• BIST 9355.86
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

"ANIL TETİK" O BİR ŞAMPİYON

"ANIL TETİK" O BİR ŞAMPİYON
Anıl Tetik 19 yaşında motosikletle tanışıp, 6 ay sonra Türkiye Şampiyonu olmuş bir genç

TURİZMİN SESİ


Film senaryolarını aratmayan bir öyküye sahip Küçükçekmeceli genç sporcu, yarışabilmek için 4 ayda tam 23 kilo verdi. Amerikalı hocalardan aldığı 1 aylık eğitimle pist yarışlarına katılan Anıl Tetik, ailesinin karşı çıkmasına rağmen tutku ve azmini yitirmeden çalışarak şampiyonluk ipini göğüsledi. Son olarak katıldığı Doğu Avrupa Pist Şampiyonası'nda da üçte üç yapan başarılı sporcu, kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Daha bir yıl önce bir motosikleti bile olmayan bu gencin şimdiden üç şampiyonada birden elde ettiği başarı öyküsü sizlerle…

Öncelikle henüz seni tanımayanlar için kendini biraz tanıtır mısın? Bu spora ilgin nasıl başladı?
20 yaşındayım. İstanbul'da doğdum. Kadir Has Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. Şu anda üçüncü sınıftayım ve okulumun bitmesini bekliyorum. Hız tutkusu ben de küçüklüğümden beri vardı. Küçükken televizyondan hep Formula 1 ve ralli yarışlarını takip ederdim. İçimde hep bununla ilgili bir istek vardı. Önce scooter motor kullandım. Sonra yaşım ilerleyince ailemden bana yarış motoru almalarını istedim.

Bu isteğini ailen nasıl karşıladı? Onları nasıl ikna ettin?
Tabi ailem tehlikeli bir şey olduğu için öncelikle istemedi. Ben uzun süre ısrar ettim bu konuda. Çünkü caddede motor kullanmamı istemiyorlardı. O sıralarda pist şampiyonlarında yarışan arkadaşım Ercüment Ali Gülkaya'yı takip ediyordum. Bu dönemde içimdeki yarışma isteği iyice artmıştı. Bir gün babama pistlerde yarışmak istediğimi söyledim. Caddeye çıkmayacağım konusunda ikna olunca bana şartlarını sundu. Benim önce kilo vermemi istiyordu. Çünkü yüz kiloydum. Ardından eğitim almam gerektiğini söyledi.

Serüven böylelikle başladı…
Evet. Çok istekliydim. Babam kilo verebileceğimi düşünmüyordu. Dört ayda diyet ve spor yaparak tam 23 kilo verdim. Sonunda babam bana istediğim motoru aldı. O sıralar motosiklet dergilerinden gündemi takip ediyordum. Amerika California Superbike School'dan özel hocalar geliyordu. Bunlar dünyada motor sporlarının önde gelen eğitmenleri. Ben de bu fırsatı kaçırmak istemedim ve babamın da onayıyla eğitimlere katıldım. Yaklaşık bir ay bu eğitimini aldım ve pratiğini yaptım. Sıkı bir antrenman programıyla yarışlara girdim. Bir aylık eğitimin ardından ilk olarak Türkiye Şampiyonası 600cc C grubunda yarıştın ve şampiyon oldun. Bu gerçekten müthiş bir başarı.

Nasıl hazırlandın, neden 600cc motor seçtin? Bu süreci bize anlatır mısın? Açıkçası her gün antrenman yaptım. California Superbike School'da öğrendiklerimi iyi kullandığımı düşünüyorum. Ama her şeyden önce bendeki azim bu başarıyı elde etmeme sebep oldu diyebilirim. Hala haftanın yedi günü kondisyonumu artırmak için fitness çalışmaları gerçekleştiriyorum. Pistte ise haftada dört gün çalışıyorum. Pistteki antrenmanım gün boyu sürüyor. Teknik eksiklerimi orada kapatıyorum. Motor seçimime gelince 600cc'nin benim boyuma ve kiloma daha uygun olduğunu düşünüyorum. 600cc kendimi daha çok geliştirebileceğim daha kıvrak bir motor. Henüz 1000cc motorlar için yeterli tecrübeye sahip olduğumu düşünmüyorum. Performansınla bu yıl Türkiye Şampiyonası'nda B grubuna yükseldin. Ayrıca Doğu Avrupa Pist Şampiyonası 600cc yarışında da birincilik kupasını kaldırdın. Başarı basamaklarını oldukça hızlı bir şekilde çıkıyorsun.

