• BIST 10101.99
  • Altın 2983.369
  • Dolar 34.9608
  • Euro 36.7499
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

GÖRMEZ OLARAK GELDİM RESSAM OLDUM

GÖRMEZ OLARAK GELDİM RESSAM OLDUM
Harvard Üniversitesinde bilimsel araştırmalara konu olan doğuştan görme engelli ressam Eşref Armağan, resme sadece yaşadığı dünyayı tanımak için başladığını söyledi

TURİZMİMN SESİ


Akdeniz Üniversitesinin sesli kütüphanesinin açılış törenine katılan doğuştan görme engelli ressam Eşref Armağan, gazetecilere dünyaca tanınan ve araştırmalara konu olan ressamlığının öyküsünü anlattı. 4-5 yaşlarına gelinceye kadar görme engelli olduğunu fark etmediğini belirten Armağan, bir gün "Allah Allah insanlar birbirlerine hiçbir şey söylemiyorlar da niçin benim kolumdan tutup da 'Aman orada çukur var, aman orada araba var bu tarafa gel' diyorlar, annem bana 'Dikkat et çayı devirme' diyor da aynı şeyi babama niye söylemiyor diye merak ettiğini ve babasına sorduğunu kaydetti.

Babasının ağlayarak görme engelli olduğunu anlattığını ifade eden Armağan, şöyle konuştu: "Babam bana 'Yavrum senin gözlerin görmüyor, görmez olarak dünyaya geldin' dedi. Ben de bu dünyaya görmez olarak geldiğimi ve böyle ölmek mecburiyetinde olduğumu anladım. Geriye dönüş yok. Görmezliği bu mantıkla kabul ettiğiniz zaman bu sorun bitiyor. Ardından bu halde nasıl yaşayabilirim sorusunu sordum kendime. Dünyayı kavrama isteği içimde uyandı ama elinizle baktığınız şeyler var, bakamadığınız şeyler var. Oyuncaklardan maketleri avucuma aldım. İsminin ne olduğunu, nasıl durduğunu, renginin ne olduğunu, altı yönden nasıl göründüğünü sorarak öğrendim. Resme ressam olmak için değil sadece yaşadığım dünyatanımak için başladım."


12 yaşında kelebeği öğrenmek istediğini belirten Armağan, babasının "Yavrum, kelebekler o kadar hassas hayvanlar ki senin eline bir tane yakalayıp vermek hata olur" dediğini ve kartonun üzerine çiviyle kelebek şekli çizdiğini söyledi. Babasının çizdiği şeklin üzerine ellerini tek tek koyduğunda bir şey anlayamadığını kaydeden Armağan, "İki elimi birden şeklin üzerine koyunca beynim o şeklin tamamını algıladı. Detaylarını insanlara sordum. Sonra ben de çiviyle kartonlara çizdim. Bu şekilde resim yapmaya başladım" dedi.

Resimlerini başkalarına gösterdiğini, insanların "Sen mi yaptın bunu, git Allahını seversen, başkası çizmiştir bu resmi" dediğinde doğru çizdiğini anladığını kaydeden Armağan, daha sonra çizdiği resimleri kuru boyayla boyamaya başladığını bildirdi. Hiç resim eğitimi almadığını söyleyen Armağan, resme sadece d ünyayı tanımak için başladığını, daha sonra da gölgeyle ışık olduğunu öğrendiğini belirtti. Gölge, ışık, aydınlık ve karanlığın ne olduğunu bilmediğini ifade eden Armağan, elmayı yuvarlak göstermek için gölge yapılması gerektiğini öğrendiğinde bir elma resmi yaptığını söyledi.

Bu resmi babasına gösterdiğinde "iki elma yaptığı" yanıtını aldığını ifade eden Armağan, ikinci elma olarak nitelendirdiği elmanın "gölge" olduğunu söylediğini, babasının da gölgeyi kırmızı yaptığını ifade ettiğini belirtti.
Armağan, "Allah Allah baba, gölge ne renk olacak o zaman dedim. Babam da 'Oğlum hakikaten gölge ne renk' dedi. Ben de 'Baba sen gördüğün halde bilmiyorsan ben nereden bileceğim, gölge şu renk de ben de öyle yapayım' dedim" diye konuştu.

