• BIST 9724.5
  • Altın 2975.528
  • Dolar 35.0159
  • Euro 36.7713
  • İzmir 12 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Antalya 16 °C
  • Ankara 1 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

Dizlerde kıkırdak zedelnmesine dikkat

Dizlerde kıkırdak zedelnmesine dikkat
Acıbadem Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet kıkırdak zedelenmelerinin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı

TURİZMİN SESİ


Vücudumuzu ve tüm yüklenmelerimizi taşıyan eklemlerimizdir. Eklemlerimiz içerisinde en büyük eklem olan dizlerimize hak ettikleri hassasiyeti göstermemiz gerekir. Acıbadem Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet kıkırdak zedelenmelerinin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı. Eklem yüzlerini oluşturan 3–4 mm kalınlığındaki kıkırdak tabaka çok hassas bir yapıdır. Yaralanmalara bağlı kıkırdak problemleri amatör, profesyonel sporcularda ve aktif bir yaşam tarzı olanlarda sıklıkla görülmektedir. Kıkırdak dokusunun mekanik olarak yük taşıma ve sürtünmeyi azaltarak hareket açıklığı sağlamak gibi çok önemli fonksiyonları vardır, ancak bu yapı çok hassas olduğu için düzelmesi oldukça zordur. Yaralanmış olan eklem kıkırdağının hiçbir şekilde tekrar iyileşmeyeceği düşüncesi yıllardır süregelen bir inanıştır. Erişkin ve gençlik çağındaki kişilerde eklem kıkırdaklarında oluşan zedelenmeler sıklıkla iyileşme bozukluğu gösterir. Kıkırdak zedelenmelerinin bir sonucu olarak eklemde erken bozukluk ve yaşlanma oluşur ve eklem mekaniği bundan olumsuz etkilenir. Tedavi edilmeyen veya tedavi edilemeyen bu tür kıkırdak zedelenmeleri ilerleyen dönemde halk arasında kireçlenme olarak bilinen osteoartrite (ileri derecede eklem bozukluğuna) yol açarlar. Bu zedelenmelerin sık karşılaşılan belirtileri, dizlerde ağrı, takılma, su toplaması, şişlik ve hareketlerde güçlüktür.

Nasıl önlem almalıyız?
Öncelikle eklemlerimize fazla yük bindirmemek için kilo alımına dikkat etmeli, sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz. Fazla kilolar eklemlerimizin zorlanmasına ve erken aşınmaya sebep olur. Olmazsa olmaz bir diğer unsur ise, egzersizlerle diz çevresi adalelerimizi kuvvetli tutmaktır. Adalelerimiz yeterli kuvvette değilse ekleme binen yük fazlalaşır.

Bütün bunları yaptıktan sonra dizimizdeki problemler günlük yaşamımızı güçleştiriyorsa doktora başvurmak gerekir. Yaşanan sorunlar kişilerin etkinliklerini, yaşam kalitelerini düşürür ve tedaviyi kaçınılmaz kılar. Bu durumda cerrahi ya da cerrahi olmayan bir dizi tedavi seçenekleri uygulanabilinir. Eklem kıkırdağının kaybı ile birlikte gelişen ilerleyici bozuklukların tedavisi, günümüz hareket sistemi cerrahisinin çözüm bekleyen sorunlarının başında gelir. Büyük kıkırdak kayıpları ile birlikte olan kıkırdak yaralanmalarının bugüne kadar uygulanan tedavi yöntemleri kısa süreli bir iyilik hali sağlasa da, hastanın kendi orijinal kıkırdağının tekrar yerine konulması mümkün olmamaktadır.

Son on beş yıl içerisinde hücresel tedavilerin giderek yaygınlaşması üzerindeki gözlemler, bu teknolojinin hareket sistemine de uygulanabileceği görüşünün benimsemesine yol açmıştır. Erişkin kök hücre tedavi uygulamalarının, günümüzde daha cazip tedavi seçenekleri olmayan ve çözüm bekleyen eklem hasarının veya hastalık süreçlerinin doğal tabiatını değiştirme potansiyeli vardır. Eklem hastalıklarının ve tedavilerinin uzmanlık alanı olan ortopedik cerrahideki uygulamalar içerisinde, öncelikle kıkırdak hücreleri üzerine odaklanılmıştır. Bu yüzden kıkırdak problemleri hücresel tedavilerin öncelikli uygulama alanı olarak belirlenmiştir. Bu yöntem, kişilerin kendi kıkırdak hücrelerini laboratuvarda çoğaltarak tekrar kişiye aşılanması esasına dayanan bir yöntemdir.

Laboratuvar koşullarında kıkırdak hücreleri çoğaltılabilmekte ve eklem kıkırdağını yeniden oluşturabilecek kapasiteye erişebilmektedirler. Bu yöntem ilk kez 1994 yılında İsveçli bir grup tarafından tanımlanmış ve kullanılmıştır. O tarihten bu yana ABD de ve Avrupa’da çok sayıda uygulama yapılarak etkinliği kanıtlanmış bir yöntemdir. Son on yıldır Türkiye’ de de yöntem başarı ile uygulanmaktadır. Bu güne kadar yapılan operasyonların sonuçları incelendiğinde %80 oranında çok başarılı sonuçlar alındığı tespit edilmiştir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda belirtiler tamamen ortadan kaldırılmakta, daha da önemlisi eklem performansları tamamen düzeltilmektedir. Özellikle profesyonel kişiler için hasarsız olarak işlerine dönmeleri sağlanmaktadır.

Kaynak: Haber Kaynağı
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21