TURİZMİN SESİ/ VEYİS GÜNGÖR
Kartepe- Kocaeli Büyükşehir Belediyesince, "Göç, Mültecilik ve İnsanlık" temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi sona erdi. Üç gün süren ve 30 ülkeden 360 bilim, medya ve siyaset insanı ile AB ve Birleşmiş Milletler'e bağlı kurumların temsilcilerinin katıldığı zirvede düzenlenen 2 çalıştay, 44 panel, 9 vak'a kritik ve 12 akademik panelde, göç, mültecilik ve insanlık, bütün boyutlarıyla ele alındı. Kapanış oturumunda konuşan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türk Dünyası Belediyeler Birliği Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, 3 gün boyunca 30 ülkeden, 360 bilim, medya ve siyaset insanıyla, dünyanın ve insanlığın en önemli meselelerinden biri olan göç, mültecilik ve İnsanlık konusunu çok farklı açılardan ele aldıklarını söyledi. Zirvede, köklerinden koparılarak yeryüzüne savrulan, milyonlarca göçmen adına sorular sorduklarını ifade eden Karaosmanoğlu, "Aldığımız cevaplar, insanlığın, vicdanın ve akl-ı selimin diri, dipdiri olduğunu göstermiştir. Ortak arzumuz her bir insanın, kendi vatanında huzur ve güven içinde yaşamasıdır. Zirvede, bu arzunun iradeye dönüşmesini sağlamaya, uygarlığa, vicdana ve insanlığa karşı sorumluluğumuzu ifa etmeye çalıştık." diye konuştu.
ZİRVE, DÜNYAYA MODEL OLDU
Kartepe Zirvesi'nde, bir kez daha Türkiye'nin göçmenlere karşı tutumunun tüm dünya için önemli bir model olduğunun tespit edildiğini kaydeden Karaosmanoğlu, şöyle konuştu: "Türkiye göç olgusunu, dünyada en iyi anlayan ve yöneten ülkedir. Dünyanın, Türkiye'nin ortaya koyduğu modele dikkat kesilmesi, bu modeli geliştirmesi, insanlığın selameti için elzemdir. İnsanın muhatap olduğu bütün sorunlara çözüm aramak, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin olduğu kadar, tüm yerel yönetimlerin de meselesidir. Çünkü bizim muhatabımız doğrudan insandır. İnsanın, insanlığın muhatap olduğu hiçbir sorunu görmezden gelemeyiz. Zirvede milyonlarca göçmen adına sorduğumuz soruları, geliştirdiğimiz çözüm önerilerini, politika yapıcılar için tavsiye kararlarına dönüştüreceğiz. Kartepe Zirvesi 2018 Deklarasyonu olarak dünyaya ilan edeceğiz. Çözüm önerilerimizin takipçisi olacağız. Katıldığınız için, önemsediğiniz için, dertli olduğunuz için hepimize tek tek teşekkür ediyorum. Sonucun, insanlığın kanayan yarasına çözüm olmasını Allah'tan diliyorum."
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu da Kartepe Zirvesi'nin görünen ve görünmeyen kahramanlarının olduğunu dile getirdi. Son derece kapsamlı konuların tartışıldığı 3 gün geçirdiklerini belirten Dedeoğlu, birbirinden farklı konuların birbiriyle ilişkilendirmesinin bir başarı olduğunu vurgulayarak, "Çok sayıda insanın bakış açılarına değinilmesi de önemli idi. Toplantıların büyük kısmında ortaya çıkan fırsatların hatırlatılması da zirvenin önemini arttırdı. Zirvenin en temel amacı ülkesini değiştiremeyenlerin, ülkesini değiştirmek zorunda kalanlara yönelik çözümler araması idi. Ayrıca 29 Kasımda Kartepe Zirvesi deklarasyonunun yayınlanması planlandı. Böylece Zirve'de çıkan sonuç ve fikirlerin tüm dünyaya paylaşılması sağlanacak." dedi. Konuşmaların ardından Karaosmanoğlu, Dedeoğlu'na Hereke halısı hediye etti.Programa Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, AK Parti Kocaeli milletvekilleri ve diğer protokol üyeleri de katıldı.
HOLLANDA’DAN VEYİS GÜNGÖR KATILDI
Kartepe Zirvesi’ne Hollanda’dan katılan Veyis Güngör. Veyis Güngör, konuyla ilgili olarak aşağıdaki notları yazdı. Uzun, yorucu ve bir o kadar da doyurucu bir Kartepe Zirvesi sona erdi. Büyük emekler sarf edilerek hazırlanan uluslararası, ‘Göç, Mülteciler ve İnsanlık’ zirvesini geride bıraktık.Tam tamına üç dolu gün. Bir orutumdan diğer bir oturuma yetişmek için koşturduk. Hepsi birbirinden değerli konuşmacıların görüşlerini, analizlerini, tenkit ve tekliflerini dinlemeye gayret ettik. Her oturumda bulunma imkanımız yoktu. Uğraş ve ilgi alanımıza en yakın toplantılara katıldık. Bazı notlar alarak sizlerle paylaşmak istedik. Zirve boyunca, gerek birinci gün yapılan açılış ve protokol konuşmalarında, gerek sonraki günlerde gerçekleştirilen onlarca oturumda, Suriye’de yaşanan ‘insanlık faciasının’ gündemi belirlediğini söyleyebiliriz. Hele açılış ve kapanışta gösterilen kısa filmler, insanın yüreğini parçaladı. ‘Suriye Dramı’ merkezli olmak üzere, Türkiye’nin, Avrupa’nın ve diğer ülkelerin göç sürecinde sergiledikleri politikalar, uygulamalar örneklerle anlatıldı ve yorumlandı.
