TURİZMİN SESİ
Ayasofya Müzesi'nde gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlenen toplantıya, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Koordinasyon Kurulu Başkanı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Danışma Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi ve Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu, Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı İlber Ortaylı ile ilgililer katıldı.
Toplantı öncesinde Ayasofya Müzesi Başkanı Ahmet Haluk Dursun katılımcılara müzeyi gezdirdi ve çalışmalar hakkında bilgi verdi.
İskelenin bulunduğu alanda düzenlenen toplantıda konuşan Hayati Yazıcı, Ayasofya Müzesi'nin dünya kültür mirasının en önemli eserlerinden birisi olduğunu vurgulayarak, iskelenin 1992-1993 yılları arasında UNESCO'nun teknik desteği ile Ayasofya'da başlatılan onarım çalışmaları çerçevesinde kurulduğunu anlattı.
Yazıcı, "Bu muazzam ve güzel eser içerisinde 26x20 metre alan üzerine kurulu demir yığını, 55 metre yüksekliğinde ve 181 ton ağırlığında. Bu bizim ayıbımız. Bunu da bir başbakan yardımcısı olarak ifade etmek isterim. Sevincim o ki çok yakın zamanda, 8 ay sonra bu demir yığınından bu güzel eser kurtulmuş olacak" diye konuştu.
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının, İstanbul'da var olan değerleri, kültürel miras artıklarını, medeniyet ögelerini insanlığa, Avrupa'ya tanıtmak ü zere özel yasayla kurulan bir ajans olduğunu dile getiren Bakan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Ajans ne sunacak? Herhalde sunacağı kültürel değerler arasındaki en önemlisi hiç şüphesiz Ayasofya. 'Kutsal bilgelik' anlamına gelen Ayasofya, Bizans İmparatoru 1. Justinyen tarafından 532-537 yılları arasında 5 yılda yapılmış muazzam bir eser. İlk defa kare üzerinde kubbe oturtulmuş.
Aşağıda 40, üst katta 67 sütun olmak üzere 107 sütün üzerine oturtulmuş muazzam bir kubbe. Çok olaylara tanıklık eden bir mekan. Kim bilir dili olsa bize neler anlatır, neler söyler. Şöyle bir hayal dünyamıza daldığımızda bu mekanda, Sultanahmet'te ve Ayasofya'nın oturduğu bu mekanda, neler neler cereyan etmiş. Tarihimize, kültürel değerlerimize hiç şüphesiz bunların tamamını aktarmış değiliz." Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra ilk kez koruma altına alıp, onararak tekrar hayat verdiği eserin Ayasofya olduğunu vurgulayan Yazıcı, bunun da Osmanlı'nın kültürel eserlere ne denli önem verdiğinin en önemli göstergesi olduğunu söyledi.
Yazıcı, Ayasofya'nın İstanbul'un fethinden sonra cami olarak hizmet vermeye başladığını, papaz odalarının da dershane olarak kullanıldığını ifade ederek, "Belli bölümlerde o günün profesörleri, müderrisleri, hocaları ders verir, vatandaş da dinlermiş. Çok da özgür bir şekilde dinlermiş. Dinlediğ i hocanın anlatımı hoşuna gitmiyorsa onu sıkıyorsa hemen diğer hocaya geçermiş. Öğrenme özgürlüğü, hakkı varmış. Ne muazzam bir iletişim. 1934 yı lında müzeler müdürlüğü tarafından bu papaz odaları yıkılmış.
Niye yıkılmış bilmiyoruz. Herhalde tarihte bunun bir sebebi vardır" diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Yazıcı, Ayasofya'nın 1935'te Atatürk'ün emriyle müze haline dönüştürüldüğünü anımsattı.
Bakan Yazıcı, basında 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile ilgili bazı eleştiriler yer aldığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Basında, 'Ajans ne yapmış, henüz bir şey yapmadı, bir eser ortaya koyamadı, bir varlık göstermedi' diye eleştiriler görüyorum.
Basın mensupları, ajansı takip edeceksiniz, İstanbul halkı ajansı takip edecek, doğru yaptıklarına teşekkür edecek, yanlışlarını da ifade edecek. Bugün bu somut uygulamalardan bir tanesini, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı çalışmaları kapsam ında hayata geçiriyoruz. İstanbul'da yapacağımız çok iş var. Topkapı Sarayı Müzesi ve çevresinde, özellikle sur içinde hızla yapacağımız çok çalışma var.