Erken gelen bu şampiyonluk ve kupalar sana neler hissettiriyor?
Bunlar kariyerim için erken atılmış önemli adımlar. Bu seneki Türkiye Şampiyonası'nda iddiamı devam ettiriyorum. Bu yıl Doğu Avrupa Pist Şampiyonası'nda üç yarış yapıldı. Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye'de yapılan bu üç yarışta birinci oldum. Sezonu şampiyon olarak bitirme şansım var. İstanbul Park'ta yapılan yarışta Türk bayrağını dalgalandıran ve İstiklal Marşı'nı okutan tek sporcu benim. Dolayısıyla bunun mutluluğu ve gururu bambaşka bir duygu. Bu gururu ailemle, arkadaşlarımla ve menajerim Tunç Metin İmrak ile yaşadım. Bu başarıların benim için önemi büyük. Umarım ileride her şey daha iyi olur. Ailenin yanında sana bu başarıları elde etmende yardımcı olan bir ekip var.

Bize ekibinden de biraz bahseder misin?
Koçlarım Tunç Metin İmrak ve Deniz Polat bana çok yardımcı oluyorlar. Bunun yanında motor sporlarında mekaniker de çok önemlidir. Bu noktada Yasin Ege'nin çok yardımları dokundu. Motorun her şeyiyle o ilgilendi. Bu bir takım çalışmasıydı. Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Sezon devam ediyor ve Almanya'da yapılan Yamaha R6 Dunlop Cup'ta da boy göstermeye başladın. İlerleyen yarışlarda şansını nasıl görüyorsun?
Çevremdeki insanlar benden çok şey bekliyor. Ben de aynı beklenti içerisindeyim. Bunun için çok çabalıyorum. Motor sporları zorlu, adrenalin dolu ve bir o kadar da tehlikeli bir dal. Aynı zamanda dikkatli de olmam gerekiyor. Şu anda Türkiye, Doğu Avrupa, Almanya arasında çemberinde mücadele veriyorum. Şimdilik Doğu Avrupa ve Türkiye yarışları oldukça iyi gidiyor. Fakat Almanya biraz zorlu. Almanya'daki sporcuları hızlı ve tecrübeli. Ben 19 yaşında bir aylık bir eğitimle yarışmalara başladım. Onlar 10 yaşında başlıyorlar bu işe. Bu benim için önemli bir dezavantaj. Bu yüzden sıkça antrenman yapmak gerek. Piste ne kadar çok çıkarsanız o kadar çok tecrübeniz ve avantajınız olur. Bu sporu profesyonel olarak yapmanın belli zorlukları ve maddi külfeti var. Sen aile şirketiniz olan Tetik Tur'un sponsorluğu sayesinde yarışlara katılabiliyorsun.

Bu açıdan bu sporun Türkiye'deki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
Ne yazık ki bu spor sponsor olmadan yapılamıyor. Motor ekipmanları, pist kiraları, yakıt vs. gibi pek çok gider var. Ben bu konuda şanslıyım. Çünkü ailem ve Tetik tur bana bu konuda destek oldu. Onların yardımlarıyla buraya kadar geldim. Aslında Türkiye'de birçok yetenekli sporcu mevcut. 15-20 sene bu işe gönül vermiş yarışçılar da var. Fakat sponsor bulamadıkları için yarışamıyorlar. Bu da ülke olarak bu sporda puan kaybetmemize neden oluyor. Bana şu anda sponsor olmak isteyen başka şirketler de var. Onlarla görüşme içindeyiz.

Birlikte daha büyük başarıları hedefliyoruz.
Motosiklet denince Türkiye'de akla gelen ilk isim Kenan Sofuoğlu. Kariyerinde birçok başarılar mevcut ve şu anda da Moto2'de yarışarak ay yıldızlı bayrağımızı yurtdışında gururla dalgalandırıyor.

Kenan Sofuoğlu ve kendi hedeflerinle ilgili neler söylemek istersin?
Kenan Sofuoğlu bu noktaya zor koşullarda geldi. O da benim şu anda yarıştığım Almanya R6 Cup'ta şampiyon olarak çıkış yakaladı. Sonrasında ardı ardına başarılar elde etti. Şimdi Moto2'de bizi gururlandırıyor. O Türkiye'nin gururu. Her sporcunun bir idolü vardır. Benim idolüm de Kenan Sofuoğlu'dur. Onun gibi Türk bayrağıdünyada dalgalandırmak için elimden geleni her şeyi yapacağım.

Yurtdışında da örnek aldığın sporcular var mı?
Benim örnek aldığım sporcular hep hız ve motor sporlarıyla ilgili. Örneğin MotoGP'de Ben Spies ve Casey Stoner'ı örnek alıyorum. Bunlar disiplinli, tecrübeli ve gerçekten iyi sporcular. İnşallah ben de onlar gibi olurum.

