla gerçekleşecek söyleşi, 8 Ekim’de Decollage Art Space’de.
Dur! Dinle!: Japonya'da Caz ve Jazzu Kissa
Japonya’nın caz tarihi ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemine odaklanacak, 1970’lerdeki yükselişi üzerinde durulacak bir panel ve dinleti. Müzisyen, koleksiyoner ve araştırmacı Eray Düzgünsoy’un sunumuyla gerçekleşecek “Japonya’da Caz ve Jazzu Kissa” buluşmasında, ülkenin caz kültüründen pek çok örneği plaktan dinlenmek mümkün. Kadıköy’deki Outro Music Store / Listening Shelter’ın “Dur! Dinle!” başlıklı etkinlik serisi kapsamında düzenlenecek söyleşide dünya çapında tekrar popüler olan J-Jazz ve Jazzu Kissa üzerinden Japonların caza bakış açısı incelenecek. 8 Ekim’deki etkinlik, sınırlı sayıda katılıma açık.
Söyleşi: Antik Çağda Kadın ve Müzik
Yunan toplumunda -MÖ 7.- 4. yüzyıllara ait arkeolojik veriler ile antik yazarlardan günümüze ulaşan bilgiler incelendiğinde- farklı statülerdeki kadınların amatör ya da profesyonel olarak müzikle ilgilendikleri görülmektedir. Antik Yunan toplumunda kadının yeri; etnik kökenine veya özgür olup olmamasına göre farklılık göstermekteydi. Genel olarak dışarıya kapalı bir hayat yaşayan kadınların hayatında müziğin yeri olduğunu; kült törenleri ya da düğün alayları gibi ortamlara ait bilgilerden anlamaktayız. Erkeklere ait bir ortam olan symposionlarda müzik aleti çalan ve şarkı söyleyen hetai-ralar ise müzikle profesyonel bir ilişki içindeydiler. En ünlüleri Sappho olmak üzere çok sayıda kadın lirik ozan hakkında da günümüze ulaşan bilgiler vardır. Bu kadınlar hem kişisel hem de toplumsal duygu ve düşünceleri ifade eden eserleri ile tanınırlar.
Dr. Işık Şahin ve Esra Kayıkçı’nın konuşmacı olarak katılacağı ve Hülya Tunçağ’ın moderasyonu ile gerçekleşecek Antik Çağ’da Kadın ve Müzik söyleşisi, 9 Ekim’de Zuhal Müzik Kanyon’da.
Moderatör: Hülya Tunçağ
Konuşmacılar: Dr. Işık Şahin, Müzisyen & Arkeolog (MA) Esra Kayıkçı
ATÖLYELER
Atölye: Şehir Bize Ne Söyler?
Çılgın bir İstanbul’un Besteleri Orkestrası
Yaş Grubu: 7-9
Akbank Sanat
Şehir Bize Ne Söyler? atölye serisinin Istanbul’un Besteleri bölümünde İstanbul'un sesleri, gürültüsü, hareketleri ve ritminden ilhamla bu şehre özel bir beste yapacağız. Bunu yaparken sanatsal bir yaratım aracı olan soundpainting isimli işaret dilini kullanacağız ve bestelerimizi kurduğumuz orkestra ile hep beraber seslendireceğiz. Soundpainting üzerine çalışan Burcu Yılmaz’a bu atölyede sesi ve yan flütü ile müzisyen Çağıl Kaya eşlik edecek.
Atölye: Şehir Bize Ne Söyler?
Çılgın bir İstanbul’un Ritmi Orkestrası
Yaş Grubu: 9-12
Akbank Sanat
Şehir Bize Ne Söyler? atölye serisinin İstanbul’un Ritmi bölümünde İstanbul’un ritmik dokusuna odaklanacağız. Şehirde gezinirken duyduğumuz sesler, gördüğümüz hareketler ve şehrin bize hissettirdikleri üzerinden Istanbul’un bizim için ritmini keşfedeceğiz. Daha sonra sanatsal bir yaratım aracı olan soundpainting isimli işaret dili aracılığı ile bir orkestra kuracağız ve hep beraber şehrin ritmini seslendireceğiz. Soundpainting üzerine çalışan Burcu Yılmaz’a bu atölyede vurmalı çalgıları ile müzisyen Onur Başkurt eşlik edecek.
Atölye: Şehir Bize Ne Söyler?
Çılgın bir İstanbul’un Sıra Dışı Sesleri Orkestrası
Yaş Grubu: 9-12
Oyuncak Müzesi
Şehir Bize Ne Söyler? atölye serisinin İstanbul’un Sıra Dışı Sesleri bölümünde İstanbul’un farklı seslerine odaklanacağız. Hayatın akışında duyduğumuz ancak önemsemediğimiz, farkına varmadığımız ya da tam tersi bizi rahatsız eden sesleri keşfedeceğiz ve yeniden anlamlandıracağız. Daha sonra sanatsal bir yaratım aracı olan soundpainting isimli işaret dili aracılığı ile bir orkestra kuracağız ve şehrin sıra dışı seslerini bir arada deneyimleyeceğiz. Soundpainting üzerine çalışan Burcu Yılmaz’a bu atölyede bas klarneti ile müzisyen Orhan Deniz eşlik edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.