Eşref Armağan, dokunabildiği nesneleri elleriyle, dokunamadıklarını başkalarının anlatımıyla kafasında tasarladığını kaydederek, "Yapacağım resmin önce kabartmasını alırım. Renkler benim için sıvı bir maddedir. Sadece neyin ne renkte olduğunu ezberledim. Boyaları sıraya dizdim. Kullanırken neyin hangi sırada olduğunu biliyorum. Beşinci sıradaki kırmızıdır gibi. Kırmızıyı oradan elimle alıp yine yerine koymak zorundayım. Değişik değişik yerlere koyarsam karıştırırım, bir daha bulamam renkleri" dedi.

Resmi kabartma olarak yaptıktan sonra insanlara gösterdiğini belirten Armağan, insanlar "harika olmuş" dediklerinde boyamaya başladığını ifade etti. Boyamayı bitirdikten sonra da resmi yine insanlara gösterdiğini söyleyen Armağan, "Renk konusunda bazen insanlar tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelerle hangi rengi kullanabileceğimi öğreniyorum yani resimleri başkasının gözüyle görüyorum" diye konuştu.
Eşref Armağan, 50 yıldır resim yaptığını belirterek, hayatını "Joan'dan önce ve sonra" diye ikiye ayırdığını söyledi.

16 yıl önce ABD Colarado'lu Kızılderili Joan Eröncel'le tanışt ığını ifade eden Armağan, bu tanışmanın ardından hayatının tamamen değiştiğini kaydetti. Armağan, "Joan beni 16 senedir dünyaya tanıtmaya çalışıyor. Hayatım bir Joan'dan önce, bir de Joan'dan sonra diye ikiye ayrıldı. Joan beni tanıyınca tüm dünyaya 'Türkiye'de bir dahi var' diyerek tanıttı. Onun sayesinde tüm dünya beni tanıyor" dedi.

Harvard Üniversitesinden bir grup bilim adamının doğuştan görme engelli bir kişinin nasıl bu şekilde resim yaptığını incelemek için kendisini ABD'ye davet ettiğini bildiren Armağan, şöyle konuştu: "Harvard Üniversitesinde beynimi 7 saat MR'a soktular. MR içindeyken resim yaptırdılar ve orada dünyada hiç kimsede görmedikleri bir şeyi gördü ler. Ellerimi öyle bir alıştırmışım ki bir şeyi çizmeye başlayınca, g örenlerin gözleriyle bakıp kullandığı beynin görsel alanını benim elimi değdirdiğim zaman kullandığımı tespit ettiler. Yani parmak uçlarım tamamen göz olmuş, onu anladı m. Bu bütün dünya tıbbını değiştirdi. Bütün makaleler şimdi bu araştırma üzerinden çalışıyor."

Kadıköy'de açtığı bir sergide başından geçen ilginç bir anıyı da gazetecilerle paylaşan Eşref Armağan, sergi salonunun dışında kendisini ve resimlerini anlatan tabelalar bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Salonun dışında beni anlatan tabelalar vardı ama bakıp da görmeyenlerden biri içeri girdi. Resimleri dolaştı. Kendi kendine söylenmeye başladı. 'Çocukların resmi daha iyiydi geçen hafta ya. Bu ne rezalet. Sanat diye bir şey yok. Biz ne hale geldik' demeye başladı. 'Ne oldu beyefendi' dedim, o da 'Valla kardeşim sorma, iyi ki bu resimleri görmüyorsun. Görseydin sen de bana hak verirdin.

Kimse duymasın ama resimler berbat, berbat' diye konuştu. Kendisinden bana resimleri anlatmasını rica ettim, koluma girdi, başladı anlatmaya. Sol sıra en köşede hangi resmin olduğunu biliyordum. Oraya kadar diğer resimleri eleştirerek köşeye kadar beni getirdi. 'Bu resme bir şey söyleyemezsin. Baksana yeşilleri ne kadar güzel kullanmış, şu çam ağaçlarına bak, sen nasıl güzel demezsin bu resme' dedim. O da 'Allah Allah ya, sen görüyor muydun' dedi. Ben de 'Yok görmüyorum, bu resimlerin hepsi benim. Bak altında E.A. yazıyor, Eşref Armağan benim' yanıtını verdim.

Adam 'Bırak ya, dalga geçme' deyince masaya götürdüm ve istediği bazı nesnelerin resimlerini hemen çizdim. Ondan sonra sessizce kalktı, bir iki tur daha attı ve bana bir şey demeden çıktı." Armağan, resimlerinin ilgi gördüğünü belirterek, bir otomobil şirketinin yeni bir modelinin resmini çizdiğini ve bu resmin internetten açık artırmayla hayır amaçlı satıldığını, firmanın bir şubesince bu resmin satın alındığını sözlerine ekledi.

Etiketler:
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21