Peki, Türkiye'de motor sporlarının geleceği hakkında neler düşünüyorsun?
Ben yurtdışında bu işin nasıl yapıldığını gördüğüm için Türkiye'nin biraz daha geride kaldığını düşünüyorum. Eskiden kalma bazı yanlışlar var. Bunlar yavaş yavaş düzeliyor. Bekir Yunus Uçar başkanlığında yeni federasyon oldukça profesyonel çalışıyor. Örneğin İstanbul Park gibi bir pisti biz kullanamıyorduk. Artık bir yıldır bu pisti değerlendirmeye başladık. Yeni federasyon takım çalışması yapıyor. Sporcuların Avrupa'daki gibi önünü açabilmek için hiçbir masraftan kaçınmıyorlar.
Gerçekten filmlere senaryo olacak bir hikayen var. Şu ana kadar yaptıkların ve ileride yapacaklarınla motor sporlarına ilgi duyan birçok gence örnek olabilirsin.

Motosiklete ve bu spora ilgi duyanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursun?
İlk önce, her şeyden önce gönül vermek, yaptığın işi sevmek, yaptığın işe aşık olmak en önemlisidir. Ben bu sporu yapabileceğime inandım. Azmettim ve başardım. Kısa sürede kilo verdim. Kendimi aileme kabul ettirdim ve onların desteğiyle başladım. Ben uyumak için yattığımda bile kafamda yarışta şunu daha iyi yapabilirdim diye düşünüyorum. Hala internetten videolar izleyip kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bir şeye gönül verirseniz istediğiniz başarı mutlaka gelir. Bu sporu yapmak isteyenler öncelikle sportif olmalılar. Eğer yarışmak istiyorlarsa önce gidip eğitim almalılar. Bu çok önemli. Çünkü çoğu insan yarışlara eğitimsiz katılıyor. Caddede beş yıl motor sürenler kendini yarışçı olarak görüyor. Ben caddede scooter bile kullanmıyorum. Gerçekten çok tehlikeli. Bu şekilde caddede gördüğüm insanları uyarıyorum, piste davet ediyorum.
Küçükçekmece'nin köklü şirketlerinden Tetik Tur'un sahibi Tuncay Tetik ise oğlu Anıl Tetik'i yakından takip ediyor.

Hikayenin diğer kahramanlarından biri olan gururlu baba, serüvenin başlangıç şöyle anlatıyor: Anıl bizden hep ona motosiklet almamızı istedi. Ancak ailesi olarak başına bir şey gelebilir düşüncesiyle onu oyalıyorduk. Geçen sürede Anıl oldukça kararlı olmuş. Bir gece eve geldiğimde onu beni beklerken gördüm. Benimle konuşmak istiyordu. 20 yaşında bir gencin gecenin bir saatine kadar beni beklediğini görünce aklım başıma geldi. Yorgun olmama rağmen ertesi güne bırakmadım ve bir buçuk saat sohbet ettik. Bana bu işte kararlı olduğunu, kendine çok inandığını ve benden ona destek olmamı istedi. Ertesi gün gittik istediği motoru aldık. Ama bir şartım vardı. Onun caddede motor kullanmasını istemiyordum. Bu konuda bana söz verdi. Sonrasında yarışlara katılınca daha ilk turda eşimle göz göze geldik. Çünkü daha toydu. Daha tecrübeli arkadaşları vardı yarışta. Sonra bir baktık derece elde etti, kupa aldı. Önce şanstır dedik. Ama birkaç yarış sonra hevesini alır motoru satarız diye düşünüyordum. Fakat altıda altı yapınca eşimle birlikte desteklemeye başladık. Şirket ortağımla birlikte Anıl'a sponsor olduk. Ona verdiğimiz maddi ve manevi emeklerin karşılığını gördüğüm için oğlumla gurur duyuyorum. İlk kupasını kazandığında inanamıştım. Doğu Avrupa Pist Şampiyonası'nda aldığı kupa sonrası Türk Bayrağını dalgalandırdı, İstiklal Marşımızı çalındı. Bir baba olarak bana verebileceği en büyük hediye oydu. Dünyada bazı sporcuların babalarıyla profesyonel anlamda birlikte çalıştığını görüyoruz.

Sizin de oğlunuzla birlikte böyle bir yürüyüşünüz olacak mı yoksa sadece destekçisi olarak mı kalacaksınız?
Ben sadece destekçisi kalabilirim. Çünkü bu sporu bilmiyorum. Ancak ben onun başarılarını gördükçe bu işi yapabileceğine inanıyorum. Ben bir baba olarak her zaman onu destekleyeceğim. Önümde imkanlar varsa onları kullanacağım. Bu spora olan destek arttıkça inanıyorum ki ülkemiz Kenan Sofuoğlu gibi nice sporcular yetiştirecektir.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : +90 216 481 51 21