TURİZMİN SESİ
Kastamonu'dan Azdavay ilçesinden ilerlerken ağllı yakınlarında aniden çıkan hafif esinti ile birlikte, kızgın sıcak yerini tatlı bir serinliğe bırakıyor. Rüzgar ağaçların, çiçeklerin, otların kokusunu harmanlayıp yola bırakıyor.
Kokuların, renklerin, aklın, anıların, düş gücünün sarmaladığı düşüncelerden bir sesle uzaklaşıyorum. Lütfen kolonya kabul edin diyen şoförümüz Mehmet Kaptan'ın gülen gözleri ve tüm yolculara gösterdiği nezaket, medeniyetin beton binalarla paralel olmadığını bir kez daha duyumsatıyor.
Apartmanlar, alış veriş merkezleri ve arabaların yaşantımızın tüm gözeneklerine kadar girmiş olduğu kentlerde insanlar arası yabancılaşma hatta birbirinden ürkme, çekinme başlıyor. Evlerin insanı çiçekle, ağaçla ve komşularla buluşturan bahçelerinin yerini birbirinden selamı esirgeyenlerin hapsolduğu gökdelenlere bıraktığı günümüzde henüz bozulmamış doğal ortamlar büyük önem taşıyor.
2003 yılında kurulan Küre Dağları Ekoturizm Derneği de hem küresel anlamda çok önemli bir görev üstlenirken, hem de Kastamonu'nun tanıtımı, turizmde söz sahibi olması için akılcı, tutarlı bir yol izliyor.
Küre Dağları Ekoturizm Derneği ve Ekoturizmi Geliştirme Kooperatifi'nin kurulup, çalışmasında büyük emeği olan Milli Parklar Şube Müdürü Orman Mühendisi Dr. İsmail Menteş, Kırsal Kalkınma Programı kapsamında sivil toplum çalışmalarını yürütüyor
Bu kapsamda orman köylerinde yaşayan insanlara ormancılık dışında alternatif gelir kaynağı yaratılıyor, köyde yaşayan kadınlara eğitimler veriliyor, ürünleri değerlendiriliyor, yerel doğa kılavuzluğu sistemi geliştiriliyor, Dr. İsmail Menteş'in, Küre Dağları Milli Parkı'nın korunması ve köyde yaşayanların yaşam standardını yükseltmek amacıyla yaptığı çalışmaları, yöre insanıyla elele gerçekleştirmesi projeleri gerçek kılıyor. Turizm, tanıtım, kalkınma açısından Milli Parklar Şube Müdürü Menteş önderliğinde kooperatif ve dernek üyeleri devletin de desteğini alarak örnek bir çalışmaya imza atıyorlar.
Zümrüt Köyü ve Yanık Ali Konağı'nda çalışmalar tamamlanıp, turizme açılmış. Nalbantoğlu Köyü'nde ise beş ev aslına uygun olarak düzenlenip, önümüzdeki günlerde konuklarını ağırlamaya hazır hale gelecek.
Küre Dağları Ekoturizmi Geliştirme Kooperatifi tarafından işletilen Yanık Ali Konağı'nın Kurtuluş Savaşı'na dayanan mazisi var. Konak, bilimsel toplantılara da ev sahipliği yapıyor.
Yanık Ali Konağı'nda bir bölümünü izleme olanağı bulduğum Ilgaz Dağı ve Küre Dağları Milli Parklarında Ekoloji Temelli Doğa Eğitimi veriliyor. Kastamonu Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce yürütülen ve Tübitak tarafından desteklenen programın amacını Proje Yürütücüsü Dr. İsmail Menteş şöyle açıklıyor: Çok geç olmadan doğayı anlamaya çalışmak ve anladığımızı paylaşmak küresel yaşama yapabileceğimiz en büyük katkıdır. Bu eğitimle amacımız hep birlikte doğanın dilini öğrenmeye çalışmak ve doğayı anlayabilmektir.
Bu yıl 5. gerçekleştirilecek olan eğitimi kendi alanlarında uzman ve deneyimli akademisyenler vermekte olup, interaktif bir çalışma gerçekleştirilmektedir. Beş yıldır farklı üniversitelerden ve farklı bölgelerden gelen yaklaşık 250 akademisyen ve öğretmenin Kastamonu ilini ve coğrafyasını tanımış olması Kastamonu için önemli bir prestij oluşturmaktadır.