VEYİS GÜNGÖR, PANELLERİN ÇOĞUNDA YER ALARAK DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKTİ
Bu çerçevede, Türkiye’nin göç ve mülteciler meselesine nasıl yaklaştığını bir çok konuşmacı dile getirdi. Toplantıya ev sahipliği yapan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu göç meselesini bir insanlık meselesi olarak gördüklerini ve bunu dünyaya duyurmak istediklerini belirtti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu isek “Türkiye, göç meselesinde tecrübesini, vicdanını ve rasyonel bir aklı ortaya koymaktadır. Gelişmiş dünyadan beklediğimiz destek, para desteği değil anlayış desteğidir" dedi. Milletvekili Öznur Çalık da, “Biz göçmenlere güvenlik değil, gönül gözüyle baktık. Sinir kapılarını değil, Gönül kapılarını açtık” cümleleriyle Türkiye’nin yaklaşımızı ortaya koydu.
Zirvede dikkat çekilen bir başka nokta ise, medyanın göçü ve mültecileri kamuoyuna nasıl yansıttığı, sunduğu ve yönlendirdiğiydi. Toplantıya UNHCR adına katılan Selin Ünal bu konuda, "Medyanın gerçekliği yansıtması tek başına yeterli değildir; dilini değiştirmeli, insan hayatlarını gölgelemeden haber üretilmelidir" dedi. Bir başka gazeteci katılımcı Nikos Georgiadis ise, “Yunanistan Avrupa medyasında korku ve sevgisizlik empoze ediliyor. Bu korku algısı politikalara yansıdı. Evinde rahat rahat oturan insanlar korku filmi izler gibi haber izlerken korku duyguları ortaya çıkıyor” yorumunu yaptı. Zirvede, göçün bizzat aktörleri olan Surileli katılımcılar da düşüncelerini ifade ettiler. Ravdanur Cuma duygularını şöyle dile getirdi: “Suriye’de bombalardan kaçarken Türk askeri bizleri karşıladı. Her Suriyeli çocuğa anne ve baba olduğunuz için teşekkür ederim. Bu kimliğe ve bu bayrağa layık bir vatandaş olmak için elimden geleni yapacağım”. Öğrenci olan Cuma sözlerine şu cümleleri de ekledi: “Ben mülteci olarak doğmadım, ülkemdeki savaş benim suçum değil. Mevzu sınırlar fakat o sınırları da ben çizmedim. Türkiye bizlere kapısını açtı. Arap kardeşlerimizden çok Türkiye bize kucak açtı."
Gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın göç olayına yaklaşımı ise ilginçti. Sarıkaya, "Günümüzde artık yeni bir devrimden söz ediyoruz. Bu devrimin adı göçtür. Üstelik bu devrim öncekiler gibi ideolojik devrimler sistemi de değildir" diyordu. Sanatçı Çoşkun Aral ise olaya daha farklı yaklaşıyor ve “Biz felaketin bile olumlu tarafını görüyoruz bunun desteklenmesi lazım. Fakat kalacak Suriyeli göçmenlerinde ülkemize eğitim, sanat ve tarım gibi konularda destek olması lazım” görüşündeydi.
Düzenleme komitesinden Prof. Dr. İbrahim Şirin hocanın şu cümleleri de dikkat çekiciydi: “Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra yeni bir duvar kuruldu. Duvarın öte tarafında İslâm vardı. Korkulan,korkutucu bir İslâm... İslamofobi kavramı, Avrupa'da ilk olarak Türklerin öznelinde, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra kullanılmaya başlamıştır.” Naçizane, Zirve süresince üç ayrı oturumda görüşlerimi ifade etme imkanı ve şansı buldum. Konuşmalarımdan sosyal medyaya da yansıyan bazı cümleler şöyleydi: “Göçmenler, gittikleri topluma ayna oluyorlar. Ev sahibi toplum, ‘biz kimiz’ sorusunu yeniden soruyor”... Göç alan ülke, göçmenlerin gelmesiyle ‘kültür’ ve ‘kimlik’ kavramlarını yeniden tanımlama ihtiyacı duyuyorlar”. Üç gün süren toplantıdan, bir parmak bal olarak nitelendireceğimiz görüşler bunlar. Yani konuşmalardan örnekler. Sonuçlar, Kartepe Zirvesi 2018 Deklerasyonu olarak dünyaya ilan edilecek. Elbette, toplantı notları ve görüntüleri sosyal medyadan takip edilebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.