TURİZMİN SESİ
Mimar-İç Mimar Leyla Yücel: Şehircilik için doğru çözümler üretilmeli. Mimar ve İç Mimar Leyla Yücel, kentsel planlamalarda uyumlu yapılar bakımından daha iyi düzenlemelerin gelebileceğini savunarak “Şehircilik ve kentleşme olarak kent ölçeğinde doğru çözümlerin üretilmesi şehirlerdeki yaşamı yaşanılır kılar” dedi.
2007 yılında kurulan Alkor Mimarlık’ın sahibi Mimar-İç Mimar Leyla Yücel, kişi ve kurumlara iç mekan ve konsept tasarımı, mimari proje ve restorasyon gibi hizmetlerle sektörde önemli bir yer edindi. İnsanların hayallerini söz verdiği tarihte eksiksiz olarak teslim etmenin gururunu yaşadığını belirten Yücel, müşterilerini iyi analiz ettiğini ve bu sayede güven kazandığını belirtti. Bir işi kusursuz gerçekleştirebilmek için eğitimin şart olduğunun altını çizen Yücel, iyi bir gözlemci olmanın gerektiğini de vurguladı. Modern yapıları analiz ettik hem de tarihi eserlerle ilgilendik. Ancak bir süre sonra iç mimarlığın gelen ve yapmak istediğim işlerde tek başına yeterli olmadığını anladım. Bunun üzerine çift ana dal lisans yapmaya karar verdim.
Şehircilik ve kentleşme konusunda bilgiler veren Yücel şunları söyledi: “Şehircilik ve kentleşme olarak kent ölçeğinde doğru çözümlerin üretilmesi şehirlerdeki yaşamı yaşanılır ve huzurlu kılar. Bir kentin yaşanabilir olması için konut alanları, ticari alanlar, sanayi alanları, eğitim alanları, sağlık alanları, kamu alanları, yeşil alanları, dinlenme alanları, yaya geçitleri, üst geçitler, yol düzenlemeleri ve özel düzenleme gerektiren özürlü ve engellilere yönelik düzenlemeler gibi konuların birbiri içinde bütünün parçasına hizmet edecek şekilde doğru ölçeklerde düzenlenmesi gerekir. Kent ve şehir yaşamının yaşanabilir olması için tüm bunların yanı sıra en büyük çözüm bekleyen konu her zaman trafiktir. Ulaşım biçimleri ve seçenekleri nüfus yoğunluğu, nüfus artışı ve bölgesel genişleme alanları da hesaba katılarak uzun vadeli doğru çözümler üretmek kent yaşamını savaş alanı olmaktan çıkarır ve halkın konforlu yaşam alanlarında kent yaşamını sürdürmelerini sağlar.”
İstanbul’un silueti ile ilgili de açıklama yapan Yücel, yeteri kadar korunmadı ve korunmuyor. İstanbul siluetine gerekli mercilerin ve kurumların yaptırım güçlerini kullanarak tahribata engel olması gerekiyor. Tarihin izlerini yok ediyoruz, yaşanmışlıkları yeni yapıların devasa yükseklikleri ile eziyoruz. Geçmiş tarihimizin izlerinin yansıması İstanbul siluetini silerek yeniye yer açmak kabul edilemez bir durum. Dünya tarihinde önemi tartışılmaz olan, bütün dünyanın gözü üzerinde olan, imparatorlukların yegâne şehri İstanbul, sahip olduğumuz eşsiz kültür abidesi anıtsal değeri olan İstanbul’umuza çok daha fazla saygılı ve korumacı olmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘Projenin içinde yaşıyorum’
Her projenin kendisi için yeni bir heyecan ve yeni bir tasarım demek olduğunun altını çizen Leyla Yücel, “Tasarımlarımı yaparken projenin içerisine girip orada yaşamaya ve zaman geçirmeye başlıyorum. Müşterimden önce proje alanında yaşıyorum. Tasarladığım koltukta oturuyorum, masada yemek yiyorum, mekânın psikolojik ve konfor etkilerini düzenliyorum. Seçtiğim aydınlatma elemanlarının aydınlık çoğunluk etkilerini analiz ediyorum. Kurumsal bir projeyi hayata geçiriyorsam tüm bunların yanı sıra kendimi işverenin yerine koyarak çalışanların amaç ve hedeflerine yönelik bir organizasyon sağlıyorum” diye konuştu.
‘En güzel müşteri teslim olmuş müşteridir’
Her mimarın kendi tarzına uygun bir şekilde çalışmak istediğine vurgu yapan Mimar-İç Mimar Leyla Yücel, bunun nedeni de şöyle açıkladı: “Çünkü her bir proje o mimarın parmak izini taşıyor. Bu açıdan her mimar yaptığı projelerle iz bırakmak ister. Fakat bu noktada müşterilerin beklentileri de çok önemli. Bir mimarın projeyi ele aldığında öncelikle temel prensipleri iyi düşünmesi gerekiyor. Çünkü kimse bir mekânda otururken kafasına bir anda avizenin düşmesini istemez. Bu nedenle bir mimarın temel prensiplerden biri olan güvenliğe de projede önem vermesi ve bu konudan asla taviz vermemesi gerekiyor. Her mimar kendi çizgisinde hizmet veriyor. Ancak az önce bahsettiğim temel prensiplerden taviz vermeden müşterilerin de beğeni ve isteklerinin de göz önüne alınması ve bu doğrultuda harmanlanmış bir proje ortaya çıkarılması da bir diğer önemli husus. Tabii bir mimar için en güzel müşteri teslim olmuş müşteridir.”
Yücel, Kişinin doğru adresteyse beraber çalıştığı mimara teslim olması, bir insan doğru adreste olduğunu anlamak için de mimarın daha önce neler yaptığına ve referanslarına bakması gerektiğini altını çizdi. Yalın, sade ve içinde abartı olmayan şıklığı sevdiğini, karışık, anlamsız ya da karmaşık tasarımlardan hoşlanmadığını söyleyen Yücel, sadeliği sevdiği için de daha çok siyah ve beyaz renkleri kullandığını belirtti.
Sayısız projelere imza attı
Bugüne kadar sayısız projelere imza attığını vurgulayan Yücel, tiyatro ve sinema salonlarından villalara kadar birbirinden farklı projeleri hayata geçirdiklerini bildirdi. Şehircilik ve kentleşme konusunda bilgiler veren Yücel şunları söyledi: “Şehircilik ve kentleşme olarak kent ölçeğinde doğru çözümlerin üretilmesi şehirlerdeki yaşamı yaşanılır ve huzurlu kılar. Bir kentin yaşanabilir olması için konut alanları, ticari alanlar, sanayi alanları, eğitim alanları, sağlık alanları, kamu alanları, yeşil alanları, dinlenme alanları, yaya geçitleri, üst geçitler, yol düzenlemeleri ve özel düzenleme gerektiren özürlü ve engellilere yönelik düzenlemeler gibi konuların birbiri içinde bütünün parçasına hizmet edecek şekilde doğru ölçeklerde düzenlenmesi gerekir. Kent ve şehir yaşamının yaşanabilir olması için tüm bunların yanı sıra en büyük çözüm bekleyen konu her zaman trafiktir. Ulaşım biçimleri ve seçenekleri nüfus yoğunluğu, nüfus artışı ve bölgesel genişleme alanları da hesaba katılarak uzun vadeli doğru çözümler üretmek kent yaşamını savaş alanı olmaktan çıkarır ve halkın konforlu yaşam alanlarında kent yaşamını sürdürmelerini sağlar.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.