İspanya’nın güneyinde başkenti Sevilla olan, 8 vilayetten oluşan Endülüs İspanya’nın en büyük özerk bölgesi. Pencerelerinden sardunyalar sarkan evleri, her köşe başındaki sokak çalgıcıları, her yerde caddeleri süsleyen portakal ve turunç ağaçlarıyla burası tarihten kopup gelen bir masal diyarı adeta.Bu masallar diyarına yolculuğa çıkmaya hazırlanın! İşte Jolly Tur ile Endülüs yolculuğu..
TORREMOLİNOS: Endülüs bölgesindeki en popüler, en çok turist alan şehirlerden biri. Beyaz kumsalları, gece hayatı, restoranları ile bu şehir eğlence anlamında geniş bir yelpaze sunar. Calle San Miguel adlı yer alışverişin merkezidir. Bu caddede çok sayıda ünlü markanın mağazası dışında yöresel hediyelik eşya satan dükkanlar ve ucuz tekstil alışverişi için çok sayıda mağaza bulunuyor. Calle San Miguel’de aynı zamanda onlarca bar ve dünya mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu restoranlar bulunuyor. Torremolinos’da sabahın ilk ışıklarına kadar eğlencenin devam ettiği yer ise Avda Palma Da Mallorca…
SEVİLLLA: Şehir Arapça “akan büyük su” anlamındaki guadelkebir’den ismini alan, 600 km. uzunluğundaki Guadalquivir nehri ile ikiye bölünmüş. İki bölümü köprüler birleştiriyor ki bu köprülerin üzerinden şehri seyretmek büyük huzur veriyor. Bu köprülerin en ünlüsü, fenerlerle süslü olan Triana köprüsü. Santa Maria Katedrali ise Sevilla’nın en önemli simgelerinden. Zira inşasına 15. Yy’da başlanmış ve yapımı neredeyse bir asır sürmüş. Arap gotik ve Rönesans tarzı sarayların yan yana yükseldiği krallık malikanesi Alkazar’ı da Sevilla’da görecek ve hayran kalacaksınız. 13. Y.y’dan kalan Altın Kule ve 51. Paula Rahibeler Manastırı da mutlaka görülmeli.
GRANADA: İki yüksek tepenin arasında kurulmuş olan yerleşim merkezi, İspanya’nın Madrid’den sonra ikinci büyük üniversite şehri. Endülüs’de kıyı şehri olmadığı halde, büyük teras, bahçe ve avlulu şık evleriyle biraz daha sayfiye havasında olan bir şehir. Şehrin en önemli turistik değeri Elhamra Sarayı. Elhamra bugün yeniden seçilmeye çalışılan dünyanın yedi harikası sıralamasında lider durumunda. V Karl Sarayı ise dünyanın dört bir yanından getirilen çiçeklerle süslü bahçesi, çeşit çeşit balıkların yüzdüğü süs havuzu ve mimarisiyle bin bir gece masallarındaki efsanevî sarayları anımsatan bir cennet. Granada sokaklarının duvarları bir sokak ressamı olan El Nino’nun resimleriyle dolu. En ünlü meydalarında ise cok sayıda cafe ve mağaza bulabilir, İspanya’nın meşhur içkisi Sangria’dan söyleyip keyif yapabilirsiniz. Bu arada Granada’da ne içerseniz için, kola bile içseniz yanında küçük bir meze tabağı geliyor. Bu küçük mezeye de tapas deniliyor. Granda’ya gitmişken Flamenko gösterisi izlemeden dönmemenizi tavsiye ederiz.
CORDOBA: Şaşırtıcı mimarisi, görkemli tarihi, beyaza boyalı duvarları ve dolambaçlı sokakları ile adeta bir harikalar diyarı Codoba. Cordoba denilince yapımına 785 yılında başlanan ve 987 de tamamlanan, batı İslam sanatının en etkili yapılarından biri olan bin sütunlu ve otuz bin kişilik Cordoba camii geliyor. Çift kemerli sütunlardan oluşan bu muhteşem yapı içerisinde ibadet edilen şapeller, bugün kilise olarak kullanılan bölüm, vaftiz eşyalarının sergilendiği oda, caminin yapımında çalışan her milletten işçilerin isimlerini yazdıkları küçük tabletlerin sergilendiği bölüm gibi alanlar bulunuyor. Camiden çıktığınızda tarihi Cordoba sokaklarına yöneliyorsunuz. Burada sizi sağlı sollu küçük tapas barlar, kafeler, hediyelik eşya dükkanları karşılıyor. Biraz ilerlediğinizde Mayor Meydanındaki Musevi Mahallesi’ne ulaşıyorsunuz. Musevi mahallesi en ünlü turistik yerlerden biri. Burada daracık sokaklar, çiçeklerle süslü balkonlu evler, birbirinden şirin cafeler göreceksiniz.
5-9 ARALIK ARASINDAKİ TUR JOLLY TUR PROGRAM İÇİN İRTİBATA GEÇİNİZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.