TURİZMİN SESİ
Tedavide düzenli kullanılan ilaçlar, çoğu kere tamamen iyileştirici olmasa da belirtileri baskılayıcı özelliğe sahiptir. Bunlar kadar hastanın yaşam tarzı ve tüketilen besinlere dikkat edilmesiyle de başarı sağlanabiliyor. Peki, epilepsi hastalarının neler yemesi, nelerden uzak durması gerekiyor? Central Hospital’dan Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Gamze Eroğlu Arığ, epilepsi hakkında merak edilenleri anlattı.
Epilepsi, beyin hücreleri arasında yaşanan normal elektriksel aktivitenin, değişik sebepler sonucu, geçici olarak bozulması şeklinde açıklanır. Kısa süreli elektriksel boşalımla ortaya çıkan bu durum ise, nöbet olarak tanımlanır. Nöbetin türü, bu anormal elektriksel boşalımın beyin bölgesinin neresinde gerçekleştiğine, bu bölge ile sınırlı kalıp kalmadığına ve beynin diğer bölgelerine ne hızda yayıldığına göre değişkenlik gösterir.
Otuzdan fazla nöbet türü vardır
Tıpta, çok kısa süreli dikkat kaymasından uzun süreli konvülsiyonlara (havale) kadar otuzdan fazla farklı nöbet türü tanımlıdır. En sık karşılaşılan epilepsi nöbetleri ise jeneralize (tüm beyne yayılan nöbet çeşidi), parsiyel (yalnız sınırlı beyin bölgesinden kaynaklanan nöbet türü) ve sekonder jeneralizedir (sınırlı bölgeden başlayarak beynin tamamına yayılabilen nöbetler).
Tek bir nöbet epilepsi tanısı getirmez
Nöbetler sırasında bilinç, davranış, hareket ve algı fonksiyonları kısa süreli olarak bozulur. Her ne kadar epilepsi için baygınlık, vücutta kasılma, ağızdan köpük gelmesi gibi belirtiler tanımlansa da nöbetler, bayılma olmaksızın yalnızca donup kalma, boş bakma, tekrarlayıcı çiğneme-yutma hareketleri, sıçrayıcı anormal kol-bacak hareketleri, anormal koku duyma ya da algı bozuklukları şeklinde ortaya çıkabilir. Tek bir nöbet geçirmiş olmak epilepsi tanısı konulması için yeterli değildir. Epilepsi hastalığından ancak nöbetlerin tekrarlayıcı özellik göstermesi durumunda bahsedilebilir.
Epilepsinin temelinde çeşitli faktörler barınır
Epilepsi, çocukluk çağında en sık görülen nörolojik hastalıklardan biri olup toplumdaki sıklığı yüzbinde 20-50 oranındadır. Bu hastalıkta cinsiyetler arası fark yoktur ve hastalığın kadınlarda da erkeklerde de görülme oranı eşittir. Epilepsi çocukluk ve gençlik döneminde en sık görülen hastalık olup, 65 yaş ve üzerinde de sıklık artışı gösterdiği bilinmektedir. Epilepsinin nedenleri arasında, beyinde gelişimsel bozukluklar, genetik, tümoral, damarsal, enfeksiyon ve metabolizma hastalıklar gösteriliyor. Bunların dışında sebebi bulunamayan nedenler de epilepside ayrı bir grup oluşturur. Ayrıca uykusuzluk, açlık, ateşli hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar da nöbetlerin ortaya çıkışını tetikleyebilir.