Bunlar hep programımızda. Süleymaniye'de kentsel dönüşümü KİPTAŞ ile birlikte ajans gerçekleştirecek. Bu İstanbul'un yeniden İstanbul'a dönüşünün başlangı cı olacak." Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin en fazla anlam taşıyan işlerinden birini hayata geçirdiklerini ifade ederek, "Başarılı ve kalıcı olmasını diliyorum, yaptığımız i şin gelecekte bizi yüz akıyla anmaya vesile olmasını diliyorum" dedi. "Son 10-15 yıl içinde Ayasofya'yı gezenler, bu iskelenin Ayasofya'nın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini düşündükleri bir yapıya dönüşmüştü" diye konuşan Günay, "Baştan itibaren iskelenin fonksiyonunu tamamlaması konusunda bir arayışı hep dillendirdik. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının imkanları böyle bir adım atmaya vesile oldu. Bir yıl içinde bu iskeleden kurtulmaya çalışacağız.
Sadece içinde değil çevresindeki düzenlemeleri de yapmaya çalışacağız" diye konuştu. Ertuğrul Günay, İstanbul'da özel bir anlam taşıyan Tarihi Yarımada içindeki en önemli parçalardan biri olan "Sur-i Sultani" çevresinde ilk kez bir master plan çalışmalarına başlayacaklarını bildirdi. Master plan çalışmasının kaynaklarının da 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının imkanları içinde değerlendirileceğini belirten Günay, "Burada Topkapı'yı, Ayasofya'yı, Topkapı çevresindeki bütün tarihsel yapıları ve yeşil alanları kuşatan bir master plan çalışmasının başlıyor olması, bizim için bir iftihar vesilesi. Bugü ne kadar yapılmamış olması da izah edilebilir bir ihmalkarlık değil" dedi.
İstanbul 2010 Projesini, "emsalsiz tarih ve doğal güzelliğin üzerindeki ihmalkarlığın giderilmeye çalışılması olarak" anladığını kaydeden Günay, 2010'un, bir bitiş tarihi değil, İstanbul'un tarihsel, kültürel, doğal değerlerinin farkına varıldığı bir başlangıç yılı olmasını ve 2010'dan itibaren arkası kesilmez bir büyük yürüyüşün başlatılmasını istedi.İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu da bugün 16 yıldır bu muhteşem yapının bütün güzelliğinin görülmesini engelleyen iskelenin sökümüne başlanacağını anımsatarak, şöyle konuştu: "Bu da aşağı yukarı tarihi bir yapı haline gelmiş bir iskele.
İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması vesilesiyle başlatılan bu çalışmada ö nce iskele 12 günde sökülecek ve onarım görmemiş son çeyreğe taşınacak. Buradaki çalışma Haziran ayı sonunda tamamlanacak. Haziran ayı sonunda içeride hiç iskele kalmayacak, sadece yarım kubbeleri onarma çalışması yapılacak ve Kasım ayı sonunda Ayasofya'da bütün işler bitmiş olacak."
Çolakoğlu, bu çalışmaları Ayasofya Müzesi avlusundaki Osmanlı türbe mimarisinin en harika örneklerinden olan Mimar Sinan yapımı, Sultan II. Selim, Sultan III. Mehmed, III. Murad ve şehzadelerin türbeleri, Sultan I. Mahmud'un şadırvanı, sıbyan mektebi, imareti, kütüphanesi, Sultan Abdülmecid'e ait hünkar mahfeli, muvakkithanesi gibi yapıların başlayan restorasyonlarının tamamlanması ve çevre düzenlemesinin izleyeceğini bildirdi.
Konuşmaların ardından 16 yıllık iskelenin sökülme işlemi başladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile Kültür ve Turizm Bakanı Günay'a sökülen iskelenin ilk parçaları hediye edildi.Eline iskele parçasını alan Yazıcı "Arkadaşlar, bunu son günlerde toprak altında bulunan bazukalara benzetmeyin" şeklinde espri yaptı.Bakanlar Yazıcı ve Günay, daha sonra asansörle iskelenin üst katına çıktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.