Eğitimin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekirse; ülkemizde sürdürülebilir kalkınma ve yaşanabilir bir çevre oluşturabilmek için toplumdaki doğa koruma ve çevre bilincinin yükseltilmesi önemli bir konu olup, bu eğitimle de uzun dönemde bu amaçlanmaktadır.
Eğitim çalışmasına bağlı olarak katılımcılar tarafından dikilen ıhlamur ağaçlarının toprakla buluşması, yapılan işin önemine dikkat çekilen konuşmaların da yer aldığı seremoni ile gerçekleştiriliyor. Ayrıca Azdavay Bal ve Ihlamur Festivali'nde eğitimcilerden Jilber Barutçiyan'ın önderliğinde Küre Dağları'na ait doğal ortamda yetişmiş mantar örnekleri sergilenerek, bilgilendirme çalışması yapılıyor.
Zümrüt Köyü'nde öğrendikleri yöreye ait türküyü de seslendirecek olan katılımcılara Ozan Çalık sazla eşlik ediyor. Güneş enerjisinin kullanıldığı Ekoturizm Merkezi'nde rüzgar enerjisi ve biyogaz tesisi ile yenilebilir kaynaklardan yararlanarak üretilecek enerjiler konusunda çalışmalar yapan katılımcıların programı sürüyor.
Yanık Ali Konağı'nı konaklamaya olduğu kadar gezmeye de gelen bir çok konuk ziyaret ediyor. Herkesle tek tek ilgilenen, yorgunluk nedir bilmeyen Fitnat Yücel'in Azdavay giysileri içinde gelenlere bilgi vermesi ortamın büyüsünü artırıyor. Mesleğine tutkuyla bağlı olduğu fark edilen Fitnat Yücel, Ekoturizm Geliştirme ve Araştırma Merkezi'nin Müdürü olarak görev yapıyor.
Bolulu olan Fitnat Yücel, Turizm eğitimini Ankara'da tamamlamasının ardından İngiltere'ye gitmiş. Fitnat Yücel İngiltere'de Türk ve İngiliz yemekleri yapan 130 kişilik restoranını 11 yıl işlettikten sonra Türkiye'ye dönmüş. Sımsıcak kişiliği ile yalnızca Ekoturizm Merkezi'nde değil, Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerinde de herkes tarafından tanınıyor. O'na Azdavay ve Pınarbaşı'nın Turizm Vekili diyorlar.
Yoğun bir çalışma temposunda yüzünden eksilmeyen kocaman gülümsemesi ile koşuşturuyor. Aynı anda bir çok yere yetişiyor.
Fitnat Yücel, turizm koordinasyonlarının yanı sıra turizm eğitmeni olarak da hizmet veriyor.
Yirmi odası bulunan Yanık Ali Konağı çarpıcı ayrıntılarla dikkat çekiyor. Yapılan düzenleme ile eski ahır, toplantı salonu haline getirilmiş. Ambar ise restoran ve mutfak olarak kullanılacak. Başören Köyü Muhtarı Hasan Yıldırım bu güzel çalışmalara duyarsız kalmıyor ve yakından ilgileniyor. Muhtarın oğlu Sadık Yıldırım ve torunu Zeynep Deniz'in eşliğinde Ekoturizm Merkezi'nden Azdavay'a doğru yola çıkıyoruz.
Küçük bulut kümelerinin masmavi gökyüzünde oluşturduğu desenlerleri izlerken, yolumuz tarlaların yanından geçiyor. Rengarenk giysili Azdavaylı hanımların tarlalardaki görüntüsünü fotoğraflamak için kısa bir mola veriyoruz.
Azdavay Kastamonu yolculuğunda da yine minibüs şoförünün kibarlığı ve yolcuların içtenliği dikkatimi çekiyor. Ekonomik krizin turizme de yansıdığı günlerde, Yanık Ali Konağı'nın tüm odaları için sezon başından 15 Ağustos'a kadar rezervasyon yapılmış olması, Milli Parklar Şube Müdürü Dr. İsmail Menteş'in, geleceği öngörme yeteneğini gösteriyor diye düşünüyorum.
Furuğ-i Ferruhzad'ın ironi ile ifade ettiği Hiçbir şey yapma ki adını kitaplara yazmasınlar sözü düşüyor usuma. Yazımı, çalışmaları ile seçkinleşen ve bu nedenle adı yazılarımıza konu olan, gazetelere, kitaplara geçen orman mühendislerimiz, turizmcilerimiz ve hangi meslekten olursa olsun, insanlığa duyarlı, kültürden, sanattan haberli tüm insanlara saygı ve sevgilerimi ileterek sonlamak istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.