Nöbet geçirenlere gereksiz kuvvet uygulanmamalı
Epileptik nöbetler, genellikle 1-2 dakika içinde kendiliğinden sonlanır. Hastanın, nöbet sırasında sert ve keskin objelerle kendine zarar vermemesi için çevresel faktörlerden uzak tutulması gerekir. Ayrıca hastanın nefes almasını güçleştiren giysilerin gevşetilmesi ve hastanın rahatlatılması önerilir. Nöbet durumlarında kesinlikle hastanın ağzı kaşık ya da parmak yardımıyla açılmaya çalışmamalı, yaşanan kasılmaları önlemek için vücuduna gereksiz kuvvet uygulanmamalıdır. Bu müdahaleler, nöbetin sonlanmasına katkı sağlamanın aksine, hastada dişlerde kırılmaya, ortopedik travmalara ve kanamalara yol açabilir. Kolonya vs. koklatmak ise tamamen yararsız uygulamalardır. Nöbet süresi uzayan, birbirine eklenen ve sonlanmayan nöbetler ise mutlaka hastane koşullarında müdahale gerektirir. Nöbet sonlandıktan sonra hasta hemen kendine gelemeyebilir, aşırı yorgunluk, sersemlik hissi ve zihin karışıklığı hissedebilir.
Epilepsi tedavisi mümkün bir hastalık
Epilepsi tanısı için, nöroloji uzmanının klinik değerlendirmesi, elektroensefalografi (EEG), kan biyokimya tetkikleri ve manyetik rezonans-MR (beyin görüntüleme) ne kadar önemliyse, nöbet sırasında ya da öncesinde hastanın yaşadıklarını gözlemleyebilen kişilerin yaşananları hekime doğru şekilde aktarması da bir o kadar önemlidir. Epilepsinin tedavi edilebilen bir hastalık olduğu bilinmelidir. Tedavide öncelikle hastalığın sebepleri, nöbetin özellikleri ve tipi belirlenmeye çalışılmalı, buna göre ilaç planlaması yapılmalıdır. Hastaların yaklaşık olarak yarısında tek bir ilaçla nöbet kontrolü sağlanabiliyor. Üstelik geçmişten bu güne epilepsi ilaçlarındaki çeşitlilik artarken, daha az yan etki ile daha etkin nöbet kontrolü sağlayan ilaçlar kullanım alanı buluyor. Ayrıca günümüzde epilepsi cerrahisi ile oldukça başarılı sonuçlar elde ediliyor.
Özellikle tuz ve şekere dikkat!!
Diğer hastalıklarda olduğu gibi epilepside de ilaç tedavisiyle birlikte beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü bazı besinler yaşanacak nöbetlerin önüne geçebilirken, bazıları da kullanılan ilaçlarla etkileşime girerek nöbet sıklığını ve şiddetini etkileyebiliyor. İşte epilepsi hastalarının tüketmesi ve uzak durması gereken o besinler…
• Epilepside en önemli noktalardan biri, vücut kan şekerinin dengeli seyretmesidir. Bu sebeple epilepsi hastaları, şeker içeren besinlerden uzak durmalı, un yerine tam tahıllı ürünler tüketmeye özen göstermelidir. Ayrıca uzun süreli açlıklar kan şekerinin aşırı düşmesine neden olacağından hastalar kesinlikle öğün atlamamalıdır.
• Omega 3 ve Omega 9 gibi sağlıklı yağlar epilepsi hastaları için oldukça faydalıdır. Bu nedenle hastalar Omega 3 ve 9 yağları içeren balıklar tüketmeye özen göstermelidir.
• Alkol ve çay, kahve, kola gibi kafein içeren içecekler epilepsi nöbetlerini tetikleyebildiği için uzak durulması gerekir.
• Greyfurt ve nar gibi meyveler epilepsi ilaçlarıyla etkileşime girebildiği için nöbetler üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
• Sodyum, kalsiyum ve magnezyumun nöbetleri kontrol altına alma özelliği taşıdığı biliniyor. Epilepsi hastalarında öncelikle sodyum, kalsiyum ve magnezyum eksikliklerinin olup olmadığı kontrol edilmelidir. Oluşan soydum eksiklikleri için yeterli tuz, kalsiyum için süt ve süt ürünleri, magnezyum için ise kuru baklagiller tüketilmelidir.
• Epilepsi hastalarında çoğunlukla D vitamini eksikliği ve kemik erimesi sorunları ile karşılaşılır. Bu nedenle hastalarda D vitamini takviyesine ihtiyaç duyulabilir. Tabii ki en önemli D vitamini kaynağı güneştir. Ayrıca süt, peynir, yumurta ve balık çeşitleri de diğer D vitamini kaynaklarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.